Mensur Akgün
Nortwestern Üniversitesi’nden Robert Entman söz konusu makalede çerçevelemeyi sorunların tanımlandığı, sebeplerinin ortaya konduğu, ahlaki duruşların ifade edildiği, çözüm yöntemlerinin önerildiği bir bütünlük olarak tanımlıyor. Ona göre mesela Soğuk Savaş bize bir çerçeve çiziyor, olan biten her şeyi bu çerçeveden bakıyoruz. Kuhn olsa belki buna paradigma derdi. Foucault da muhtemelen episteme.
* * *
Biz galiba daha çok algı lafını tercih ediyoruz. Gerçekliğin küçük bir boyutunu yakalayıp onun üstüne önyargılarımızdan oluşan bir başka gerçeklik inşa ediyoruz. Kolay, anlaşılabilir ve geniş anlamıyla kültürel değerlere hitap edebilir olması yarattığımız gerçekliğin kolaylıkla benimsenmesine, gerçek olmayan bir olgunun gerçekmiş gibi kabul edilmesine yol açıyor. Yarattığımız gerçeklik özünde var olmayan bir açıklayıcılık kazanıyor.
Dünyayı anlamamızda, olan biteni kavramamızda bir tür referans noktasına dönüşüyor. Bu yeni hakikatle dünyayı test ediyoruz, olaylara anlam yüklüyoruz. Diyelim ki zamanlaması talihsiz bir toplantıda yer alan birisine atfettiğimiz aidiyet üstünden tüm katılımcıları, hatta katılımcı olmayanları bile suçlayabiliyoruz. Özneye atfedilen anlam o kadar güçlü oluyor ki fiille bağlantısı olup olmadığını bile kendimize sormak zahmetine katlanmıyoruz.
Oysa o kritik soruyu sorabilsek, gerçek ne diyebilsek, varsayımlarımın doğruluğunu sorgulayabilsek özne etrafında inşa edilen mitolojinin anlam duvarlarını yıkıp gerçeğin kendisine ulaşmamız mümkün olacak. Ama ne yazık ki çok azımız bunu yapabiliyor, bu yüzden gerçek gerçekliğin ortaya çıkması zaman alıyor. Geçen zaman içinde insanlar haksız suçlamalara maruz kalabiliyor. Gereksiz yere acılar çekiliyor, hukuksuzluklar yaşanabiliyor.
Özellikle de mitoloji inşası travmatik anlara denk geldiğinde sorgulanması, doğruluğunun tartışılması çok daha zor oluyor. Olgusal gerçeklikle hiçbir şekilde örtüşmeyen anlatılar çok daha kolaylıkla algısal gerçeklik yaratıyor. Günün birinde sağlam olmayan temeller üstüne inşa edilen yapı çökene kadar gerçek, yaratılmış gerçeğin altında eziliyor. Ama bir gün biri bir tür arkeolojik çalışmayla gerçek gerçeği buluyor.
Tabii ki herkes bulunan, yeniden keşfedilen gerçeği görmek, bilmek istemiyor. Kimisi eskisini kullanışlı bulduğundan, büyük bir kısmı da eskisinin doğruluğuna inandığından. Doğrusu ilk kategorideki anlayabiliyorum (anlayışla karşılamıyorum, sadece anlayabiliyorum), ne de olsa her gerçek gibi yanlış bilgiyle inşa edilmiş olanı da içinde iktidar, daha doğrusu güç barındırıyor. Kaybetmek istemiyorlar.
* * *
Anlayamadığım bu gücün kullanılma biçiminden rahatsız olanların yaratılan gerçekliğe sadakatle bağlı olmasında. Kim bilir belki de biraz Nietzsche okumam, Foucault’yu iyice özümsemem gerekiyor. Yine de bana öyle geliyor ki daha sorgulayıcı olabilsek, dünyayı bize sunulan paradigmaların dışında görebilsek daha mutlu olacağız, daha huzurlu yaşayacağız, başkalarına da huzur vereceğiz. Huzurumuzu kaçırmak isteyenlere meşruiyet zemini yaratmayacağız.
Eğer bu hafta sonu farklı bir şey yapmak isterseniz bir klasiği, Peter Berger ve Thomas Luckmann’nın Gerçeğin Sosyal İnşası kitabını okuyun derim. Bir de DW’de Tunca Öğreten’in yaptığı söyleşiyi, Murat Yetkin’in ve Yıldıray Oğur’un konuya ilişkin yazılarını. İsterseniz benim eski yazılarıma ve sosyal medya paylaşımlarıma da bakabilirsiniz. İyi bir hafta sonu dileğiyle…
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.12.2025
12.11.2025
5.11.2025
2.11.2025
29.10.2025
26.10.2025
22.10.2025
19.10.2025
12.10.2025
8.10.2025