Kürşat BUMİN
Türkiye insanların can güvenliğinin kalmadığı bir ülkeye dönüşmüştür. Silah bulundurma ve taşıma konusunda sergilenen bu son derece sorumsuz tutum, “silahlı çatışma”yı her fırsatta altını çizerek öne çıkaran devlet erkânının maalesef dikkatini ve ilgisini hiç mi hiç çekmemektedir. Hemen herkesin ‘silahlandığı” bir toplumun kimseye yâr olamayacağı vakit gecikmeden anlaşılmalıdır.
İçişleri Bakanlığı yakınlarda, “bireysel silahlanma” ile ilgili bir açıklama yapmıştı. Açıklamada verilen bilgiler ve yapılan yorumlara bakacak olursanız, ortada “endişe edecek” bir durum bulunmuyordu. Hatta birkaç Batı ülkesiyle yapılan karşılaştırma sonunda şöyle olumlu bir sonuç da çıkmıştı: “Batı ülkelerindeki ruhsatlı silahların toplam nüfusa oranına bakıldığında, Finlandiya yüzde 8, İsveç yüzde 6.7, İspanya yüzde 4.5, Polonya yüzde 4.1 iken ülkemizde ise bu rakam yüzde 4 civarındadır.”
Hemen her resmi açıklama gibi bu açıklamayı da ülkedeki “silahlanma” konusunda ciddiye almamamız gerekiyordu herhalde. Bakanlığın açıklamasından şu bölüm de dikkatimi çekmişti: “Umut Vakfı’nın açıklamasında, Türkiye’de 25 milyon silah olduğu, bunların yüzde 85’inin ruhsatsız olduğu, cinayet olaylarında yüzde 70, silahla işlenen olaylarda yüzde 200 artışa sebep olduğu belirtilmiştir. Bu değerlendirmelerin basına yansıyan olaylardan derlenmiş olup istatistiki veri olmadığı, yoruma dayandığı tespit edilmiştir.” Güzel, bu konuda Umut Vakfı’nın gerçeği tahrif ettiği bilgisine de ulaşmış oluyorduk.
Bu konuda benim kanaatimi soracak olursanız cevabım şöyle olacaktır: Ülkedeki “silahlanma”konusuna ilişkin tabii ki –a priori- olarak Umut Vakfı’nın safında yer alıyorum. Hepinizin iyi bildiği gibi bu vakıf yıllardır bu konuda büyük bir çaba sarf etmektedir. Vakfın sitesinde yakın tarihte okuduğumuz şu tespitin (7 Kasım) sadece “yoruma dayandığı” nasıl “tespit edilmiştir” sormak gerekir: “…biz yıllardır Umut Vakfı olarak dile getiriyoruz… Pompalı tüfeklerin kolaylıkla satın alınmasının önemli bir sorun olduğunu belirtiyor ve internetten bir tıkla, peynir ekmek gibi silah alımının önüne geçilmesini istiyoruz… Caydırıcı hapis cezası getirilmesini talep ediyoruz…”
Bakanlığın açıklamasında yer aldığı gibi bu konu madem ki sadece “yoruma dayalı”ydı, o zaman internetten “bir tıkla” silah satışını engelleyecek önlemler alınmasına niçin başlanmıştı? Bu satış tarzı bugüne kadar bakanlığın bilgisi dahilinde değil miydi; değilse bu nasıl bir işti?
“Dua edelim” de diyorum Bakanlık, ABD’yi örnek göstererek, “bireysel silahlanma”nın (o ülkede âdetten olduğu üzere) “demokrasi”nin korunması için gerekli görmemişti. Bilindiği gibi ABD’de 1791’den bu yana yürürlükte bulunan “Düzenli bir milis gücü, her bir eyaletin güvenliği için zorunlu olduğundan, halkın silah bulundurma ve taşıma hakkı ihlal edilmeyecektir” hükmü, bugünlerde bu ülkeyi 300 milyon ateşli silahın bulunduğu bir “kovboylar diyarı”na dönüştürmüştür. ABD nüfusunun üçte birinin evinde bir ya da birden çok ateşli silah bulunmaktadır. Dolayısıyla tepeden tırnağa silahlanmış yurttaşlardan oluşan bu ülkeden sıklıkla önümüze gelen katliam haberleri bizi şaşırtmamalıdır. Bu silahlanma yarışında ABD’nin eyaletlerden oluşması ve her eyaletin ABD’nin bağımsızlık savaşından bugüne taşıdığı özerklik anlayışının rolü büyüktür. Dolayısıyla, özellikle nüfusu yoğun olmayan kırsal bölgelerde silah bulundurmanın bugüne kadar hemen hiçbir siyasi partinin programında yer bulabilmesi de mümkün olmamıştır. Kırsal bölgelerde XX’nci yüzyılın ilk on yıllarında yeterli güvenlik gücünün bulunmaması da birbirinden uzak, “yani komşusuz” yaşayan Amerikalılarda bu büyük “silah aşkı”nın oluşmasında önemli bir faktör olarak gösterilmektedir. Sonuç olarak, “anayasal bir özgürlük” olarak tanınan silahlanmak giderek yanına silah endüstrisinin çıkarlarını da katarak içinden çıkılmaz bir soruna dönüşmüştür.
Kongre’nin bu “özgürlük tiyatrosuna” son vermek isteyen Obama’nın karşısına nasıl dikildiğini hatırlıyorsunuzdur. Obama’nın bir silahlı saldırı sonucu 20 çocuğun hayatını kaybetmesinin toplumda yarattığı silahlanma karşıtı dalgaya tercüman olmak için silah satışının kısıtlanmasına ilişki girişimi, silah endüstrisi lobilerinin etkisiyle Kongre’de 40’a karşı 60 oyla reddedilmişti.
Özetle ABD’de bu çerçevede silah endüstrisi lobilerinin etkisini aşabilmek imkânsız gibidir. Son başkanlık seçimlerinde bir “sosyal demokrat” olarak tanıtılan Sanders’in “Akılcı bir yasal düzenleme”den söz ettikten sonra “Bu ülkede pek çok eyalette insanlar ateşli silahların denetimini duymak istemiyorlar” diyerek konuyu kapatması örneğinde olduğu gibi.
İsterseniz bu “silah bulundurma” konusunun anayasal demokraside ABD ile yaşıt olan Fransa’da nasıl anlaşıldığına da kısaca göz atalım:
Bu ülkede sivillerin silah taşıması yasaktır. Konuya vakıf bir avukat, bu hakka ülkede sadece hayatları tehdit edilen hepsi birkaç düzine şahsın sahip olduğunu söylüyor. Fransa’da atış poligonlarında atış yapmak için silah satın almak isteyenler, mutlaka bir atış kulübüne üye olmak, bir sağlık raporu getirmek ve bu kulüpler tarafından verilen altı ay süren bir eğitimden geçmek zorundadır. Altı ay sonunda sertifika verip vermemek kulübün kararına bağlıdır. Alınan sertifika sürecin devamında ilgili emniyet kurumuna gelir. Bu kurum müstakbel silah satın alandan söz konusu silahı evinde bulundurmak için özel bir “kasa” bulundurması ve silahın evde parçalarına ayrılmış olarak tutmak zorunluluğu getirir. İlgili kurum devamlı talep sahibinin “karnesi”ni inceler. Talep sahibi acaba hayatında “bir kere” bile tatsız bir olaya karışmış mı? Arkasından da tabii ki psikiyatrik muayene…
Yani lafın kısası, ruhsatsız silah (değil taşımak) bulundurmak imkânsızdır. Dolayısıyla Türkiye’de uygulandığı gibi bir “rahatlık” medeni bir ülkede asla mümkün değildir. Bakın isterseniz bu ülkede “silah ruhsatı” alabilmek için yerine getirilmesi gereken şartlara:
• Vukuatlı nüfus kayıt örneği,
• Nüfus cüzdan fotokopisi (nüfus cüzdanı aslı müracaat esnasında aranacak, diğer belgelerle birlikte karşılaştırma yapıldıktan sonra ilgiliye iade edilecektir. Nüfus cüzdanında vatandaşlık numarası bulunmayanlardan vatandaşlık numarası istenecektir),
• Son bir yıl içinde çekilmiş 4 adet fotoğraf,
• Silah ruhsatı istek formu, (İl Emniyet Müdürlüklerinden temin edilecek.)
• Arşiv kayıtlarını içeren adli sicil belgesi, (Dilekçede silah ruhsatı için olduğu belirtilecek.)
• Silah ruhsatı alınmasında sakınca bulunmadığına dair sağlık raporu
• İkâmetgah belgesi, (1774 Sayılı Kimlik Bildirme Kanunu hükümleri gereğince arkası mıntıka karakolundan tasdik ettirilecek.)
Görüyorsunuz, ne kadar kolay…. Bu durumda bu “millet” silahlanmasın da ne yapsın?
Şu haberden mutlaka haberdarsınızdır:
“Olay, İnönü Mahallesi Alageyik Caddesi ve çevre sokaklarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, araçlarıyla gelen iki grup henüz bilinmeyen bir nedenle silahlı çatışmaya girdi. Uzun namlulu silahların kullanıldığı çatışmada olayla ilgisi olmayan ve aracıyla sokak üzerinde ilerleyen 16 yaşındaki Emircan Açıkgöz isimli genç çatışmanın ortasında kaldı. Boynundan ve göğsünden aldığı yaralarla ağır yaralanan Emircan Açıkgöz ambulansla hastaneye kaldırıldı. 16 yaşındaki genç kaldırıldığı özel hastanede tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti.”
Uzaklarda değil İstanbul’un göbeğinde bir gencin hayatına mal olan bir “silahlı çatışma”. Haberden “uzun namlulu silahlar”ın kullanıldığını da öğreniyoruz. İsterseniz bunun adı da (ABD’den esinlenerek! Türkiye’ki “anayasal özgürlük açılımı” olsun… Bir sokak ötede karakolu bulunan bir devlet iki grubun silahlı çatışmasını önleyemiyor. Önleyemiyor ve iş sonunda “polis kaç dakika sonra olay yerine geldi” tartışmasına dönüşüyor.
Şunu ısrarla tekrar edebiliriz: Türkiye insanların can güvenliğinin kalmadığı bir ülkeye dönüşmüştür. Silah bulundurma ve taşıma konusunda sergilenen bu son derece sorumsuz tutum, “silahlı çatışma”yı her fırsatta altını çizerek öne çıkaran devlet erkânının maalesef dikkatini ve ilgisini hiç mi hiç çekmemektedir. Hemen herkesin ‘silahlandığı” bir toplumun kimseye yâr olamayacağı vakit gecikmeden anlaşılmalıdır.
Bu çerçevede “nereden nereye” babında bir anımı nakletmek isterim: 60 Darbesi’nin ilan ettiği sıkıyönetim herkesin elinde bulundurduğu silahı yetkili mercilere teslim etmesini buyurmuş ve herkes de bu emre uymuştur. Mesleği olan öğretmenlik yanında sürdürdüğü Demokrat Parti yanlısı yerel gazete yazarlığı nedeniyle mahkemeye düşen -sevgiyle andığım- babam da söz konusu emre itaat çerçevesinde evimizde anneannemin sandığında bulunan eski bir Çerkez kamasını yok etmeye karar vermişti. Hatırlıyorum: Bu Çerkez kaması da ne inatçıymış; vuruyorsun vuruyorsun ama bir türlü kırılmıyor! Sonunda bu “silah”ı anneannemle birlikte bir kanala atmamıza karar verilmiş ve böylece bu “suç aletinden” kurtulmuştuk.
Niçin mi aktarıyorum bu anımı? Ülkeyi pençesine alan KHK düzeni bu konuda da bir kararname çıkaramaz mı acaba? Unutmayalım: Sivil halkın “silahlanması” hiçbir devlete, lidere ve tabii ki topluma hayır getirmemiştir…
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları







































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018