Hadi ULUENGİN
AVRUPA ütopyası buharlaşıyor!
Belki çok kesin bir hüküm oldu... O halde ifadeyi biraz yumuşatayım.
En azından, buğulanıyor!
Ve sanmayın ki Türkiye’yi kastediyorum. Malûmu tekrar ilâm edecek değilim.
İşe cevval adımlarla başlamış AKP hükümeti uzun ince yolu zaten hanidir terk etti.
Dolayısıyla, Avrupa ütopyası buharlaşıyor veya buğulanıyor derken bizzat ana unsuru, yani esas AB gövdesini kastediyorum.
***
BÖYLE bir gerileme süreci, olmadı duraklama diyelim, zaten hanidir hissediliyordu.
Fakat önceki hafta yapılan Strasbourg Parlamentosu seçimleri buna tam tuz biber ekti.
Birkaç istisna hariç yirmi sekiz üye ülkenin hemen hepsinde hem oylamaya ilgisizlik fahiş orana vardı, hem de kazanan partiler anti-Avrupa söylemli aşırı sağ kurumlar oldu.
Başka bir deyişle, yukarıdaki Avrupa ütopyası süpra-nasyonal denen türden bir ulus-ötesi devleti hedeflerken, 25 Mayıs’ta şekillenen tablo bunun yüz seksen derece zıddında, ulus-devleti ve ulusal duyarlılıkları ön plana çıkartan bir manzara sundu.
Başta Komisyon başkanlığına kimin getirileceği meselesi olmak üzere gelişmenin iç bünyede yarattığı krizlere hiç değinmeden tökezlemenin ana nedenlerine gelmek istiyorum.
***
BUHRANI tek bir gerekçeyle açıklayamayız. Tıpkı çoğu uçak kazasında olduğu gibi bir dizi faktörün üst üste binişinden söz etmek gerekiyor.
Bunların başında da aslında kırk yıl öncesine uzanan genişleme refleksi geliyor.
Üç aşağı beş yukarı Ortaçağ’ın Karlman İmparatorluğu coğrafyasına göre tasavvur edilmiş AB ne zaman ki kendi bünyesine önce, ta 1. Harp nihayetinden beri rotasını ABD’ye göre ayarlayan bir İngiltere’yi; çok sonraları da, Soğuk Savaş’ın bitimiyle birlikte eski Doğu Bloku devletlerini dâhil etti, ipin ucu daha o zamanlarda koptu.
Bu atılımlar siyasi- diplomatik planda kaçınılmazdı. Ama böylesine genişlemiş ve ilk altı ülkeye göre biçilmiş elbisenin teyellerini de her defasında ancak peyderpey ve zar zor sökebilmiş bir yapının kurucu babalar tarafından tahayyül edilen AB’ye ulaşması imkânsızdı
Nitekim de yukarıdaki imkânsızlık hanidir netleştiği, yani o ideal Avrupa’nın olamayacağı anlaşılmış olduğu içindir ki Türkiye’nin üyeliği mümkündü ve hâlâ mümkündür.
Aksi takdirde, Karlman coğrafyasında tabii ki bizim yerimiz yoktu ve olamazdı.
***
ÖTE yandan, doğru, 20. asrın sonlarından itibaren ulus-devletin aşınmaya başladığı bir vakıa oluşturuyor. Ama bu aşınma AB’nin iradi biçimde hedeflediği aşınmaya tekabül etmedi.
Özünde kavmî dürtülere uzanan milli aidiyet duyguları inatla geçerliliğini koruduğu içindir ki Avrupalılık kavramı ancak ikincil ve geri planda bir üst kimlik olarak kaldı.
Üstelik Brüksel’in öngördüğü “bölgeler Avrupası” yok Katalunya’dan İskoçya’ya; yok Galler’den Lombardiya’ya, pek çok yerde “etnisiteler Avrupası” olarak algılandı.
Bu olgu da varsayılanın tam tersine, mikro milliyetçilikleri körüklemeye başladı.
Diğer taraftan, hem ekonomik krizin yarattığı toplumsal hoşnutsuzluk, hem de ABavrokrasisinin başkentleri “iplemeyen”(!), dolayısıyla da “milli iradeyi”(!) hiçe sayan bir görünüm sunarak Avrupalılara yabancılaşması, o milli iradeyi sahiplenmek iddiasıyla ortaya çıkan ve anti-Avrupa ekseninde siyaseten üreten aşırı sağ partilerin ekmeğine yağ sürdü.
***
İŞTE durum bugün budur ve henüz buharlaşmasa bile Avrupa ütopyası ciddi biçimde buğulanmaya başlamıştır. Yeni krizlerin kapıda olduğunu söylemek de kehanet değildir.
Ama Türkiye açısından özünde değişen hiçbir şey yoktur ki, buna yarın geleceğim.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015