Mesut YEĞEN
Kürtlerin siyasi temsili, malum, 1950’den 1991’e kadar, ‘rejim partileri’ olarak adlandırılan CHP (SHP) ve DP (AP-ANAP) üzerinden gerçekleşti. Bu kırk yıl boyunca Hürriyet Partisi, Yeni Türkiye Partisi, Türkiye İşçi Partisi ve Milli Selamet Partisi, Kürtlerden kayda değer teveccüh gördü görmesine lakin ana tablo değişmedi: Kürtler, aşağı yukarı kırk sene boyunca esas olarak içinde Kürtlerin de olduğu ‘rejim partilerince’ temsil olundu.
Bu ana tablo, yine malum, 1991’de kökten bir biçimde değişti. 1991’de HEP’in parlamentoya girişinin ardından, neredeyse 25 senedir, Kürtlerin epey bir kısmı, son zamanlarda yarıdan fazlası, bir Kürt partisince temsil olunuyor. Üstelik de PKK’yle aynı havzadan beslenen bir Kürt partisince…
2015 seçimlerinde zirve yapan bu durum, Kürtlerin büyük bir kısmının PKK’yle aynı havzadan beslenen bir Kürt partisince temsil olunması durumu, uzunca zamandır bir niyet-soruyu da canlı tutuyor: Kürtler, Kürt partisinden yüz çevirir mi ya da ne olursa Kürtler, Kürt partisinden yüz çevirir? Kürtler PKK’ye ve onunla aynı siyasi frekanstaki Kürt partisine sırtını döner mi, ya da ne olursa döner?
Malum, bu sorunun yeniden güncelleştiği bir zamandayız. Sorunun güncelleşmesi anlaşılır çünkü Kürt meselesi siyasetini çevreleyen koşullarda çok kısa süre içerisinde çok büyük değişiklikler yaşandı. Büyük ümit yaratan çatışmasızlık ve çözüm süreci yerle bir oldu ve ardından büyük kayıp ve yıkımlara yol açan şehir savaşları yaşandı, PKK frekansındaki partilerden HDP, 7 Haziran’daki kudretini yitirirken PYD, Suriye’de rejimle beraber ikinci kalıcı güç olacağını gösterdi ve Güney Kürdistan bağımsızlığın eşiğine geldi.
Şimdi, bütün bu değişikliklerin Kürtlerin siyasi temsilinde büyük kaymalara yol açıp açmayacağı, Kürtlerin PKK/HDP’den yüz çevirmesiyle sonuçlanıp sonuçlanmayacağı merak ediliyor, daha doğrusu biraz merak, çokça ümit ediliyor. Kürt meselesini çevreleyen koşullardaki büyük altüst oluşa bakıldığında ümit edenlerin niye ümit ettiklerini anlamak zor değil. Çok değil bir sene önce yürüyen çözüm süreci ve 80 vekille Meclis’e giren HDP bugün yok, fakat yakılıp yıkılmış şehirler, yitirilmiş yüzlerce insan, ‘kudretini göstermiş’ bir devlet var. Üstelik bütün bu manzaranın sorumlularından biri de PKK/HDP. Bu durumda, Kürtlerin PKK’den ve frekansındaki HDP’den sırt çevirmesini beklemek, ümit etmek anlaşılmaz değil.
Peki, PKK/HDP’den sırt çevirmesi muhtemel Kürtlerin gidecekleri yerler var mı? Olduğu gibi, eskisine nazaran daha cezbedici oldukları bile söylenebilir. Malum gidilecek adreslerden ilki Ak Parti. Hem HDP’ye oy verenlerin bir kısmı daha önce Ak Parti’ye oy verdiğinden, hem de devlet PKK/HDP hattına ve bu hatta gönül veren Kürtlere dünyayı dar edeceğini gösterdiğinden, HDP’ye meyledenlerin bir kısmı Ak Partiye yönelse sürpriz olmaz. Kaldı ki, Ak Parti gidilecek tek yer de değil. Uzun zamandır siyaset yapan HAK-PAR var, sayıları her geçen gün artan ‘’Kürdistani” partiler var. Hem PKK/HDP hattının sebebiyet vermiş göründüğü büyük yıkım, hem de Güney Kürdistan’ın bağımsızlık ilanının arifesine gelmiş olmasından duyulan heyecan PKK/HDP memnuniyetsizi Kürtler için bu partileri adres yapabilecek mahiyette. Uzun lafın kısası, Kürtlerin bir kısmının PKK/HDP hattından kopması için uygun vasat da var görünüyor, gitmeleri için adres de. Üstelik bu adresleri eskisine nazaran cazip kılan yeni koşullar da mevcut.
Peki olur mu, olacak mı? PKK/HDP hattına çekilmiş Kürtlerin kayda değer bir kısmı bu yeni adreslere meyledecek mi? Başka bir deyişle, Kürtler yol ayrımında mı?
Bana pek öyle gelmiyor. Özetle söyleyecek olursam, şundan: Kürtlerin bir kısmını PKK/HDP’den yüz çevirmeye sevk edebilecek şartlar ya da sebepler var doğru, ama hem Kürtleri HDP’de kalmaya sevk eden esaslı sebepler var, hem de gidilebilecek müstakbel adresleri itici ya da sağlam kılmayan sebepler ve galiba bu ikinci grup sebepler, ilk grup sebeplerden halen daha kuvvetli. İzah etmeye çalışayım.
Sözünü ettiğim bütün bu altüst oluşa rağmen Kürtlerin büyükçe bir kısmını HDP’de kalmaya sevk eden ilk sebep şu: Kürtlerin epeyce bir kısmı, bilhassa da HDP dairesinde hareket edenleri, bir zamandır hem Türkiye’de hem de Irak ve Suriye’de Kürtlerin bir ölüm-kalım zamanından geçtiğini düşünüyor. Bu hissiyat Kürtleri HDP’ye mıhlamaya yardımcı oluyor çünkü bu ölüm kalım zamanında Kürtlere Kürtlüklerini muhafaza ettikleri bir gelecek güvenini sadece HDP verebiliyor. Aynı minvaldeki ikinci bir faktör, Kürtlerin hakkının, hukukunun tanınmayışını PKK’nin silahlı faaliyetinin süregitmesine irtibatlandıran iddiaya duyulan güvensizlik. Kürtlerin önemlice bir kısmı, PKK bugün buhar olup uçsa bile Kürtlerin kültürel ve siyasi haklarının tanınmayacağını düşünüyor. Dolayısıyla da Kürtlerin büyük kısmı için ‘suçu’ PKK/HDP’nin boynuna yıkmak zor. Üçüncü bir faktör de elbette PKK/HDP hattıyla Kürt kitlelerin büyük kısmı arasında oluşan kuvvetli ilişki. Doksanlardan bugüne yaşanan kayıplar ve ‘ödenen bedeller’ HDP’ye oy verenlerin epey bir kısmıyla bu parti arasındaki ilişkiyi organik bir ilişkiye çevirmiş durumda. Son olarak, PKK/HDP hattının bir de başarı hikayesi var: Rojava. Rojava imgesi de Kürtlerin PKK/HDP’ye bağlılığını tazeleyen bir faktör olarak çalışıyor.
Kürtleri HDP civarında tutan kuvvetli sebepler olduğu kadar diğer adreslerden uzak tutan sebepler de var. Ak Parti’den uzak tutan sebepler ortada. Ak Parti Kürtlerin büyük kısmının nazarında artık öncekiler gibi bir rejim, bir devlet partisi. Sadece HDP’li olanlar değil, Kürtlerin büyük kısmı son zamanda yaşanan yıkımın kaçınılmaz olmadığına inandığından Ak Parti’ye dönük bir Kürt teveccühü beklemenin fazla bir iyimserlik içerdiğini düşünüyorum. HDP’den kopması muhtemel Kürtleri Ak Parti’den uzak tutacak ikinci büyük sebep de Ak Parti’nin çözüm süreci zarfında takip ettiği, süreci sündüren ve mevzu Kürtlerin hakkına, hukukuna geldiğinde takındığı kayıtsız haller. Rojava’ya gösterilen husumeti de üçüncü sebep olarak kaydetmek gerekir.
HDP harici Kürt partileri de HDP memnuniyetsizleri için bir adres olabilecek gibi görünmüyor, en azından mevcut ahvalde. Gerek silahlı mücadeleye olan mesafeleri gerekse de Güney Kürdistan’da kazanılan başarılar bu partileri potansiyel yeni adresler kılmakla birlikte hem Türkiye’de Kürtlerin hakkının, hukukunun verilmeyişinin esas sebebinin silahlı faaliyetin süregitmesi olduğu fikrine duyulan inançsızlık, hem de söz konusu partilerin en azından bugüne kadarki mevcudiyetlerinin esas referansını PKK/HDP aleyhtarlığının oluşturması, bu adresleri cazip olmaktan uzaklaştırıyor. Bu partilerdeki demografik problem de az önemli değil. Gençlerin ve kadınların olmadığı partiler bunlar.
Özetle, Kürt meselesi siyasetinde son dönemde yaşanan altüst oluşun HDP’ye oy vermiş Kürtlerin bir kısmında büyük soru işaretleri, büyük memnuniyetsizlikler yaratmış olduğu muhakkak. Lakin, hem HDP’nin Kürtler için ifade ettiği mahsus anlamın halen kuvvetli oluşu hem de potansiyel adreslerin zayıflığı HDP’den bir büyük kopuşun olması ihtimalini zayıf kılıyor.
Öte yandan, HDP’yle PKK arasındaki havza ortaklığından, silah külah işlerinden, özyönetim ilanlarından rahatsız seküler orta sınıf Kürtlerin ve Ak Parti’nin Kürt meselesini asayiş ve kalkınma meselesine indirgeyen tipik bir rejim partisine dönüşmüş olmasından rahatsız dindar Kürtlerin bir arayış içerisinde olduğuna dair işaretler de yok değil. Bu işaretler, Kürt meselesinin temsiline samimiyetle soyunan yeni bir partinin Kürtlerden destek bulabileceği bir zamana doğru gittiğimizi gösteriyor. Ne var ki, Kürt şehirlerinde bu türden bir partiyi inşa edecek ideolojik ve örgütsel birikim oluşmuş görünmüyor.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları





























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.12.2025
17.10.2025
7.10.2025
5.09.2025
24.08.2025
9.08.2025
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025