Melih ALTINOK
Sistemli şekilde yalanların dolaşıma sokulup, somut delile ihtiyaç duyulmadan sadece tekrar yoluyla politik gündemin meşgul edildiği günlerden geçiyoruz. "Ayakkabı kutusu" gibi sembolleştirmeler üzerinden kamuoyunun gerçeklik algısı manipüle ediliyor. Birbirini yalanlayan, çelişik veriler ardı ardına sıralanıp, zamana göre belirlenen alakasız bir sonucu desteklemek için kullanılıyor.
Örneğin, Gülen çetesi, Doğan medyası, CHP ya da MHP, Erdoğan'ı Çözüm Süreci'nde taviz vermekle eleştiriyor. PKK-HDP ise Çözüm Süreci'ne rağmen Erdoğan'ın operasyonları yoğunlaştırdığını söylüyor. Ardından tümü bir araya gelip içine girilen çatışma ortamından yine Erdoğan'ı sorumlu tutuyorlar!
Bu nasıl mümkün olabilir sizce? Tek cümleyle, bir kolektif delilik hali.
Onca acı yaşanırken soruna odaklanıp çözüm bulmamızı geciktiren bu yalanların üreticisi belli. İlki, mazide kalan üretim ve yönetim ilişkilerinden ötürü ayrıcalıklarını kaybeden sermaye ve politika çevreleri. Yıllarca muazzam imtiyazlarla ve azınlıkların mülksüzleştirilmesi gibi politikalarla palazlandılar. Şimdi Türkiye kalkınmasının motor gücünü oluşturan çevredeki Anadolu sermayesinin son 13 yıldaki merkeze doğru hareketini durdurmak istiyorlar. Aklınıza gelen İstanbul merkezli ne kadar dev şirket varsa hemen hemen hepsini düşünebilirsiniz.
Bu tekelci sermayenin politik temsilcileri ise, çoğunluğu oluşturan "kahraman bakkalın" "süper markete" karşı mücadelesinde kendisine ideolojik güç sağlayan siyasal iktidarın muhalifi partiler. Örneğin CHP.
İkinci grupta ise, Kürt sorunu ve Alevilerin problemleri gibi kullanışlı yerel dinamiklerin üzerine basarak kimi bölge ve Avrupa ülkelerinin tetikçiliğini üstlenen yapılanmalar var.
Türkiye'nin son on yıldaki bağımsız iç-dış politika ve ekonomi perspektifini eski bağımlı haline döndürmek için terör ve sabotaj da dahil her türlü bel altı yöntemi kullanıyorlar. PKKHDP, DHKP-C ya da Gülen çetesi gibi grupları da bu alanda tanımlamak mümkün.
Yalanları kendilerine
Bu büyük hedefin söylemlerinin yaygınlaştırılması ve meşruiyetinin sağlanması görevini de medya üstleniyor. Aydın Doğan'ın ismiyle sahiplendiklerinin yanı sıra, desteklediği ilişikleri medya gücünün omurgası. Gülen çetesinin ve yurtdışında yayın yapan kimi basın organları da etkili bir işlev üstleniyorlar. Bu yalanların alıcısı ve hiçbir mantık süzgecinden geçirmeden tüketicisi ise, seküler gündelik yaşam pratiklerinden kendisine adeta bir din oluşturmuş kesimler.
Yaşadığı coğrafyanın, batı karşısında kendisini "doğulu" hissetmesine neden olan değerlerine ve onun temsilcilerine karşı tarifi imkânsız bir nefret duyuyorlar. Bunun için de nefret ettikleri iktidarın değişmesi için, ülkenin iç savaşa sürüklenmesinden tutun da darbe ihtimaline varıncaya ne kadar alternatif vaat eden varsa ona yöneliyorlar. Ne var ki içlerindeki eski reflekslerin kırıntıları, son dönemdeki şehir cenazeleri ve PKK'nın sivil katliamları gibi örneklere şahit oldukça kıpırdanıyor.
Gezi'den beri hedefledikleri sonucun istedikleri gibi yalnızca AK Parti'nin gönderilmesiyle değil, ülkenin bölünmesi ya da Suriye'ye dönmesiyle sonuçlanacağını anladıkça duraksıyorlar.
Gelen şehit cenazelerindeki sorumluluklarını açıkça itiraf edemeseler de suçluluk duygusunun verdiği gerginlikle hırçınlaşıp bu yalanlara daha çok sarılıyor.
İşte şimdi vardıkları aşama budur. Satın aldıklarını höykürürken muhatapları düşman belledikleri değil sadece ve sadece kendileri.
Allah sabır versin, ızdıraplarını dindirsin, zira böyle yaşanmaz.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019