Ali Türer
Malum, bizde modern eğitim, Batı'daki gelişmelere duyulan ilgi temelinde, çökmekte, çözülmekte olan devleti ayakta tutacak halaskârları (=kurtarıcıları), seçkinleri yetiştirmek üzere ortaya çıktı. Bunun iş yaşamı, sosyal, siyasal yaşam üzerinde sonuçları oldu. Bugün bu sonuçla ortaya çıkan karmaşayı yaşıyoruz.
Temel istihdam alanı devletti. Üsttekine bağlanma, alttakini koruma ilişkisi içinde liyakat (yeterlilik) ve hukuktan uzak bir bürokrasi ortaya çıktı. Modern eğitim içinde, mesleki kişilik, mesleki olgunluk sahibi birey yetiştirilemedi.
Modern eğitimin uç beyi okullardan Hukuk, Harbiye, Tıbbiye, Mülkiye içinde yetişen Jön Türkler ilk kongrede (1902) bölündüler. Bölünenler sonra kendi içlerinde yeniden bölündüler. Bir sınıfın bir toplumsal kesimin çıkarlarını savunmak için değil de devleti kurtarmak için ortaya çıktı siyasi partiler. Batılı anlamda bir parlamento, bir uzlaşma ortaya çıkmadı, çıkmadı.
Demokrasinin gelişmesi önünde asıl handikap, ayak bağı aslında buydu. Sonuçta mülkiyet ilişkisi içinde gelişen bir kültürden değil, biat kültürü içinden geliyoruz.
Batı'da iş bölümünü arttıran, ihtiyaçları çeşitlendiren, iş yaşamını geliştiren mesleki eğitim, bu ülkede Mithat Paşa'nın kurduğu Islahhaneler biçiminde, yetim kalmış kimsesiz çocuklara bari bir el becerisi edindirmek için, bir hayır işi olarak ortaya çıktı. Cumhuriyet yıllarında meslek okulları hep fakir fukara çocuklarının gittiği okullar oldular. Oradan mezun olanların çoğu, öğrendiği mesleği de yapmadı. Yapmak isteyenler de iş bulamadı, Almanya gibi ülkelere gittiler. Mesleki eğitime dönük ciddi adımlar ancak 12 Eylül darbesi ardından Özal eliyle atılmaya başlandı.
Sol bile bu ülkede, mesleki eğitime, burjuvaziye eleman yetiştiren araç olarak baktı? Oysa kaliteli emeğin, mesleki kişiliğin, mesleki eğitim içinde şekillenmediği yerde, emekçi, emeğine sahip çıkacak öz güveni bulamaz, emek, değerini bulamaz, emekçi emeğin değerini bilemez, emeğine sahip çıkamaz.
Bu ülkede siyaset neden bu kadar hayat memat meselesi, siyasi kavga neden bu kadar sert geçiyor? Her gün bir skandalla yatıp bir skandalla kalkıyoruz. Sivil toplum örgütü diye gördüklerimiz, siyasi müfrezeler halinde birbirleri ile neden böylesine mücadele içindeler? Bunun bir açıklaması olmalı!
Bu ülkede siyasi liderler, konuşma yaparken parmaklarını neden rakiplerinin gözüne sokar gibi hep sallıyorlar. Siyasilerin ses tonlarına mimiklerine bir bakın! Hepsi son derece gergin, kavga eder gibiler, bağırıp çağırmadan dertlerini anlatamıyorlar. Programını, diyeceğini sakin sakin dile getireni göremiyorsunuz. Kavgada bile söylenmeyecek laflar ediyorlar birbirlerine, neden?
İktidarı ele geçirmek, elde tutmak için komploculuk, çetecilik, hafiyecilik gibi her türlü aracın mubah sayıldığı bir siyasi kültür içinden geliyoruz. Rant ve güç beklentisi bunu motive ediyor.
Yeniden su yüzüne çıkan iktidar mafya-derin ağabey ilişkilerini, ilk mi yaşıyoruz? II. Abdülhamit'in mutlakiyet rejiminde, II. Meşrutiyet'in İttihat Terakki döneminde temelleri atıldı bu siyasi ilişki biçiminin. 1950 sonrasında, 1970-1980 arasında epey deneyim kazandı. Devlet için kurşun sıkan da kurşun yiyen de muteber sayıldı 1990'larda.
Bu ülkede faili meçhul cinayetler neden bu kadar çok. Anneler İstanbul'da, Galatasaray'da neden hâlâ evlatlarını arıyor. Kahraman Maraş olayları, Sivas, Gazi Mahallesi olayları nasıl yaşandı, kim kışkırttı bu olayları? Doğuda kentlerin yeri nasıl değişti?
Çünkü kefeni giyip devleti kurtarmak için yola çıkanın başka kurtarıcıya tahammülü yoktur. Buradan uzlaşma kültürü doğmaz. Kurtarıcı çatışmadan, kamplaşmadan, ötekileştirmeden beslenir. Ya amacına ulaşıp berhudar olacak, ya da yerini başkasına bırakıp bertaraf olacaktır, ortası yoktur. Peşinden gelenleri de bu girdabın içine sürükler.
Bunalım dönemleri kurtarıcıların bölünme, birbirine düşme, birbirini yeme dönemleridir. Bu oyun içinde HSK'ya bir adam fazla nasıl sokarım kavgası veriyorsanız, anca sistemi meşrulaştırırsınız. Yaşama biçimleri üzerine doğrudan müdahale ediliyor. Kanal İstanbul'un yapılmasının önüne nasıl geçeceksiniz?
Halk, kendi kurtuluşu için bir araya gelmeyi beceremediği yerde kurtarıcılar arası kavgada seyircidir. Sonuçta fatura hep ona kesilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2024
3.12.2024
26.09.2024
2.09.2024
5.08.2024
7.07.2024
4.05.2024
1.04.2024
26.03.2024
9.03.2024