Vahap COŞKUN
Selahattin Demirtaş, son iki yılını Edirne F Tipi Cezaevi’nde geçirdi. Hakkında 32 ayrı dava açılan Demirtaş, şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kendisi için vereceği kararı bekliyor. Türkiye’de iç hukuk yollarından netice alamayan Demirtaş’ın AİHM’e yaptığı başvurunun lehine sonuçlanması halinde, bu karar gerek hukuki gerek siyasi birtakım yeni gelişmelerin kapısını aralayabilir.
Demirtaş’ın içerde olduğu iki yıl zarfında Türkiye’de halk iki defa sandık başına gitti. 16 Nisan 2017’de sistem değişikliğini öngören halk oylaması yapıldı. 24 Haziran 2018’de de yeni sistemin ilk parlamentosu ve ilk cumhurbaşkanını seçildi. Ülkenin siyasi ve hukuki mimarisinde kökten değişim yaratan bu süreçte HDP’de öne çıkan üç önemli sorundan bahsetmek mümkün:
“Hareketsizlik ve görünmezlik”
Birincisi, siyasi mobilizasyonun neredeyse sıfırlanmasıdır. Çözüm sürecinin rafa kaldırılmasından ve hendek savaşlarından sonra devlet, HDP’ye karşı topyekûn mücadele anlayışını devreye soktu. HDP’nin eşbaşkanlarını ve milletvekillerini tutukladı. Parti teşkilatlarını dağıttı. HDP’ye yakın sivil toplum örgütlerinin ve basın kuruluşlarının ya kapısına kilit vurdu ya da baskı altına aldı. Partinin hemen her düzeydeki tecrübeli kadrolarını tasfiye etti. HDP, devletin talebiyle, ana-akım medyadan da dışlandı; partinin haberleri verilmez ve sesi duyulmaz oldu.
Ezcümle, HDP hukuki varlığı kordu ama fiili olarak kılını kıpırdatamaz hale getirildi. Seçim dönemlerinde bile partinin doğru dürüst bir propaganda yapma olanağı kalmadı. Bu durumun HDP açısından bazı menfi neticelere sebebiyet vermesi kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu. HDP’nin halka ile arasındaki iletişimi canlı tutan bağlar zayıfladı. Parti; tabanıyla buluşamaz hale geldi. Kitlelerle ancak etki alanı sınırlı araçlar üzerinden bir irtibat kurulabildi. Haliyle bu zoraki hareketsizlik ve görünmezlik, partinin tesirini düşürdü ve gündem oluşturma veya gündeme dâhil olma imkânlarını köreltti.
Teori açığı
İkincisi, fikri alandaki yetersizliktir. Bir partinin devlet tarafından kuşatılıp deprenemez bir vaziyete sokulmasının altından kalkılması güç bir problem olduğu şüphesizdir. Lakin bundan daha ağır olan partinin fikri olarak kendisini güncelleyememesidir. HDP bu noktada ciddi bir açmaz içinde. Parti, değişen düzene kendisini uyarlayamadı. Ezberlerine sarıldı ve bu da onun siyasetin değişen koşullarına cevap verecek güçlü bir pozisyon üretmesini engelledi.
HDP, muhtemelen, oy oranını büyük oranda korumasına güvenerek tabanından yükselen itiraz seslerine de kulaklarını kapattı. Lafı çok edilmesine rağmen parti kendi içinde bir özeleştiri mekanizmasını işletmedi. Mesela, 7 Haziran’dan sonraki tercihlerin getirip götürdükleri sorgulanmadı. Ya da hendek savaşları esnasında siyaseti savunmada gösterilen aczin maliyetiyle ciddi bir şekilde yüzleşilmedi.
Özeleştiri eksikliği sadece dünle sınırlı değil bugün de HDP’de aynı dert var. Misal, son günlerde Türk solunun parti üzerindeki etkisi çok konuşuluyor. Önemli eleştiriler var. HDP oylarıyla seçilen iki vekilin HDP’den ayrılmaları bu eleştirilen merkezinde yer alıyor. Demirtaş daha önce yaptığı bir açıklamada bunu tasvip etmediğini belirtmişti.
HDP’nin “sol” derdi
“Ayrıca son zamanlarda, bazı milletvekili arkadaşlarımızın HDP’den ayrılıp kendi siyasi geleneklerinde çalışmalarına devam edeceklerini okuyoruz. Doğrusu, bu arkadaşlarla adaylık döneminde ne konuşulduğunu bilmiyoruz ama bize göre tüm milletvekili arkadaşlarımız HDP’yi kendi öz partileri olarak görmeli ve HDP’yi büyütmenin arayışı içinde olmalıdır. Kimse HDP’de kendini misafir olarak görmemeli, herkes HDP'nin tam da içinde ve sahibi olarak bulunduklarını idrak etmelidir… Bileşen ve bileşen hukuku yerine, HDP’li kimliği ve HDP’li kurumsallığı giderek daha ciddiyetle tartışılmalı ve yerli yerine oturtulmalıdır… Türkiye muhalefetinin yeni bir partiye değil, daha güçlü bir hedefe ihtiyacı vardır…”
Buna mukabil HDP yönetimi, iki vekilin HDP’den ayrılıp Türkiye İşçi Partisi’ne geçmesini mesele etmedi. Hatta bir basın toplantısıyla ilan edip -Tarık Ziya Ekinci’nin ifadesiyle- bu ayrılığı “kutsadılar.” Oysa birçok soru var: Bu isimler dün HDP’ye neden davet edilmişlerdi? Bugün neden ayrılıyorlar? Birlikte yol alınırken onların ilerde ayrılacağı biliniyor muydu? Bu konuda bir söz verilmiş miydi? Yarın bir başka adrese geçecek birini aday yapmaktaki mantık nedir? HDP’nin sırtından bir başka partiyi Meclis’e taşımak doğru mudur? Seçmene bununla alakalı söylenecek bir söz yok mudur?
Ne var ki bu sorular halen orta yerde! Partide de ne etik ne de politik bir sorgulama yapıldı. Mevzua dair haklı suallerin üstü “dar milliyetçilik yapmak” suçlamasıyla örtülmeye çalışıldı. Hâlbuki gerek seçim öncesindeki tercihlerin isabetinin gerek seçim sonrasında ortaya çıkan bu tablonun enine boyuna tartışılması gerekiyordu. Bu tartışmadan çıkacak olan dersler gelecek için ön açıcı olabilirdi. Malum, Mart’ta yine seçimler var.
Yönetim katındaki boşluk
Üçüncüsü, HDP’nin yönetim katındaki huzursuzluktur. Huzursuzluk iki taraflı: Bir taraftan Demirtaş’ın boşluğu giderilemedi. Elbette HDP bir lider partisi özelliği taşımıyor. Dolayısıyla HDP’yi genel başkanlar üzerinden değil taban hareketi üzerinden okumak daha doğru olur. Bununla birlikte Demirtaş’ın bu gelenek içindeki en fazla tutulan bir lider olduğu da tartışma götürmez. Demirtaş, hem bölgede hem de Türkiye genelinde hatırı sayılır bir popülerlik kazandı. Ayrılmasıyla bir açık oluştu ve onun yerine gelenler de bu açığı dolduramadılar.
Diğer taraftan, Demirtaş ile mevcut yönetim ve yönetim anlayışı arasında da bir gerginlik var. Gerçi Demirtaş -avukatları aracılığıyla İrfan Aktan’ın sorularına verdiği cevaplarda- böyle bir durumun varlığını reddetti ve HDP ile arasında herhangi bir sorunun olmadığını söyledi:
“HDP ile aramda en küçük bir ideolojik, siyasi, çizgisel sorun yoktur. Bunun herkes tarafından net olarak bilinmesini istiyorum. Böyle bir şey olsa, bunu açıkça ifade etmekten çekinmeyeceğimi herkes bilir zaten. Partide yönetim anlayışı, taktik ve siyasi hamleler konusunda bazı yetmezlikler yaşanıyor olduğunu görmek üzüyor beni sadece. Bundan kendimi de sorumlu tutarak hem özeleştiri yapıyor hem de eleştiri ve önerilerle dışarıdaki arkadaşlarıma güç vermeye çalışıyorum. Beni başka bir yerde, başka şekilde değerlendirmeye çalışanlar sadece vefasızlık yapmıyorlar, çok da ayıp ediyorlar. Fakat pire için yorganı yakacak kadar da alçalmayacağım hiçbir zaman. Ben, benden beklenen olgunlukla siyasi görevlerime layık olmaya çalışıyorum sadece. Gerisini zamana bıraktım artık.”
Görünen köy
Demirtaş’ın “sorun yok” demesinde bir gariplik yok; ancak bunun gerçeği ne kadar yansıttığı tartışılır. Bir kere, kendisine böyle bir sorunun sorulmasını zorunlu kılan bir siyasa havanın varlığı, partide bir problemin bulunduğuna delalet ediyor bir zaten. Kaldı ki, Demirtaş’ın yanıtı da işlerin yolunda gitmediğine ilişkin önemli bir eleştiriyi (partide yönetim anlayışı, taktik ve siyasi hamleler konusunda bazı yetmezliklerin yaşanması) ve kendisini farklı yerde konumlandırmaya çalışanlara karşı da ciddi bir serzenişi içeriyor. Ve ayrıca, kapalı kapılar altında kalmayan ve kamuoyuna yansıyan gerilimler de var. Demirtaş’ın parti yönetimi hakkındaki eleştirileri, yönetimin bu eleştirileri kabul etmeyip Demirtaş’a iade etmesi, partinin 6. kuruluş yılı için hazırlanan tanıtım videosunda Demirtaş’ın görmezlikten gelinmesi gibi hadiseler yaşandı ve bunları halının altına süpürmek olası değil artık.
Görünen köy kılavuz istemez. HDP’de oluşturulan yeni mimari, Demirtaş’ın HDP’deki etkinliğini azaltmaya çalışıyor. Demirtaş’ın HDP dışında bir yolu yok; zaman zaman cezaevinden yaptığı müdahaleleri, onun bu harekette söyleyecek sözü olduğunu ve kendisini işlevsizleştirmeye dönük faaliyetlere karşı durmaya devam edeceğini gösterme çabası olarak değerlendirmek mümkün.
2019 Mart’ın yerel seçimler yapılacak. HDP için bu seçimler çok daha önemli. Zira kayyımlar yoluyla elinden alınan belediyeleri tekrar kazanması siyasi olarak her zamankinden daha fazla bir anlam ifade edecek. Siyasi açıdan böylesine değerli bir seçimde HDP’nin başarı çıtasını yükseltip yükseltemeyeceğini, partinin karşı karşıya olduğu bu üç sorun alanını yönetme becerisi tayin edecek.
* Kürdistan 24, 07.11.2018
http://www.kurdistan24.net/tr/opinion/caabe24d-41b8-4882-85fc-30f43cb8f526
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları






















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025