Serdar KAYA
Ali Kemal Bey, 6 Kasım 1922 tarihinde İzmit’in Saray Kapısı önünde linç edildi. Cinayetin azmettiricisi 1. Ordu Komutanı Nureddin Paşa, linçin sona ermesinin ardından yeniden sahneye çıktı ve bir darağacı kurulmasını emretti. Emir yerine getirildi ve darağacı (yine o muhitteki) tren istasyonunun hemen yanındaki köprünün üzerine yerleştirildi. Ali Kemal Bey’in ölü bedeni bu darağacına asıldı, bir çarşafa sarıldı ve üzerine “Hain-i din ü vatan Artin Kemal” yazılı bir levha asıldı. Bu mizansen, Lozan görüşmelerine katılmak üzere Ankara’dan trenle yola çıkmış bulunan ve o günün akşamında İzmit’te mola verecek olan heyet için hazırlanmıştı.
Ziyafet öncesinde ceset şovu
Lozan heyetinin seyahat ettiği Ankara treninde bulunanlardan biri de, (Ali Kemal Bey ile şahsi ahbaplığı da bulunan) Yahya Kemal’dir. Yahya Kemal (Beyatlı), yıllar sonra yayımlanan Siyasî ve Edebî Portreler adlı kitabında, o gün heyet üyelerinin İzmit istasyonunda trenden indikten sonra yaşadıklarını aktarır:
Nureddin Paşa, İsmet Paşa ve diğer heyet üyelerini karşılamak üzere şık bir kıyafetle istasyona gelmiştir. Etrafındakiler ise, “Artin Kemal tepelendi!” diye bağırmaktadırlar. Nureddin Paşa, heyet üyelerini önce Ali Kemal Bey’in cesedini görmeye, ardından da belediyede verilecek olan ziyafete davet eder. Yahya Kemal, darağacının yanına geldiklerinde karşılaştıkları manzarayı şöyle tasvir eder:“Cesedin çehresi bir mengene ortasında gibi sıkışmış, birdenbire tanınmaz bir şekildeydi; sol ayağındaki çorap yeni çekilmiş olduğu için, ayak bembeyazdı, bir tarafından biraz kan sızıyordu. Cesedin epey müddet tozda süründüğü anlaşılıyordu.”
İtham ve şiddet
Bu yaşananlar (ve benzeri diğer hadiseler), 1920’lerde, (1) düşüncelerinden hoşlanılmayan bir insanın kolaylıkla “hain” ilan edilebildiği, (2) hain ilan edilen bir insanın linç edilmesinin çok zor olmadığı, (3)tepkilerin cinayetle durulmadığı, öldürülen kişinin cansız bedenine dahi şiddet uygulanabildiği, (4)hayatını kaybeden (ve dolayısıyla artık konuşamayacak ve kendisini savunamayacak olan) bir insanın ölü bedeninin dahi yaftalanıp tahkir ve teşhir edilebildiği yönünde bir dizi nahoş ima içeriyor.
Peki, 1920’lerden bugüne ne değişti? İnsanların, muhaliflerini ikna değil itham etmeye odaklandıkları siyasi kültür hâlâ güçlü mü?
Gazeteci Orhan Karaveli’nin 2009 yılında yayımlanan (ve Ali Kemal Bey hakkındaki sayılı çalışmalardan biri olan) Ali Kemal: Belki de Bir Günah Keçisi... adlı kitabı bu konuda bir fikir verebilecek bir içeriğe sahip. Kitap, Ali Kemal Bey’i anlama adına dikkate değer bir çaba sarf ediyor. Kitabın arka kapağında, Mustafa Kemal’in “Kuva-yı Milliye’ye inanmayanlar da inananlar kadar haklı idiler” şeklindeki sözüne yer verilmesi, konunun birden fazla yönü olduğunun yazarca takdir edildiğinin bir göstergesi gibi.
Ancak, kitabın içeriğine baktığımızda, yazarın, bir Osmanlı liberali olan Ali Kemal Bey’i (muhtemelen hakkında daha fazla şey öğrenme imkânı bulduğu için) ölçülü bir üslupla değerlendirirken, günümüzün “liberal” olarak nitelendirilen yazarları hakkında İttihatçı lisan ile konuştuğuna şahit oluyoruz. Örneğin, yazar, şapka devrimini eleştirenlerin, “kökü kurutulamamış Nurettin Paşa ‘mukallitleri’” olduklarını iddia ediyor, Türkiye’nin “iç düşman”larından söz ediyor, onları “sözde gazeteciler”, “mütareke basınına rahmet okutan sözde aydınlar”, “kukla yazarlar”,“satılık kalemler” ve “medya satılmışları” gibi ifadelerle anıyor ve “gerçek ‘vatan hainleri’[ni] belki de onların arasında” aramak gerektiğini söylüyor.
Belli ki, Türkiye’nin siyasi kültüründe 1920’lerden bu yana çok şey değişmiş değil. Aynı fikirde olmadığımız insanları ihanet içerisinde ya da ikbal beklentisinde olmakla suçlamak ya da bu kimselerin hâlâ “kökleri kurutulamadığı” için hayıflanmak, asgari seviyede bir ahlakın dahi siyasi kültürümüzden uzak olduğu anlamına geliyor.
Sonsöz
“Asgari haysiyete sahip biri için, sözünün ardında gizli gündem yahut kişisel çıkar aramak hakaretlerin en ağırıdır. Namussuzlukla itham etmektir. / Popüler olmayan birtakım fikirleri cesaretle ortaya koyan birine özel çıkar atfetmek terbiyesizliğin uç noktasıdır.” (Sevan Nişanyan)
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014