Cemil ERTEM
Yaklaşık son üç yüz yıldır, sanayi devriminin şafağından beri bütün büyük dönüşümler yüzyılların ilk çeyrek diliminde gerçekleşmiş ya da yüzyılın seyri yüzyılın ilk çeyreğinde belirlenmiştir. 19. yüzyılın ilk çeyreğinde bu yüzyıla damga vuracak sanayi devriminin çeperleri belli olmuştu. Bu yüzyıl, sanayi devrimiyle birlikte, Avrupa’nın ve dolayısıyla sistemin büyük değişimine tanık oldu. Avrupa’da imparatorlukların yerini alacak ulus-devletler bu zaman diliminde belirlendi. Okyanusun öte tarafındaki Amerika’da ise iç savaş sonucunda köleci güney, sermayenin yeni merkezi olmaya aday kuzeye yenildi ve Amerika, Britanya’nın ve Avrupa’nın hegemonyasına ortak olmak üzere, yeni bir ulus-devleti ortaya çıkardı. 20. yüzyılın, hemen başında ise, ilk büyük paylaşım savaşı patladı ve üç büyük imparatorluk (Avusturya-Macaristan, Rusya ve Osmanlı) tarih sahnesinden silindiler. Avrupa’da, sanayi devrimiyle kapitalizmin ilk sömürgeci devletini inşa eden Britanya’ya yetişmeye çalışacak ulus-devletler ortaya çıkmaya başladı. Birinci Dünya Savaşı ve arkasından gelen yeni ulus-devletlerin paylaşım mücadelesi, 20. yüzyılın ilk çeyreğinde şekillenmişti. Ondan sonra olan biten her şey, ilk yirmi beş yılda atılan temellerin üzerinde yükseldi. 1929 büyük krizi ve arkasından gelen Keynesyen yeniden yapılanma ve ikinci büyük paylaşım savaşının sonuçları bütün bir yüzyılı belirledi.
Para sistemleri...
Tam şimdi de benzer bir süreç yaşıyoruz. 21. yüzyılın ilk çeyreğinin sonuna geliyoruz ve yine her şey şu ilk yirmi beş yılda belirlenmiş olacak. Yine bütün bu süreçlerde iki temel dinamik ortaya çıktı; birincisi enerji ve pazar alanlarının yeniden paylaşımı gündeme geldi ve sınırlar yeniden çizildi; ikincisi küresel ekonominin yeniden düzenlenmesine bağlı olarak, yeni para ve ticaret sistemleri ortaya çıktı. Britanya’nın merkantilist sömürgeciliğin bir sonucu olarak yürüttüğü altına dayalı para sistemi, 1929 krizini takip eden yıllarda bitti ve yerine şimdiki kaydi para sistemi geçti. Kaydi para sisteminin yürütücüsü ABD idi ve bu sistem, Bretton-Woods sistemi olarak anlatıldı.
Bugün, 20. yüzyılın başında Britanya’nın hegemonyasıyla başlayan ama İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ABD’nin hegemonyasında devam eden siyasi ve ekonomik sistem bitiyor. Pasifik'te Çin’in önderliği, ABD’nin küresel iktisadi önderliğini bitirmek üzere. Diğer Pasifik ülkeleri ise Çin’e layığıyla eşlik ediyorlar ve teknolojik üstünlüğü de Batı’dan geri alıyorlar.
Avrasya’da ise Pasifik'ten sonra yükselen ekonomiler dönemi Türkiye ile başlıyor. Türkiye Ortadoğu’da ve Rusya Hazar’daki önemli enerji yataklarını Avrupa’ya taşıyor. Savunma sanayiini ve burada kullandığı teknolojiyi hızla yukarı taşıyor ve yeni sanayi-ihracat odaklı bir büyüme-kalkınma yoluna giriyor.
Bütün bu gelişmelere, yeni bir para ve ticaret sisteminin ortaya çıkmaya başlaması da eşlik ediyor. Bugün dijital para sistemleri bir veri ağına dayalı Blockchain (ağ) ve Bitcoin (araç) gibi merkezileşmemiş yapılar olarak konuşuluyor ama daha da ötesi bu alternatif dijital-yeni para sistemlerinin kripto para dışında da merkezi dijital para ve emtia bazlı dijital para olarak yaygınlaşacağını göreceğiz. Merkezi uygulamalarla oluşturulacak dijital para sistemi zaten merkez bankalarının hemen geliştirebileceği bir yapıdır. Bugün merkez bankalarının ve banka sisteminin, çok düşük faizlerle ya da sıfır faizle fiziki para tutması zaten akıl dışıdır. Öte yandan, terörün finansmanı ve kayıt dışı kâğıt para sirkülasyonu ciddi bir sistemik risktir. Merkezi veri tabanına bağlı dijital merkez bankası parasına geçiş artık kaçınılmazdır.
Merkezi dijital para...
Tabii bundan daha da önemlisi, yükselen ekonomilerin değerli madenler ve emtia bazlı dijital para oluşturmasıdır. Bugün goldcoin, oilcoin gibi emtia ve bir maddi zenginliğe dayalı para sistemleri, hiç şüphesiz ki akademik tartışma dışında da şimdi hemen hükümetlerin ve ulusal merkez bankalarının ilgi ve çalışma alanı içinde olmalıdır.
Burada Türkiye, yer altı zenginliklerine ve kıymetlendirilmiş, ölçülebilir değerlere bağlı dijital para ve buna bağlı yeni ticaret sistemleri oluşturulması doğrultusunda çalışmaya başlamalıdır. Bu konuda mukayeseli üstünlüğü ve avantajı olan ülkelerle de iş birliği yapılabilir.
Görüldüğü gibi, Türkiye’nin bugün kendi çıkarları çerçevesinde bölgesinde söz sahibi olması ve güvenliğini tehdit eden gelişmeler karşısında sessiz kalmaması, aynı zamanda, içinde bulunduğumuz zamanın ruhuna da uygundur. Ortadoğu’nun ve içinde bulunduğumuz bütün bu büyük coğrafyanın zenginliklerini de ticaretini de artık yabancılara ve onların taşeronlarına bırakmayacağız. Daha önceki yüzyıllarda olduğu gibi, bu yüzyılın ilk çeyreğinde de yeni bir dünya kuruluyor. Ve bizim 2023 hedeflerimiz tam da bunu anlatıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018