Ali BAYRAMOĞLU
Kutuplaşarak tartışmak hep aynı sonucu verir. Siz haklısınızdır, diğeri haksız, siz makulsünüzdür, diğeri aşırı.
Kutuplaşarak tartışmak, daha doğrusu tartışır gibi yapmak siyasi, sosyal ve kültürel değer kör dövüşüdür.
Türkiye son dönemde tüm sorunlarını hemen her düzeyde böyle ele alıyor.
ODTÜ olayları ve bunun etrafında esen siyasi fırtına bu durumun yeni bir göstergesi.
Zihinler, her zihin için sonucu verili ve belli şekilde, 'haklı ve haksız' peşinde…
Nitekim gençlerin tepkisini doğal karşılamak gerektiğini, onlara yönelik ölçüsüz polis şiddeti kullanıldığını, başbakanın olay sonrası aldığı tavrın ve kullandığı dilin otoriter ton taşıdığını söyleyenler var.
Bunun karşısında gençlerin tepkisinin eleştirel gösteri boyutunu geçtiğini, şiddet sınırlarını aştığını, bu tepkilerin gençleri kullanan başka tür bir çabayı temsil ettiğini vurgulayanlar var.
Verili tavırları, ait olunan kutupları bir yana bırakalım, kim haklı?
Aslında her ikisi de bir ölçüde haklı.. O zaman her ikisi de bir ölçüde haksız..
Gençliğin siyasallaşması, tepkisel, eleştirel ve talepkâr olması, bu çerçevede kullanılan araçlar zekâ ve siyasetle donanırsa bir siyasi sistemin demokratik açıdan sıhhatli olmasının göstergesidir. Bu, gençlerin her talebinin yerinde olduğunu göstermez, ama ifade ve talep etmenin değeri ve anlamının altını çizer.
Buna karşın, üniversitelerin yapı olarak siyasallaşması, asli işlevinin ötesine taşan bir zemin üretmesi, şiddete kapı açması her sistem için, özellikle demokratik sistemler için hem bilgi üretimi ve öğretimi hem genel siyaset açısından zehirli bir durumdur.
Siyasetçi ve öğretim üyesi açısından mesele gençlik tepkilerini algılamak, karşılamak ve yönetmektir.
Tersi durumların siyaseten karşılığı yoktur.
Bu çerçevede, gençlerin üzerine 3500 polis sürülmüş, ortalığı 'cop kesmişse', olaylar bu noktadan sonra patlamışsa, kimi üniversite rektörlerinin tüm faturayı öğrencilere çıkaran, siyasi iktidarın yanında konumlanma yarışını andırır, hızlı tepkisini sindirmek mümkün değildir.
Öte tarafta öğretim üyeleri ve eski mezunların üniversite amfilerini doldurarak romantik ve nostaljik işgal eylemleri yapması, gençlik tepkisini siyasal iktidarla hesaplaşma vesilesine çevirmesi arayışını da anlamak mümkün değildir.
Bir taraf siyaset sınırını aşıp şiddet alanına kayar ve belki bunu başka anlamda zorlarken, öte taraf siyasi alanı darlaştıran, hakları kısıtlayan, üniversiteye nizam veren bir tutum içinde tepki vermektedir.
Bu öte tarafın başında hiç şüphe yok ki siyasi iktidar gelmektedir.
Hasan Cemal dün, işin bu yönüyle ilgili uyarıcı bir yazı yayınladı.
Şöyle:
'Diyelim ki, ODTÜ bir tezgah...
Diyelim ki, Türkiye'de istikrarı zehirlemek isteyenler, Başbakan Erdoğan'ı protesto örtüsü altında ODTÜ'yü savaş alanına çevirdiler.
Diyelim ki, ODTÜ'lü öğrencilerin arasına karışmış olan provokatörler, güvenlik güçleriyle çatışmayı körükleyerek siyaset meydanında kutuplaşmayı derinleştirmek istediler.
Diyelim ki: Bu tespitler gerçeği yansıtıyor.
Bu durumda, 'ODTÜ tezgahı'nı kuranlar şimdi zil takıp oynuyor olmasınlar?
(…) Menderesler, Demireller üniversitelerle, üniversite gençliğiyle hep kavgalı oldular. Üniversite rektörleri yerlerde sürüklendi, üniversiteler, yurtlar basıldı. Siyasal iktidarlar o devirlerde gençliğe karşı hep hoyrat davrandı, kıyıcı oldu.
Bu da istikrarsızlığı körükledi…
(…) bu, eğer ODTÜ örneğindeki gibi devam edip giderse, Türkiye çok ciddi bir şiddet ve çatışma sarmalına sürüklenebilir.
Siyaset meydanı kutuplaştıkça kutuplaşır…'
Şunu da biz ekleyelim: Siyaset sadece hizmet değildir, demokratik siyaset zıt kutupları ve dirençli sorunları yönetmek demektir, karşıtı dinlemek ve yumuşatmak demektir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025