Gülay GÖKTÜRK
Yıllar var ki özerklik ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi kavramları hiç düşmüyor gündemden. Bu kavramlar etrafında saflaşıyor, birleşiyor, kavga edip duruyoruz. Gün geçmiyor ki ortalık “Hükümet PKK’ya özerklik sözü vermiş” ya da “PKK özerklik olmazsa olmaz demiş” gibi haberlerle karışmasın.
Ne var ki, hiç gündemden düşmeyen bu tartışma, aynı zamanda hiç ama hiç açılmıyor, derinleşmiyor ve gerçek bir tartışmaya dönüşmüyor.
Taraftar olanlar var; karşı olanlar var; başka bir şey de yok!
Ben, “taraftarım” ya da “karşıyım” diye pozisyon alan birçok insanın bile, mesela çok sözü edilen Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartı’nda Türkiye’nin hangi maddelere muhalefet şerhi koyduğunu bildiğinden bile emin değilim.
Oysa bizim çoktan “taraftar” ya da “karşıt” olmak gibi kaba saba pozisyonlardan kurtulmuş olmamız; herkesin bu kavramlardan ne anladığını, neye karşı, neye taraftar olduğunu ortaya koymuş olması gerekirdi.
Bu olsaydı, belki de bugün yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ya da özerklik kavramlarından ödü kopan birçok insan, “bunda da bir şey yokmuş canım” diyecekti.
Mesela, Belediye teşkilatının ihtiyacı olan bütün birimleri Belediye Meclisi kararıyla kurması ve gerekli eleman alımını yapması; Merkez tarafından norm kadro belirlenmesi usulüne son verilmesi… Ya da, belediye başkanlarının İçişleri Bakanı tarafından görevden el çektirilmesinin mümkün olmaması... Ya da, yerel yönetimlere uluslararası yerel yönetim birliklerine katılma hakkı verilmesi… Yerel yönetimlerin istikrarlı finansman mekanizlamalarına sahip olmasının güvenceye alınması; Belediye Meclisi kararıyla bazı yerel vergiler konulabilmesi… Eğitimde yerel yönetimlere önemli yetkiler tanınması, hatta eğitimin yerel yönetimlere devredilmesi… Bölgedeki iç güvenlik güçlerinin yerel yönetimlere bağlanması… Ve benzerleri…
Kim, bu somut konularda ne düşünüyor? Bunların hangisine hangi gerekçeyle karşı, hangisinden yana? Ya da başka neler öneriyor? Bilmiyoruz.
Oysa artık genel bir kavram tartışmasını bırakıp bu gibi alt başlıkları açmak ve konuşmak zorundayız.
Ne güçlendirilmiş yerel yönetim dediğimiz şey, ne de özerklik ya da federasyon denen şey tek tip değil. Dünyanın her yerindeki uygulamalar birbirinden çok farklılık gösteriyor. Biz de kendi tartışmamızı yapıp kendi ihtiyaçlarımıza uygun bir model yaratmak durumundayız. Ama bunu içi doldurulmamış kavramları birbirine tokuşturup durarak yapamayız.
Biliyoruz ki yerel yönetimlerin güçlendirilmesi dediğimizde sadece belli bir bölgeyi değil, bütün Türkiye’yi kastediyoruz. Dolayısıyla bu konuyu sadece Kürtlerle değil, bütün Türkiye olarak tartışacağız. Yine biliyoruz ki, yerel yönetimlerin güçlendirilmesine CHP de oldukça yakın duruyor. Dolayısıyla bu konu iktidarla muhalefet arasında neredeyse örneğini hiç yaşamadığımız verimli bir işbirliğinin konusu olabilir ve bu tek başına çok değerli bir şeydir.
Peki o zaman, neden bu tartışmada yeni bir faza geçemiyoruz bir türlü?
Çünkü bu işin böyle “rejim” konusu yapılmadan, “gösterişsiz” bir şekilde kotarılması bazılarının hiç işine gelmiyor. Öcü haline getirilmiş kavramlar üzerinden kamplaşmak ve birbirini hain ilan etmek varken, sakin bir tartışmayla konsensüs aramak hiç de cazip değil. Malum, Türkiye’de bu meseleyi “bölünüyoruz” hezeyanları içinde sunmaktan fayda umanlar da var; “Özerk Kürdistan” frapanlığıyla takdim etmeye çalışanlar da...
Dertleri sadece üzüm yemek olanlar; sarsıntısız, kırıp dökmeden, kimseyi gereksiz korkulara garketmeden ve pabuç kadar laflar etmeden, bugünün siyasi koşullarında yapılabileceğin azamisini yapmaya çalışanlar ise ne yazık ki yeterince aktif değil.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015