Figen Çalıkuşu
Başörtüsü ile uğraşıldığı kadar kadının eşitliği ve özgürlüğü için birlikte çaba gösterilmedi bu ülkede.
Başörtülü kadın için de başı açık kadın için de topluca bir eşitlik mücadelesinden söz ediyorum.
“Önce eşit olalım, önce özgür olalım, size ne kadınların kılık kıyafetinden” diyemediler, biz kadınlar da diyemedik…
Çocuk yaşta evlendirilen, tecavüze uğrayan, kocasından dayak yiyen, sevdiğini söyleyen erkekler tarafından katledilen, ekmek parası uğruna tarlalarda sırtında belediği yavrusu ile çalışan, eşitmiş gibi yapılıp eşit olmayan her türlü muameleye tabi tutulan kadınların başörtülü ya da başörtüsüz olması fark eder mi?
Etmez ama bu gerçek kimsenin umurunda olmuyor.
Meselenin aslı başörtüsü değil çünkü… Meselenin aslı, başörtüsüne karşı çıkarak ya da başörtüsünü sahiplenerek oy toplamak.
Kadının değil de “başörtüsünün” önemli sayıldığı bir siyaset sahnesinde, başörtüsü hep siyasi bir işlev kazandı… Ucuz siyasetçiler, kadınlar öldürülürken bu gerçeği görmezden gelip başörtüsünü simgeleştirdiler.
Kemal Kılıçdaroğlu “helalleşme” ile başlattığı yolculukta işte siyasetin bu kronik sahtekarlığına karşı bayrak açtı. Dediği gibi bu iş Türkiye’de yürek istiyor çünkü sahtekarlık her kesim tarafından paylaşılıyor.
Başörtü sorunumuz vardı evet…
Bitti mi?
Kılıçdaroğlu’nun sözlerine gösterilen tepkiler bu sorunun bitmediğini, hatta bazıları tarafından bitmesinin istemediğini iyice açığa çıkardı.
Başörtüsü hala istismar konusu. Elbette kadının, askılı gömleği mini eteği de istismar konusu… Siyasetin av alanı…
Başörtüsünü bir özgürlük meselesi gibi görmeyip, siyaseten istismar etmenin “dayanılmaz hafifliğidir” bugün yaşananlar…
Meseleye “temel hak ve özgürlük” sorunu gibi bakılsaydı, kadının başörtüsü siyasetin bitmez tükenmez sömürü konusu olabilir miydi?
Ülke olarak bu tuzağa bir düştük. Ama şimdi artık bu oyunu bozma zamanı…
Belli ki Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin elini önceden gördü ve bu sorunu nihai olarak çözen parti olmak istedi.
Buna karşın AK Parti Genel Başkanı, “başörtüsü anayasa konusu olmayacak bir haktır” dedi ama devamında “gelin çözümü anayasa düzeyinde sağlayalım” diyerek kendisiyle çelişkiye düştü.
Anayasa değişikliğini başörtüsü üzerinden yapmak öyle mi?
Anayasada laiklik ilkesi öylece dururken Nas’lara göre ekonomiye yön verip, ülkeyi en derin yoksulluğa düşürenlerin samimiyetini buyurun buradan ölçün…
Anayasanın açık emrine karşın “Anayasa Mahkemesi kararları ile bağlı değiliz” diyen Cumhurbaşkanı danışmanının hazırladığı bir anayasa değişikliği olacak hem de öyle mi? Samimiyet mi, gerçekten buyurun buradan ölçün…
Anayasada düşünce özgürlüğü teminat altında iken, yüzlerce insanı düşüncelerinden ötürü üstelik de “terörist” suçlamalarıyla cezaevlerine atanların iktidarında anayasa değişikliği öyle mi?
Temel sorunlarımızı kuşaktan kuşağa taşımaya son veren, özgürlükçü, eşitlikçi, çoğulcu, katılımcı, kimlik siyasetinin önüne geçen, gerçek bir demokratik laik hukuk düzenini kuracak bir anayasaya ihtiyaç var… Anayasayı defalarca çiğneyenlerin, kaybedecekleri seçimde malzeme olarak kullanmak istedikleri bir anayasaya değil.
Altı lider birlikte imza atmıştı: “Kamusal ve özel yaşamda herkesin inanç pratiğine saygılı olmayı özgürlükçü laiklik anlayışının zorunlu bir gereği olarak görüyoruz. Bu bağlamda din ve vicdan özgürlüğü çerçevesindeki kazanımların koruyucusu ve güvencesi olacağız.”
Mithat Sancar da özgürlükçü laiklik dedi… Erkan Baş “işçiler yoksul, başı örtülü başı açık fark etmiyor” demekte…
Demokrat insanlar, başörtüsünü bir sorun olmaktan çıkarmakta kararlı.
Kemal Kılıçdaroğlu başörtüsü yasası için “turnusol olacak” demişti.
Turnusol oldu evet. Ama sadece iktidar cephesine değil, her bir yanda turnusol olduğunu gördük…
Cidden ve gerçekten temel hak ve özgürlüklerden yana mısınız, yoksa başörtüsünden kendisine siyaset üreten siyasi bir parazit misiniz?
Her bir partide samimi siyasetçilere ihtiyaç var… Demokratik Cumhuriyeti içine sindirmiş siyasetçilere ihtiyaç var.
Kadının başörtüsünü simge görenlerle de simge yapanlarla da vedalaşmak zamanı…
Gerçek hukuk devletinde gerçek demokrasi ve özgürlük her derde merhem olur, yasakların yaralarını da iyileştirir.
Öyle ülkelerde isteyen kadın başörtüsü takar isteyen takmaz, takıp takmayacağına da o kadınlardan başka kimse karar veremez.
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
25.07.2025
19.07.2025
11.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
20.06.2025
2.06.2025
23.05.2025
18.05.2025