Lale KEMAL
TSK, kimi mensuplarının, darbe yaptıkları ve darbe teşebbüsünde bulundukları iddialarıyla adalet önünde hesap vermeleriyle birlikte mercek altına alınalıberi nasıl bir ruh hâli içindedir pek bilenimiz yok. İçeriden dışarıya sızan bilgilere göre, üst rütbelilerin mağdur rolü oynadıkları, öfkeli oldukları belirtiliyor. Orduyu yurt savunması çizgisine çekecek yapısal reformlar gerçekleştirilmezse, ordu mensuplarının öfke hâli devam eder ve öç alma duygusuna dönüşür, dönüştü bile bazılarında.
Darbe yasalarıyla dikte ettiği haklarla, mesaisini iç tehdide ve siyasi yaşamı altüst etme üzerine kuran bir ordunun, ülke istikrarına indirdiği darbelerinden hesap sorulmasından dolayı kimi mensuplarının öfkeli olması kabul edilemez, o ayrı bir mesele.
TSK’nın, modern bir orduya halen dönüşmemiş olmasını ciddi şekilde sorgulamakta yarar var. Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO mensubu ülkelerin diplomatları ve askerî ataşeleri ile konuştuğumuzda TSK’da generallerin, etkin silah gücüne sahip, bugünün ve geleceğin tehditlerine yanıt verecek küçük ve profesyonel bir ordu yapılanması anlamına gelen modern bir silahlı kuvvetler fikrini tam olarak kavrayamamış olduklarını ve bu yönde bir modernleşmeye kapılarını kapatmış olduklarını dile getirirler.
Peki, başta siyasi irade parlamentonun, TSK’nın, yurt savunmasına odaklanmış modern bir orduya biran önce geçilmesini sağlamak için yapılması gereken reformları yıllarca değil onlarca yıldır geciktirmiş olmasını kabullenmek mümkün mü? Yurt savunmasına odaklı, yurtiçi kaynakların da önemli desteğiyle teknolojik donanımı güçlü, profesyonel savaş yeteneğine kavuşturulmuş bir silahlı kuvvetler, Türkiye’nin istikrarı ve itibarı için son derece önemliyken üstelik de...
Ordusunu, yapısal reformlarla modern bir orduya dönüştürecek siyasi irade ve parlamento, kendisinde, PKK sorununu çözme iradesini de bulur askerlikteki geçiştirilemeyecek kadar önemli intihar vakaları gibi ciddi hak ihlallerinin de önüne geçebilir.
TSK’da, özellikle zorunlu askerlik hizmetini yapmakta olan askerler arasındaki yüksek intihar oranlarına neden olan dayak, diğer kötü muamele gibi aşağılayıcı hareketlere maruz kalan bireylerin, askerliğin bitiminde sivil hayata geçişte kendileriyle birlikte yakın çevrelerinin hayatını karartıyor olmaları ve bu negatif durumun toplumsal bir soruna dönüşmesi kaçınılmaz hâle geliyor. Dolayısıyla sivil yaşamda da intihar olaylarının yüksek olduğu şeklinde bir kıyaslama yapılarak ordudaki hak ihlallerinin ağır sonuçları hafifletilemez.
Siyasi irade ve parlamentonun dokunmadığı askerlikteki hak ihlallerine ilk el atan, Asker Hakları Platformu adlı sivil toplum kuruluşu oldu. Yine bu STK, uzun çabalar sonucu Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nu harekete geçirdi.
Nihayetinde, komisyonun Başkanı AK Parti milletvekili Ayhan Sefer Üstün, bu STK ile yapılan toplantıdan sonra geçen ayın sonlarına doğru yaptığı açıklamada, “Son 10 yılda intihar eden asker sayısı şehit sayısını geçti” diyerek, TSK’daki asker hakları ihlallerinin vahametini ortaya koydu. Her ne kadar, son 10 yılda intihar eden asker sayısı şehit sayısını geçmiş olsa da 28 yıldır önlenemeyen PKK ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmalarda her iki taraf ve siviller dâhil 50 binin üstünde insanın hayatını kaybetmiş olması da bir türlü sorgulanmayan, üzerimize karabasan gibi çökmüş bir sorun.
Asker Hakları Platformu adına komisyona sunum yapan Doç. Dr. Tolga İslam, kötü muamelenin intihar, kalıcı fiziksel hasarlar ve akıl sağlığını yitirme gibi sonuçlara yol açtığına işaret ediyor ve “Bireyler haklarını aramak için korkuyorlar ve ürküyorlar. Bu korkunun ortadan kaldırılması gerekiyor. Bunu yapacak olan Meclis’tir” diyerek sorunun çözüm adresini gösteriyordu.
Bir yanda İslam’ın vurguladığı, “Bireyler hak aramak için korkuyorlar,” diğer yanda, aynı komisyonda konuşan Milli Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hakim Tuğgeneral Akif Vurucu’nun, “Asker kişilerin, ‘başıma bir şey gelir,’ diye şikayet edemiyor demesinin müeyyidesi de düşünülmüş” sözleri, yan yana getirildiğinde ortaya ciddi bir çelişki çıkıyor. Zira, İslam’ın dediği gibi bireyler, yaşadıkları hak ihlallerini dile getirmekten korkuyorlar ve gerçekten sivil yaşamda da başlarına bir şeyler gelebiliyor ve müeyyidesi yok. Hele hele de bu ağır asker hakları ihlallerini haberleştiren gazetecilere, artık eskisi gibi illegal yollardan olmasa da hukuki yollarla baskılar uygulanıyor. Hak ihlallerine göz yumduklarını belgeleriyle yayımlayan gazetecilere karşı kimi üst rütbeli kişiler, açtıkları tazminat davalarıyla bir de haksız zenginleşme arayışlarına giriyorlar.
TSK, madem hak ihlallerini suç olarak görüyor o zaman neden, bu türden suçu işleyen ya da göz yuman personeline gerekli cezayı vererek, caydırıcı olamıyor? Hele de Meclis, neden vatandaşının haklarının ihlallerine karşı koruyucu yasal tedbirleri almıyor?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.02.2016
25.06.2016
18.06.2016
11.06.2016
4.02.2016
28.05.2016
14.05.2016
7.02.2016
30.04.2016
24.04.2016