Kurtuluş TAYİZ
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, önceki gün Bursa'ya yaptığı konuşmada kendisinin ve ailesinin tehdit edildiğini açıkladı. Erdoğan, söz konusu tehdidin geçmişte değil, "şu anda" yapıldığını özellikle vurguladı.
7 Şubat, Gezi, 17-25 Aralık darbesini atlattığımızı ve siyasilerin her şeyi hâkim olduğunu düşünenler için bu açıklama uyarıcı bir nitelik taşıyor. Paralel devlet, Erdoğan'ı tasfiye etmekten vazgeçmiş değil. Kalkıştığı darbe girişimleri başarısızlığa uğrasa da Erdoğan'ı tasfiye etme ısrarını sürdürüyor. Erdoğan'ı darbeyle tasfiye etmek isteyen bu yapı, sonuç alamayınca ölümle tehdit etmeye başladı.
Süreci biraz başa alarak anlatmakta fayda var. Derin devletin Erdoğan'a karşı harekete geçeceğine ilişkin ilk uyarının İmralı'dan geldiğini hatırlatalım. Nisan 2011'deki görüşme esnasında Öcalan, Kürt savaşını bitirmeye soyunan Erdoğan'a yönelik darbe yapılacağını, bundan sonuç alamazlarsa Erdoğan'ı öldürmeye kalkacaklarını açıkladı. Bir uyarı niteliği taşıyan Öcalan'ın bu sözleri o dönem gözden kaçtı ve 7 Şubat darbesi önceden fark edilemedi. Bu açıklamadan yaklaşık 10 ay sonra MİT yöneticileri ve Hakan Fidan "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağrıldı ve hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Kuşkusuz burada namlunun ucunda Hakan Fidan ve MİT vardı; İsrail'in işaret etmesi üzerine Fidan ve MİT devre dışı bırakılacaktı. Ancak 7 Şubat darbesinin asıl hedefi Erdoğan'dı; Fidan tutuklanacak, MİT düşürülecek ve böylece savunmasız bırakılan Erdoğan'a bir adım daha yaklaşılacaktı. Bu hamle başarıya ulaşsaydı, Erdoğan'ı indirmek paralel yapı için kolaylaşacak, Gladyo'nun yeni sürümü dediğimiz Cemaat, Erdoğan'ı istediği zaman devirebilecekti.
Fakat Erdoğan, MİT Müsteşarı Fidan'ın ifadeye gitmesini engelleyerek tuzağa düşmedi. MİT mensuplarının yargılamasını başbakanlığın iznine tabi kılarak tedbirini aldı. 7 Şubat, Cemaat için sonun başlangıcıydı. Tabii burada 7 Şubat'tan tam bir ay öncesinde yaşanan bir gelişmeyi dikkat çekmekte fayda var. 28-29 Aralık 2011'de MİT, başbakanın çalışma ofisinde dinleme cihazları buldu. Bu tarih, devlet içinde ayrı bir devletin -boyutları tam olarak anlaşılmış olmasa da- keşfi anlamına geliyordu ki, bu dinleme cihazlarının bulunmasının ardından Cemaat, zaman kaybetmeden harekete geçti. "Baskın basanındır" misali 7 Şubat'ı gerçekleştirdi.
7 Şubat'tan sonuç alamayan Cemaat, yakayı ele vermediğini de düşünerek daha kapsamlı bir darbeye hazırlandı. 6 Ocak 2012'de Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u tutukladı. Bu tutuklama Erdoğan'a gözdağı niteliği taşıyordu. Güç gösterisine devam eden Cemaat, Erdoğan'a sıranın kendisine geldiği mesajını veriyordu. Ancak paralel yapı, bu hamleyle de Erdoğan'ı teslim alamadı. Erdoğan, tutuklamaya karşı çıkarak paralel devlete meydan okudu.
Gezi'yle darbenin psikolojik alt yapısını hazırlayan bu derin yapı, 17-25 Aralık yeniden harekete geçti. 17-25 Aralık, sonuç alıcı bir hamle olarak planlanmış ve "altın vuruş" özelliği taşıyordu. Ne var ki başbakan Erdoğan'ın kararlı duruşu, darbeye meydan okuyan tavrı, boynunu koyun gibi darbecilerin önüne uzatmaması ve çabuk harekete geçmesi paralel devletin cesaretini kırdığı gibi bütün hesaplarını da altüst etti. Siyaseti, medyayı, sivil toplumu, siyasi partileri, bürokrasiyi, hükümeti ve hatta Erdoğan'ın yakın çevresini kuşatan derin yapı, bu gücüne rağmen başarılı olamadı.
Paralel yapı, 17 Aralık-30 Mart arasında -bütün sivil unsurlarıyla birlikte- Erdoğan'a karşı siyasi tarihimizin en büyük psikolojik harekâtını düzenledi. 1960'ta olduğu gibi darbe için geniş bir çatı oluşturuldu. Ancak oyunu millet bozdu; toplum, Erdoğan'ın arkasında kenetlendi.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önceki gün açıkladığı "Şu anda beni ve ailemi tehdit ediyorlar" sözleri, paralel yapının hâlâ havlu atmadığını gösteriyor. Erdoğan'ı ve ailesini tehdit etmelerinin başka bir anlamı yok. Cemaat'in yerli bir yapılanma olmadığını, arkasında uluslararası güç merkezlerinin bulunduğunu ve özellikle de bu yapının MOSSAD'a vekaleten Erdoğan'ı hedef aldığını bilmek gerekiyor. Bu nedenle, bir 10 yıl daha Türkiye'nin başında bulunacağı açık olan Erdoğan'dan kurtulmak için her yola başvurabilecekleri bilinmeli ve buna göre tedbirler alınmalı. Bu açıdan 7 Haziran seçimleri ve siyasal sistemimizin başkanlığa evrilmesi kritik bir önem taşıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları


































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.05.2019
10.05.2019
1.05.2019
22.04.2019
19.04.2019
17.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
8.02.2019