Yıldıray OĞUR
Yüksek Askerî Şûra toplandı. Bir zamanların en büyük haberiydi bu. Tabii o zamanlar yarı askerî-bir diktatörlüktük. Çok eski değil 2011’den öncesi için bu tabir rahatlıkla kullanılabilir. Hele de diktatörlük lafının bu kadar rahat kullanıldığı günlerde.
Ülkemizi sivillerle birlikte yönetecek askerî zevatın belirlendiği YAŞ toplantıları haberlerine AK Parti iktidarıyla şerh krizleri eklendi. Genelkurmay Başkanı ile masanın başında eşit statüde oturan Başbakan ordudan ihraç kararlarının altına ancak şerh düşebiliyordu.
Zaten yarı askerî diktatörlük rejiminin sonunu getiren de 2011 Ağustos YAŞ’ında Başbakan Erdoğan’ın şûra toplantı masasının başına tek başına oturması ve kendi Genelkurmay Başkanı’nı ataması oldu.
2014 Ağustos YAŞ toplantısının başladığını ise çok az insan duymuştur. Şahsen Vatan’da Hüseyin YAYMAN yazamasaydı farkına varamazdım.
“TSK içinde paralel emir komuta tasfiye edilecek başlıklı” yazıda askerî kaynaklarla konuşan Hüseyin Yayman’ın yazdıklarının küçük çaplı bir deprem oluşturmamış olması tuhaf:
“Hâlihazırda TSK içinde orgeneral düzeyinde Gülenci komutanların olmadığı ancak korgeneral, tüm ve tuğgeneral düzeyinde isimlerin olduğu, bunların Genelkurmay Başkanı Necdet Özel tarafından yakinen bilindiği ifade ediliyor. Ayrıca son dönemde kurmayların dörtte birinin aynı yapının içinde olduklarına dikkat çekiliyor.”
Yani; 12 yıl boyunca AKP iktidarının şerhleriyle ordudan tasfiyesini engellemeye çalıştığı cemaatin askerî kadrosu, ordunun en yüksek rütbesi (ve TSK’da 15 adet bulunan) orgeneralliğe bir YAŞ mesafeye kadar yükselmiş. Ve tabii en acayibi TSK’nın geleceği olan kurmay kadrosunun dörtte biri bir cemaatin paralel ordusuna mensupmuş…
İnsanın inanası gelmiyor doğrusu… Zaten cemaatin ordudaki yapılanması üzerine Akşam gazetesinin yaptığı manşet Çankaya, Başbakanlık ve Genelkurmay tarafından üçlü bir yalanlamayla tekzip edilmişti.
Ama şunu okumadan kestirip atmayın derim. Aslında gözümüzün önünde duran bir itiraf bu. Twitter’da Songül Çağlayan (@cumbio1988) linkini paylaşmasa haberim yoktu.
Bu itiraf hem de Meclis arşivinde duruyor. Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu tutanakları içinde.
15.10.2012 günü komisyon cemaat için kritik bir ismi dinlemiş. Zaman gazetesinin eski sahibi Alaattin Kaya’yı. 28 Şubat günlerinde Zaman gazetesinin sahibi olarak. (Tuhaf bir not; Kaya Zaman’dan önce Selam gazetesini çıkardığını söylemiş. Aynı Selam değildir herhalde.)
Kaya’nın cemaatin medyasının başındaki isim olarak 28 şubat günleri Genelkurmay Karargahı’nda Çevik Bir, Hurşit Tolon’la samimi görüşmeleri, akreditasyonu kaldırın ricaları, okulları devretme konuşmaları da çok ilginç. İsteyenler için tam metnin linki burada: http://www.tbmm.gov.tr/arastirma_komisyonlari/darbe_muhtira/docs/tutanak_son/28_subat_alt_komisyonu/28_subat_alt_komisyonu/15.10.2012/Alaatttin%20Kaya-15.10.2012.pdf.
Ama esas olarak biz Alaattin Kaya’nın gayet rahatça anlattığı iki 28 Şubat hatırasıyla ilgileniyoruz. Aslında en son Ekrem Dumanlı’ya verdiği röportajda Fethullah Gülen bu iki hatıradan da bahsetmiş. Alaattin Kaya’yı da kendisine şahit olarak göstererek. Ama Kaya’nın ifadesini okuyunca onun anlattığı versiyonların epey sansürlü olduğunu anlıyor insan.
Birinci hatıra yazıldı, biliniyor, ama onu da bizzat olaya şahitlik etmiş bir kişinin ağzından okuyalım:
“ALAATTİN KAYA: … Ben bu görüşmelerin birisinde Sayın Gülen’le Sayın Başbakanımız Tansu Çiller beraberken yanlarında bulundum. Bu görüşmede Sayın Gülen kendisinde bulunan bazı bilgi, belgeleri kendisine vermek istedi ve dedi ki: 'Bakın, bazı yanlışlar oluyor, bazı sıkıntılar oluyor, bazı hareketlenmeler var.' Bunu daha söylemeye fırsat vermeden Tansu Hanım’ın şu ifadesi oldu Sayın Gülen’e: 'Lütfen, dengeli olalım Hocam.' Hoca Efendi şaşırdı, yani ne yapacağını şaşırdı ve dosyaları topladı ve çıktı dışarıya. Önemli bir kare olarak kabul ediyorum ben bunu. Bir tanesi de bizzat benim yaşadığım bir hadise.
BAŞKAN -Nerede oldu, Başbakanlık makamında mı?
ALAATTİN KAYA -Başbakanlıkta değil.
BAŞKAN -Nerede oldu?
ALAATTİN KAYA -İzmir’de Yamanlar Koleji’nin ödül töreninde oldu.
BAŞKAN -Siz davet ettiniz onun üzerine mi geldi? Tansu Çiler, Başbakan…
ALAATTİN KAYA -Yetkilisi değildim, ben sadece gazeteci sıfatıyla gitmiştim ama Sayın Gülen de oradaydı Sayın Tansu Çiller de oradaydı.
BAŞKAN -Bir önceden randevulaşma değil, bir karşılaşmadan söz ediyorsunuz.
ALAATTİN KAYA -Beraber bir randevulaşma değil ama oraya her ikisi de davetli oldukları için, orada bulundukları için. Yani, bu lafın altını çizerek söylüyorum, “Dengeli olalım.”
1997 yılı. 28 Şubat günleri. Gülen’in elinde askeriyeyle ilgili istihbarat raporları var ve bir Başbakan’ı o raporlarla uyarıyor. 17 yıl önce bu teknoloji, bu istihbarat kabiliyetinin bugün ne noktaya geldiğini siz düşünürken esas hatıraya geçelim."
Önce isterseniz bu hatıranın Gülen’in Ekrem Dumanlı’ya anlattığı versiyonu okuyalım:
“Şu husus da vardı. Ülkede oluşan darbe havasını o günün Çalışma Bakanı rahmetli Necati Çelik Bey’e anlattım. Şahitlerim de var. Alaeddin Kaya Bey ve Melih Nural Bey o görüşmede beraberdiler. 'Hükümeti bertaraf etmeyi planlıyorlar...' dedim. Anti-demokratik bir hadisenin zuhur etmemesi için çırpınıyordum. Necati Bey endişelerimi heyecanla dinledi, kalktı gitti. Rahmetli Erbakan Hoca’ya durumu nakletmiş. Fakat oradan ‘hadisenin önüne geçelim’ şeklinde bir yaklaşım sergilenmedi.”
Ve Alaattin Kaya’nın TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na verdiği ifade:
ALAATTİN KAYA: “Şimdi, Sayın Milletvekilim lütfen söyleyeceklerimi şey yapmasın, rahmetli Erbakan Hocam ile ilgili çok enteresan bir şey söylemek istiyorum, o da şu: Yine o günlerde, yine bu günlerde olduğu gibi memleket sever insanların bize gönderdikleri belgeler, bilgiler oluyordu, kasetler oluyordu. Yani, bugün var da o gün yoktu diye bir şey yok, o gün gün yüzü göremiyordu, hepsi o kadar. Yani o gün de yine ordunun içinde veyahut çeşitli mihraklarda yaşananlar belgelenerek bize gönderiliyordu. Bir kısmı kapalı kapılar ardında birkaç kişiyle paylaşılıyor, bir kısmı yetkililerle paylaşılıyor… Sayın Hocam, rahmetli Hocam ilk şûraya girecek, askerî şûraya girecek, buna askerî kanat çok ehemmiyet veriyor. Benim elimde bulunan ses kaydında geçenler şunlar, diyor ki: 'Ya bu adam bize sorarsa, bir vatandaşın atılması için kaç imzaya ihtiyaç var?' orada kararlaştırıyorlar, birisi 5 diyor birisi 10 diyor 46'da karar kılıyorlar, 46 imza deniyor, o başlığı atlıyorlar. İkinci sordukları sual, kendi aralarında tartışıyorlar, 'İyileştirme adı altında bir kısım askerleri geri aldık diyelim…' diyorlar. Bunun üzerine onda da adet tartışması oluyor ve 6'da karar kılıyorlar. Benzeri 3-5 tane madde ve ciddi korkuları var. Arkasından da 'Bu yaptığımız anayasal suçtur, bizi bulsalar yakarlar' diyorlar, bu ifadeler de var. Bir üçüncüsü ise, daha önemlisi, daha şûra olmamış, atılacakların sayısının 76 olduğu geçiyor konuşmalarda, daha şûra yok."
BAŞKAN -Kasetlerde.
ALAATTİN KAYA -Kasetlerde…
BAŞKAN -Bu kasetler bu o esnada Erbakan’ın elinde mi?
MEHMET ŞEKER (Gaziantep) -Kim dinliyor bunları?
ALAATİN KAYA -Vallahi bugün ele geçen belgeleri kim dinlemişse o gün de onlar dinlemişler, ben bilemem…
BAŞKAN -O kasetler size mi ulaştı?
ALLATTİN KAYA -Bana ulaştı, evet. Ben ne yaptım?
BAŞKAN -Siz ne yaptınız?"
Vekiller şaşırmakta haklılar. Okumaya devam edelim:
"ALLATTİN KAYA -Ben ne yaptım, önemli olan o zaten, o tarafını anlatmak istiyorum. Ben bunu birisini incitmek amaçlı söylemiyorum ama neticede bu gerçekler.
BAŞKAN -Biz de olaylar netleşsin diye bu soruları soruyoruz.
ALAATTİN KAYA -Bende, derdim o zaten. Ben de bu kaseti Erbakan Hoca’ya götürdüm, Başbakandı, daha şûra başlamamış. Oğuzhan Asiltürk Bey ile beraber kendisine izah ettik 'Hocam, durum bundan ibarettir, bu insanlar, oradaki bulunan paşalar, bunların haberleri yok, bu alt tarafta kotarılıyor bu hadiseler. O insanların da bundan haberleri yok. Siz sorsanız, bu 46 imzayı görmek istiyorum deseniz 46 imza çıkartamayacaklar. 6 tane iyileştirme adı altında kullandığınız ifadeyi, kim bu 6 kişinin ismi deseniz, size yarım tane adam ismi veremezler.' Erbakan Hoca bunu pek dikkate almadı.
Oğuzhan çok rahatsız oldu, defaatle ikaz etmesine rağmen olmadı.”
Küçük bir nefes arası daha. Okuduklarımızdan ne anladık? Demek cemaat bundan 17-18 yıl önceki Yüksek Askerî Şûra’nın hazırlık toplantılarını dinleyebiliyormuş.
Ama bu kadar da değil. Devam ediyor Alaattin Kaya anlatmaya:
“BAŞKAN -Varsa söyleyin daha fazlası.
ALLATTİN KAYA -Yok, yani anlayan anlıyor, ben ne yapabilirim ki yani. Çok iyi niyetliliğimizden olabilir, her şey olabilir, bilemem ne oldu. Ama bildiğim başka bir şey var. Yine o rahmetli oldu, Necati Çelik, Çalışma Bakanıydı. Bir ziyaret sırasında, görüşme sırasında böyle çok her şeyin iyi gittiği inancım belirten konuşmalar yapıyor, ben de çekingenliklerimi anlatıyorum, diyorum ki: 'Arkadaşım bakın; şöyle oluyor, böyle oluyor, şûrada böyle bir sıkıntı var, burada böyle bir sıkıntı var çok iyi kontrolde tutulamıyor bazı hadiseler' gibi laflar ediyorum ve arkasından ben bunu biraz evvelki sizlere aktardığım bölümü anlattım kendisine. Hiçbir şey söylemedi, çekti gitti. Bir saat kadar sonra telefon açtı, 'Hocam sizden kaseti istiyor' dedi.
Ben dondum kaldım, yani ben Hoca’ya daha evvelden bu kaseti götürmüşüm, Oğuzhan ile beraber dinlettirmişim, Oğuzhan Bey’e sorabilir, edebilir. Bendeki belgeyi tekrar almak için uğraşılıyor ve ne amaçla kullanılacak ben hâlen bilmiyorum. Ben de orada dedim ki yani 'Rüyaların kaseti mi olur kardeşim, ben rüyamda görmüştüm' dedim kapattım hadiseyi, o günün şartları da onu gerektiriyordu.
BAŞKAN -Teşekkür ediyoruz...”
Biz de teşekkür ederiz Alaattin Beye. Aslında iki yıl önce her şeyi anlatmış.
Bundan 17-18 yıl önce YAŞ hazırlık toplantılarını dinleyip Başbakanlara servis eden ya da kafası atarsa etmeyen bir cemaatin 17 yıl sonra orduda nereye geldiğini tahayyül etmek artık daha kolay olmalı. Neredeyse bir istihbarat örgütü gibi çalışan cemaatin bugün kazandığı mevziler hakkında Hüseyin Yayman’ın yazısı artık herhalde daha fazla ikna edici geliyordur.
Ve 17/25 Aralık’a da neden ısrarla darbe girişimi dendiği de…
Eğer dershane tartışmaları patlak vermeseydi, 17 Aralık/25 Aralık olmasaydı, cemaat, en mahrem hizmeti olan ordudaki 40 yıllık emeklerinin meyvesine 2014 YAŞ’ında ulaşacaktı.
2010’dan sonra HSYK, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, kritik savcılar, hakimler, TÜBİTAK, TİB, epey uzun süredir Emniyet, bilmediğimiz bir miktar da muhakkak MİT, bakanlıklar… Ve son olarak Genelkurmay Karargâhı…
Geriye de pek bir şey kalmamış zaten. THY’den alınacak bir New York-Ankara uçak bileti dışında...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025