Etyen MAHÇUPYAN
Ailelerin çocuklarına koyduğu isimlerden hareketle bir toplumun nesiller içinde ideolojik ve kültürel olarak nasıl değiştiğinin, ne tür çalkantılar yaşadığının hikayesi çıkartılabilir… Aslında sosyal ve sınıfsal istikrarını nispeten koruyabilen ülkelerde çocuklara verilen isimlerin de nesilden nesile fazla değişmediğini gözlemliyoruz. Bu düzeneği bozan tek etken savaş gibi büyük çalkantılar ve her türlü küreselleşme ortamları oluyor. Diğer kültürlerle karşılaşmalar ve hele belirli bir kuşağın bu etki altında olgunlaşması ya da özgürleşmesi, kendi çocuklarına verdikleri adların da farklılaşması ile sonuçlanabiliyor.
***
Ancak son yüzyılda yaşanan bütün büyük dalgalanmalara karşın, örneğin Batı dünyasında insan adlarının büyük ölçüde aynı kaldığını gözlemliyoruz. Avrupa’da bugün kullanılmakta olan isimler birkaç yüzyıl öncesindekilerle neredeyse aynı. Bunu Hristiyanlığın kültür oluşturma yeteneği ile açıklamak mümkün. Nitekim asırlara dayanan bütün o adlar genelde aziz adları ve bunlar her Batı dilinde mevcut. Diğer deyişle kulağa bire bir aynı gelmese bile, insanlar çocuklarına aynı azizlerin adlarını veriyorlar.
Aydınlanmanın ve onun doğal parçası olan sekülerleşmenin anayurdu olan Avrupa’da aziz adlarının hala böylesine popüler olması şaşırtıcı gelebilir. Ne de olsa sekülerleşme Kilise’nin gücüne karşı da verilmiş bir mücadeleyi ifade ediyor ve o süreçte dini etiket altında zorlanan uygulamalara karşı önemli bir direnç söz konusu. Ancak bu durum bize Batı’daki sekülerleşmenin niteliği hakkında bir fikir vermekte… Laiklik Batı’da dine ‘karşı’ olmaktan ziyade din karşısında ‘nötr’ bir tutum. Ayrıca Kilise diye özerk bir kurumun varlığı, bir Hristiyan’ın Kilise’ye karşı çıkarken dini sahiplenmesini mümkün kılabiliyor. Dolayısıyla her ne kadar söz konusu azizleri ‘aziz’ yapan Kilise olsa da, aslında dindarlar o azizlerin kendi dünyalarına ait değerler olduklarını düşünüyorlar…
Bize gelince… Cumhuriyet öncesinde Batıdakinden çok da farklı bir halimizin olduğu söylenemez. Arap ve Fars dillerinin, Balkan ve Kafkas göçlerinin etkisi kültürel havzanın içinde sindirilirken, genelde çocuklara tarihsel geçmiş içinde kendisine yer bulmuş kişilerin adları verilmeye devam edildi. Ancak Cumhuriyet’le birlikte, İslam alerjisi olan sakat bir laiklik ortaya çıkarken çocuk isimlerinin de değiştiğini görüyoruz. Bu minvalde hiçbir Batı toplumunda olmayan adlar ortaya çıktı… Toprak, Su, Ateş, Volkan, Rüzgar, Bora, Tayfun, Meltem, Poyraz gibi. Belki de İslam’dan uzaklaşmanın bir tür Şamanizm dönemine gönderme yaparak yaşanabileceği düşünüldüğü için. Sonrasında özellikle sol kesim ideolojik tercihlerle beslenerek Savaş, Barış, Devrim gibi adlar tercih ettiler.
Kızılderili çocukların bir yaşa kadar isimsiz yaşadıkları, sonradan sahip oldukları özelliklere ve başarılara göre isimlendirildikleri söylenir… Anlaşılan biz hiç o kadar ‘birey’ olamadık. ‘Medeniyet’ sandığımız şey meğer bizleri iyice cemaatçi yapmış. Öyle ki kendimizi farklılaştırmak için alternatif cemaatler oluşturmaktan başka bir yol düşünemiyor ve çocuklarımızı da kendi cemaatçi ihtiyaçlarımıza göre isimlendirebiliyoruz…
***
Bu bağlamda en ilginci Kuzey, Güney, Doğu adları… Oysa Batıkan ve benzerleri olsa da, Batı galiba yok… Acaba niye? Batı karşısında travmatik bir durumumuzun olduğu söylenebilir mi? Acaba hepimizde ‘Eyyy Batı’ diye bir seslenme ihtiyacı olmasıyla, çocuklarımız için bu adı tercih etmememizin bir ilişkisi var mı? Öte yandan yine Batı toplumlarında olmayan Aydın adını (daha önceki Münevver ile birlikte düşündüğümüzde) Batı’ya karşı bir kişilik arayışı olarak görebilir miyiz? Bizdeki popülizmin ille de Batı karşıtı olması ile bunların bir ilgisi olabilir mi? Kim bilir…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları



























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024