BIRAKIN öyle ders vermeyi, nasihat çekmeyi, nutuk atmayı falan...

Eğer ulus kelimesini asla ağzına almaması gereken bir kesim varsa işte o da ulusalcıların ta kendisidir!

Son Reyhanlı katliamındaki rezil ve kepaze tutumlarıyla bunu tekrar ortaya koydular.

Ulusalcılar belirli bir duygu, belirli bir kader ve belirli bir dayanışma ortaklığı gibi asgari ortak paydalar içeren ulusal değerlerin düşmanı olduklarını bir defa daha ispatladılar.

Evet evet, her boydan ve her soydan ulusalcılar bizim ulusumuzun değil o ulusumuza hasım olan her şeyin ulusalcısıdırlar ki, tarihimizde başka bir eşi ve emsali mevcut değildir!

***     

ÖYLE, çünkü işte öz be öz kendi ülkelerine, kendi halklarına ve tabii kendi uluslarına karşı gerçekleştirilmiş korkunç bir kıyamı bile “mazur göstermeye” (!) yeltendiler.

Yine yakın tarihimizde böyle bir alçaklığın başka bir örneği yoktur!

Nitekim daha masumların kanı kurumamış ve ambülansların sireni susmamıştı ki, Şam hesabına 5. Kol faaliyeti sürdüren avene “mehel olsun” diye zil takıp oynamaya başladı.

Baştan beri Esed’e ve Baas’çı familyasına toz kondurmayan bu güruh üstelik bir de “Suriye’yle ilgilenirsen işte sonucu budur” diye nasihat vermeye yeltendi.

Artı, sabotajlarda yüzde doksan dokuz virgül doksan dokuz Muhaberat’ın parmağı olduğu ortadayken, Neo-Nazi Maocular, ajan-provokatör Odacıbaşılar veya kalpazan komünist partiler gibi manipülasyon unsurları ânında müneccimbaşı kesildiler ve cürmü muhalif güçlerin üzerine yıkmak için derhal dezenformasyon kampanyası başlattılar.

Bu ne bedbahtlıktır ve eğer onların lügatini kullanacak olursak da bu ne hıyanettir!

***

ANLADIK, AKP iktidarına marazi biçimde muhalefet edebilirsiniz. Hükümetin Suriye politikasına da eleştirel yaklaşabilirsiniz. Tartışılabilir ama her ikisi de meşrudur.

Ancak madem ulus tanımı başta zikrettiğim hassasiyet, dayanışma ve mukadderat gibi asgari ortak dürtüleri de beraberinde getiriyor, bu takdirde hiç olmazsa Reyhanlı katliamını son tahlilde o ulusa ait olan o iktidara yüklemek gibi rezil bir iftiracılıktan uzak durursunuz.

Artı, kuş beyniniz ve totaliter ruhunuzla kendi halkını onbinlercesiyle katleden Beşşar Esed ve oligarşisini desteklemeyi “solculuk” (!), “ilericilik” (!), “devrimcilik” (!) sanacak kadar mankafa kalmaya devam edebilirsiniz.

Ama yine aynı dürtülerden dolayı yabancı bir ulusun güçleriyle böylesine iç içe davranmaktan ve onları böylesine temize çıkartmaktan bir nebze hicap duyarsınız.

Daha artı, sözkonusu “solculuk” (!) maskaralığını mezhebî ve kavmî dayanışma ekseninde anlayacak ve uygulayacak kadar feodal zihniyet taşımayı sürdürebilirsiniz.

Lâkin bütün ulus-devletlerin milli niteliklerini gözönüne almak zorunda olduğunuz için kışkırtmayı bu kadar uluorta yapmaktan çekinirsiniz.

***     

FAKAT ne gezer!

Her şeyde olduğu gibi “ulus” ve “sol” kavramlarında da evrensel tariflere zıt düşen bizim ulusalcıtaife hem kendi lügatinde bile hıyanet diyeceği rezil tavrı sergilemekten; hem de mazur göstermeye çalıştığı dehşet bir saldırıyı sahiplenmekten utanmadı ve utanmıyor.

İşi bu denli hayâsızlığa vurmuş kişi ve akımlar yeryüzünde gerçekten çok enderdir.

Londra’ya Nazi bombardımanını alkışlamış İngiliz Lord Havhav falan aklıma geliyor.

Zaten tekrarlıyorum, tarihimizde de böyle bir kepazeliğin ve cüretkârlığın eşi yoktur.

Evet evet, alçak katliamlar dâhil bizim ulusalcılar aslında ulusumuza hasım olan her şeyin ve her melânetin ulusalcısıdır ki, Reyhanlı artık asla defterden silinmeyecektir.

[email protected]