Ceren KENAR
"Bu arada dört ayaklı minarenin arka sokağında bulunan hendekten de uzun namlulu silahla ateş açıldı. Tahir Elçi'nin kafasının arkasından vurulduğunu gördüm. Yere düştü, yere düşerken elini beline götürdü kendi silahını çıkarmak için. Silahını çıkardı ama yere düştü, kullanamadı... Kafasını kaldırıp ateş açılan yere doğru bakmaya çalıştı, baktı ve sonra kafası yere düştü. Yüzü gözü kan içindeydi."(*)
Al Jazeera'ya konuşan ve Tahir Elçi katledildiğinde yanında olan bir görgü tanığının ifadesi bunlar.
Tahir Elçi, Ahmet Çiftaslan ve Cengiz Erdur'un ölümüne sebep olan hadiseyi aydınlatmayı hedefleyen soruşturma engellemelere rağmen devam ediyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Ramazan Solmaz “İki kez bölgede keşif yapılmak istendi ama yaşanan saldırı nedeniyle yapılamadı. Güvenlik sağlandıktan sonra bölgede detaylı bir keşif çalışması yapmak istiyoruz" şeklinde medyaya konuşmuş(**).
Kurşunların adresini tespit edecek balistik inceleme devam ediyor. Polislerin silahlarının da soruşturma kapsamında incelemeye gönderildiğini yetkililer belirtiyor.
Görgü tanığının ifadesine göre Elçi kendisine ateş açılan yere doğru bakmaya çalışmış ve o yer bir “hendekmiş.” Ya patlayıcı madde yerleştirmek için, bazıları da yolları kesmek için yerleri kazarak oluşturulan ve Türkiye'de PKK vesayeti altında yaşamayan şehirlerin varlığını anlamlandıramadığı ve hayal bile etmekte zorlandığı o hendeklerden Elçi ölümünden birkaç gün önce bahsetmişti aslında.
24 Kasım'da Nusaybin ilçesinde, 12. gününe giren sokağa çıkma yasağı ile ilgili olarak Diyarbakır ve Mardin Barolarından yapılan ortak açıklamada, Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve Mardin Baro Başkanı Çelebi Aras "Devlet Operasyonu esnetsin, yasa dışı silahlı gruplar ilçeden ayrılsın, hendekler kapatılsın" çağrısı yapmıştı.
Peki nedir bu hendekler? Ne amaçla kullanılıyorlar? Ve kim tarafından, nerede açılıyorlar?
Son olay mahallinden gidelim.
"Şimdi ve Burada" programının özellikle Kürt meselesine yoğunlaşan ve Diyarbakır'ı çok iyi bilen muhabiri Şehadet Çitil'e soralım:
“Suriçi, en eski Diyarbakır semti. Açık hava müzesini andıran bir yer. İstanbul'da Eminönü'ne tekabül ediyor denebilir, daracık ve labirent gibi sokaklarla dolu bir semt. Hendeklerin orada kazılmasının sebeplerinden biri de bu. Araçların (sivil veya polis) giremediği, orada yaşamayanların sokağın çıkışını bulamayacağı bir semt. Orada eylem yapmak polisin deplasmanda operasyon yapması demek. Polis hem labirent çıkışları bilmediği için hem araçla giremediği için YDGH'lilerin saha üstünlüğü var. Bu yüzden o semt YDGH'lilerin karargâhı, Diyarbakır'da hendeklerin ilk kazıldığı ve YDGH'lilerin toplandığı, konuşlandığı, kendi aralarında planlarını yaptıkları yer...”
Bu fotoğraf Elçi'nin vurulduğu yerin hemen aşağısında çekilmiş.
Elçi'nin öldürüldüğü günün ertesi günü Suriçi'ne giden Diyarbakırlı Reşat Somuk ise mahallede gördüklerini şöyle tarif ediyor:
“15 yaşından büyük olmayan çocuklar ellerinde silahlarla dolaşıyor. Polisin giremediği sadece etrafını çevrelediği mahalleler var. Suriçi'nde oturan aile neredeyse kalmamış, çoğu göç etmiş.”
Sokaklarda genç çocukların ellerinde silahlar gezdiği bir yerde oturan aile kalmaması normal...
O kontrolsüz milis gücünün oluşturduğu tehdit de bir kere daha üç kişinin ölümü ile net şekilde ortaya çıktı.
Bu ölümlerin suikast mı olduğu, yoksa bir çatışma sonucu kontrolsüz mü geliştiği tartışması, Diyarbakır sokaklarında dolaşan tehlikenin boyutunu değiştirmiyor.
Tekrar Çitil'e dönelim:
“Tahir Elçi'nin öldürüldüğü gün muhtemelen yine YDGH'liler toplandıkları, konuşlandıkları, hendeklerini kazdıkları kendilerinin güvenli bölgesine geçmek için Balıkçılarbaşı'ndan Dört Ayaklı Minarenin sokağından geçeceklerdi. Ancak alınan ihbar veya rutin kontrol (ikisi de ihtimal dahilinde) sırasında YDGH'liler kendilerini durduran polisi öldürüp güvenli bölgelerine geçeceklerdi. Sokağa girince daha kalabalık bir polis ekibi görünce kendini kurtarmak/hendekleri kazdıkları kendi alanlarına kaçmak için hem ateş ediyor hem koşuyor. Bu sırada zaten hendeklerin diğer tarafında sürekli teyakkuzda bulunan YDGH'liler karşılık verince polisler çatışmada kalıyor. Ben spontane geliştiğini düşünüyorum. Ama asıl mesele şu; İstanbul'da Eminönü'ne tekabül eden bir semt Balıkçılarbaşı. Minibüs durağı var. İnsan kalabalığının olduğu bir yer. Eli silahlı adamların rahatça böyle kalabalık bir yerde olması asıl problem. İşin acı tarafı, bu durumun rutinleşmesi. Eğer Tahir Elçi ölenler arasında olmasaydı, biz bugün de son 6 aydır duyduğumuz ve ne yazık ki kanıksadığımız YDGH'liler ile polis arasında çıkan çatışmada insanlar öldü haberi yapacaktık. Sorun çok ortada: YDGH'lilerin silahlarıyla, bombalarıyla şehrin merkezinde olması. Tahir Elçi'nin de son mesajları bu yöndeydi. Şehrin merkezinde bunların olmaması gerektiğini vurguluyordu...”
Eminönü’nde silahlı militanların dolaşmasını ister miydiniz? Veya Ulus'ta veya İzmir Kordon'da veya başka bir şehir merkezinde?
O zaman Diyarbakır'da istemeyin...
Ve Tahir Elçi'nin vasiyetine sahip çıkın:
"Yasa dışı silahlı gruplar ilçeden ayrılsın, hendekler kapatılsın..."
.....
(*) http://aljazeera.com.tr/haber/ipek-uzak-mesafeden-vurularak-katledilmis
(**) http://www.haberturk.com/gundem/haber/1160153-tahir-elci-sorusturmasi-suruyor-silahlar-balistik-incelemede
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.02.2017
5.02.2017
4.02.2017
27.06.2017
26.06.2017
21.06.2017
7.02.2017
5.02.2017
2.02.2017
30.05.2017