Mustafa Karaalioğlu
Siyasal, sosyal, ekonomik ve hatta diplomatik göstergelerin gerilemekte oluşu bir tesadüf ya da şanssızlık değildir, kötü yönetime işaret eder. Kötü yönetimden daha kötüsü ise bunun farkında olmamaktır. Sorunların ulaştığı derinliği, varacağı yeri kestirememek ve dolayısıyla çözüm becerisi kaybetmek sorunun hacminden daha büyük bir ağılıktır.
Türkiye bu problemi bilhassa Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte yoğun şekilde yaşamaktadır. Vizyon dağılmış, fikri takip kaybolmuş ve doğal olarak olumlu-olumsuz gelişmelere karşı reaksiyon alabilme imkanı yitirilmiştir. Sistemin karnesi olan makro ekonomik göstergeler, hukuku, eğitim, şeffaflık gibi listelerde baş aşağı gidiş durumu hem özetlemekte hem de dramatikleştirmektedir.
Açık ki ekonomide büyük ve derin kriz var ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan başlayarak en aşağı kadar iktidar kadrolarının hal ve hareketlerinden böyle bir hissiyat almıyoruz. Finansal açıdan eksi rezerv dönemine girmiş, enflasyon ve işsizliğin yönetilemez hale geldiği bir ülkenin hükümeti tablosu görünmüyor. Yahut da devletin vatandaşa en çok lazım olduğu şimdiki gibi salgın dönemlerinde çaresiz kalan bir yönetimin utangaçlığı hissedilmiyor. Türkiye ölçeğinde bir ülkede daha kötüsü olamaz denilebilecek ne varsa yaşanıyor ama iktidar -Cumhurbaşkanı- o havada değil.
Bunun sebebi, büyük problemler karşısında soğukkanlı ve metanetli yönetim kaabiliyeti değildir. Bilakis, meselenin derinliğini, problemin büyüklüğünü fark edememek ve bilhassa kendini de kandırmaktır. Sorunların çapıyla yüzleşmeyip, dönüp dolaşıp propaganda maksatlı komplo teorilerine inanmak iktidarı acil çözüm bekleyen problemler karşısında giderek daha etkisiz kılıyor. Zaten kadro, liyakat ve odaklanma eksikliği nedeniyle kısıtlı olan icraat potansiyelini bütünüyle zayıflatıyor. Doğru teşhisi geçelim, acil müdahale bile mümkün olamıyor.
Son derece başarısız bir ekonomi bakanı ve Merkez Bankası başkanının -Albayrak ve Uysal ikilisi- ardından iktidar için, hem kötü hafızayı silen hem de piyasaya güven veren Naci Ağbal gibi bir isme dört ay tahammül edememek nasıl bir ekonomik krizle karşı karşıya bulunduğunun farkında olmadığını gösteriyor. Bu tersine değişim, rezerv, kur, faiz, enflasyon, yatırım gibi temel göstergelerin gerçekte işaret ettiği tehlikeyi görememektir.
Salgınla mücadele ederken, salgını artıran kalabalıklar toplamak gerçeklerden uzaklaşmaktır.
Zaten büyük sıkıntı yaşayan fakir fukaranın belediyeden üç-beş kuruş ucuza alacağı ekmekle, büfe kovalayıp kavga etmek gerçeği görememektedir.
Vatandaşın içeceğine yiyeceğine karışmak gerçekten kopup gitmektedir.
15 aylık salgın döneminde esnafa, ihtiyaç sahibine -işsizlik fonu hariç- sadece 12 milyar lira kaynak aktarabilirken, ne kadar yap-işlet-devret kirası varsa, ne kadar yolcu ve geçiş garantisi varsa, tamamını aksatmadan ödemek gerçekle ilişkinin kopmasıdır.
128 milyar Dolar rezervi heba etmek gerçeklerden bir kopuş, bu skandalı izah ederken hatadan hataya savrulmak başka bir kopuştur.
İktidar, Cumhurbaşkanı ve parti adamları derin ve sarsıcı sorunlar karşısında telaşsız görünüyorlarsa sebebi gerçeklerden uzaklaşmanın sunduğu muazzam zihin konforudur. Süreçlere hakimiyet veya bildikleri bir şey olduğundan değil. Böyle olsa dertleri çözeceklerine dertsiz başlarına dert açmaya devam etmezlerdi.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
1.05.2025
14.04.2025
7.04.2025
31.03.2025
10.03.2025
9.02.2025
13.01.2025