Yavuz BAYDAR
Zamlar ve son enflasyon rakamları ülkeyi bir tsunami gibi vurdu. Artık herşey açık. Türkiye “serbest düşüş” yılından kabus gibi bir yıla girmiş durumda. En ürkütücü olanı, kimsenin ne zaman ve nasıl bir “büyük final” ile karşı karşıya olunduğunu kestirememesi.
Bilinenler gitgide netleşiyor yine de. 3 Ocak’ta açıklanan enflasyon oranları 2002 yılının Eylül-Ekim aylarındaki duruma çark ettiğini, yani bir “sil baştan” haline gelindiğinin göstergesi.
Bu manzara şunu açık seçik teyit ediyor: 3 Kasım 2002 seçimleriyle başlayan, o dönemin Meclis’ine çöreklenmiş çürük ve yoz siyaset esnafının yüzde 80’inin seçmen tarafından silip süpürüldüğü, umutlarla perde açan AKP hikayesi, resmen ve fiilen 3 Ocak 2022 tarihinde son bulmuştur.
Son birkaç ay silsileler halinde izlediğimiz “ekonomik harakiri” hamleleri, ülkeyi bütük ölçüde devlet partisi olarak yöneten Erdoğan ve kadrosunda kelimenin tam anlamıyla “şanzımanın dağıldığını”, yani kontrolün ekonomi gibi bir kilit alanda elden çıktığının gösteriyor. Bundan sonrası artık yönetimin dikiş tutması, bir mucize olmadığı sürece, mümkün görünmüyor.
Yalnız, muhalefetin bazı kesimleri gibi aşırı heyecana kapılıp gitmek yerine, şunu da unutmamak gerekiyor:
AKP’nin hikayesi sönmüş bitmiş olabilir, bu parti artık iflah olmayabilir, ama Erdoğan’ın hikayesi bitmedi.
Çünkü siyasette iyice pişmiş ve kurtlaşmış olan bu lider, son 5-6 yıldır, AKP’yi de aşan, hatta zaman zaman onu figüran kılan bir iktidar mekanizması kurdu.
Onun hikayesi, bu nedenle, sürme potansiyeline sahip. Elinde hala opsiyonlar ve devlet içi ve çeperinde teyakkuzda bulunan “cihazlar” var. Ayrıca Erdoğan, dışarda Maduro ve Lukaşenko gibi liderlerin davranış kalıplarını da yakından takip eden birisi. Konjonktür tamamen aleyhinde de değil.
Hal böyle olsa bile, 1-3 Ocak 2022 zaman diliminde topluma zerkedilen “baldıran zehiri” tedbirleri ve “kaşıkla verip kepçeyle alma” operasyonları, muhalefete gollük fırsat sunmuş durumda.
Ekonomideki çöküş, hukuk sisteminin iflası, dış politikadaki pusulasızlık gibi durumlara benzemez. Zam tsunamisi ve enflasyon kasırgası seçmenin en net anladığı dildir. Ama muhalefetin, özellikle de Millet İttifakı’nın iki bileşeninin bu pası “gole çevirme” halinde, hala farlarla gözü kamaşmış bir tavşan manzarası görülüyor.
CHP ve İyiP liderlerinin bugün, yani 3 Ocak günü zam şoku ardından yaptığı konuşmalar, seçmene acaba ne anlattı? Konuşmaların içeriğine baktığımızda, hala “erken seçim istiyoruz” nakaratlarının ağır bastığını görüyoruz. Bu “malumu tekrarlama” hali diğer muhalefet parçalarında da mevcut.
Esasında artık kanıksanan bu çağrıların içinin boşaldığını, seçmenin “tamam da, peki sonra?” diye çoktan sormaya başladığını tahmin etmek güç değil.
Seçmen eğer bu soruyu sorma ihtiyacı duymasaydı, zaten çoktan AKP’denb başka partilere giderdi. Ama gitmiyor, belirsizlik ve muhalefet söylemindeki, içi doldurulmamış, ala Turka “cek, cak” lafları sürdükçe, sadece kararsızların ve protestocuların (“sandığa gitmeyeceğim” diyenlerin) oranı artıyor.
Başka bir deyişle, aynen 2002 yılında olduğu gibi siyaset sınıfı çok ciddi bir kriz içinde, ve mevcut muhalefet bu manzarayı görmekten aciz. Görse, temel ilke ve ortak hedeflerde çoktan “tek ses - tek nefes” olmuştu.
Muhalefetin ayağına gelen top şudur: Seçmenin umudunu tamamen AKP-MHP ittifakından kopartacak, anahatlarıyla “ekonomide şunu, şunu yapacağız” diyen (CHP-İyiP dışındaki tüm muhalefet partilerini kapsayan) bir muhalefet deklarasyonunu, birlikte ortak bir basın toplantısıyla, Türkçe ve İngilizce olarak hem seçmene, hem de dış dünyaya duyurmak.
Bu gerçekleş(e)miyor. Mersin’deki “cek ve cak”lı konuşmalarda, bu somutluğun zerresi yok. Onun yerine, “seçim olsun” var, “Suriyelileri göndereceğiz” var, “herşey şahane olacak” var.
Bir de, Akşener’in “Cumhurbaşkanı adayı Millet İttifakı içinden olacak” gibi, gene muğlak bir vaadi var. Sadece muğlak olsa neyse, bakalım buna Millet İttifakı dışında kalan diğer partiler ne diyecek? Ya onlar da “bizimle medenice istişare etmeden bunu ne hakla bize empoze etmeye kalkıyorsunuz?” derler ve kendi adaylarını ilan etmeye yönelirlerse ne olacak?
Oysa, durum net: Muhalefetin seçim talebinden bağımsız olarak, Cumhur’un seçim takvimi bir uçtan zaten işlemeye başlamış durumda. Başka deyişle, o safhayı aşmış durumdayız. Eşik geçildi. Bundan sonra seçim her an gelebilir, veya 2023’e kadar da kalabilir. Önemli olan o değil.
Önemli olan, muhalefetin farklı parçalarının er veya geç gelecek olan seçime, kendilerini kazandıracak şekilde, topyekun hazır olup olmadıkları. İşte karışık olan, hala ikna çabası gerektiren durum bu.
Anlata anlata dilimizde tüy bitti, ama tekrarlayalım.
2022’nin 1 Ocak’ından itibaren başlayan yeni safhada iki belirleyici faktör var.
-
Parlamento değil, Cumhurbaşkanlığı seçimi esastır, ülkenin kaderini o seçim tayin edecektir.
-
Seçim güvenliği, “olmazsa olmaz” ve “acil” bir konudur.
Başkan Erdoğan - belli etse de etmese de - sadece cumhurbaşkanlığı seçimine odaklanmış durumda. Bunun için, seçildikten sonra belli bir aşamada, AKP’yi bile gözden çıkarabilir, herhangi bir siyasi figürana dahi dönüştürebilir. Onun “siyaset bukalemunu” özelliği, şimdiye kadar hep lehine işledi, kariyerinin parçası oldu.
Elbette AKP’nin birinci parti çıkmasını tercih edecektir, o tarafa da yüklenecektir, ama başkanlığı kaptığı andan itibaren, yeni duruma uygun bir oyun planını hiç kuşkusuz devreye sokmasını da bilecektir.
“En iyi savunma hücumdur”u şimdiden devreye soktu. İBB Başkanı İmamoğlu’nun kuşatılması, Istanbul’da kendi ifadesiyle “166 bin sandık görevlisinin görevlendirilmesi”, ve (aynen Nisan 2017 referandumunda zaferini sağlayan) HDP’lilerin topluca dokunulmazlıklarının kaldırılması (28 HDP’linin fezlekesi Meclis’te) ile HDP’nin kapatılmasının kendisinin karar vereceği seçime senkronize edilmesi, bu hamlelerin parçaları.
Kaldı ki, Yüksek Seçim Kurulu, ileriki safhalarda son derece kullanışlı bir unsur olarak bekliyor.
O bu hamleleri yaparken, muhaliflerin kafaları hala Meclis seçimleri ile meşgul. Erdoğan’ın farkında olduğu paradoks belli: Seçimlerin, milletvekilliği heveslisi pek çoğunun gözünde “bir ikbal koltuğu kapmak” olduğunu biliyor ve bunu da yeri gelince kullanabilir.
İkinci konu, seçim güvenliği meselesi.
Şu artık net olarak anlaşılmalı, yoksa iş işten geçmiş olacak:
Gerek Erdoğan gerekse Bahçeli’nin elinde “en kullanışlı” unsur olan, istifa etmeyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bakanlığı altında gerçekleşecek olan seçimlerden “hayırlı” bir sonuç çıkma ihtimali sıfıra yakındır.
Büyük bir silahlı güvenlik mekanizmasını elinde tutan Soylu seçimlerin mevcut iktidarın “bekası”nı sağlayacak şekilde sonuçlanmasında kilit rol oynayacaktır. Bu nedenle, muhalefet aleyhindeki riskin farkına varılması, bunun ölüm kalım meselesi haline getirilip muhalefet öncülüğünde bir toplumsal kampanyaya dönüştürülüp, seçimlerin - eskiden olduğu gibi - bağımsız olarak atanmış İçişleri ve Adalet bakanlarının gözetiminde gerçekleştirilmesi için çaba gösterilmesi ve yüzbinlerce sandık görevlisinin şimdiden seferber edilmesi şart görünüyor.
Kriz gümbür gümbür büyüyecek.
Top muhalefette.
Bizden söylemesi.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
10.11.2021
2.08.2021
13.07.2021
6.05.2021
28.04.2021
24.01.2021
20.01.2021
5.01.2021
25.12.2020