Vahap COŞKUN
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016’da tutuklandı. Demirtaş ilk derece mahkemelerinin ardından Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nezdinde tutukluluğuna itiraz etti. Anayasa Mahkemesi, 21 Aralık 2017’de Demirtaş’ın başvurusunu kabul edilmez buldu. Buna mukabil AİHM 2. Dairesi 20 Kasım 2018’de, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) üç maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Bunlar:
- AİHS’nin 5/3 maddesindeki tutukluluk halinin devamı,
- 1 Nolu Protokol’ün 3. maddesindeki seçme ve seçilme hakkı,
- AİHS’nin 18. maddesindeki bireylerin hak ve özgürlüklerine hükümet tarafından AİHS’de düzenlenmeyen amaçlarla sınırlama getirilemeyeceği hükümleriydi.
2. Daire’nin Demirtaş’ın tahliye edilmesini belirten bu kararı, Türkiye’yi rahatsız etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Karşı hamlemizi yapar, bu işi bitiririz.” diyerek karara tepki verirken, Demirtaş’ın tahliye edilmeyeceğine işaret etti. Nitekim Türkiye, “kesin” olmadığı gerekçesiyle kararı yerine getirmedi.
Demirtaş’ın dosyası temyize taşındı ve 22 Aralık 2020’de karara bağlandı. AİHM Büyük Dairesi de Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiği sonucuna vardı. Dahası, Büyük Daire, 2. Daire’nin belirttiği üç ihlale ek olarak, dosyada iki ihlal daha saptadı. Bunlar:
- AİHS’nin ifade özgürlüğüne ilişkin 10. maddesi,
- AİHS’nin tutuklamanın hukuka aykırılığını düzenleyen 5/1 maddesiydi.
Kuşkusuz ihlal edilen her madde büyük önem taşır, bununla birlikte Mahkemenin 18. maddeye dayanarak verdiği ihlal kararları çok nadir olduğundan bu maddenin üzerinde özellikle durmak gerekir. Zira Türkiye diğer maddelerden birçok defa mahkûm edilmesine karşın 18. maddeden sadece Demirtaş ve Kavala davalarında mahkûm oldu.
Maddenin önemi şurada: Yanlış hukuki değerlendirmelerde bulunarak hakları ihlal etmek bir sorundur. Lakin doğrudan siyasi hedefler gözeterek hakları ihlal etmek daha büyük bir sorundur. İkincisi, buna muhatap olan ülkeler açısından daha ağır tablo ortaya koyar. İşte AİHM, Demirtaş ve Kavala davalarında böyle bir karar verdi; davaların temelinde hukuki değil siyasi nedenlerin bulunduğunun altını çizdi. Buna göre, Kavala Davası’ndaki gaye, sivil toplum hareketini sindirmek ve cezalandırmaktı. Demirtaş Davası’ndaki saklı neden ise, etkili bir muhalefet partisinin liderini tutuklayarak demokrasinin üzerinde inşa edildiği çoğulculuğu ve özgür tartışmayı bastırmaktı.
Üç İtiraz
Hülasa Büyük Daire, Türkiye’nin sözleşmenin beş maddesini ihlal ettiğini tespit etti ve Demirtaş’ın “derhal” serbest bırakılması gerektiğini belirtti. Türkiye, buna sert bir tepki gösterdi. Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Soylu olmak üzere iktidar temsilcileri AİHM’ne ateş püskürdüler. Hükümetin karara karşı ileri sürdüğü başlıca üç argüman var:
- Bir, AİHM Türkiye mahkemelerinin yerine geçerek karar veremez.
- İki, iç hukuk yoları tüketilmeden verilen bu karar hukuka aykırıdır.
- Ve üç, AİHM’nin kararı bizi bağlamaz.
Ancak her üç argüman da yanlıştır.
Bir, AİHM Türkiye mahkemelerinin yerine geçerek karar vermedi. AİHM’nin yaptığı, sözleşmede tanınan bir hakkın iddia edildiği gibi ihlal edilip edilmediğinin hukuki denetimidir. AİHM’nin bu yetkisi de sözleşmeden kaynaklanır. Önündeki binlerce dosyada nasıl hareket etmişse Mahkeme, bu dosyada da aynı şekilde hareket etmiştir.
İki, Demirtaş tutuklanmasına karşın iç hukukta sırasıyla bütün yargı makamlarına itirazlarını sundu. Bir netice alamadı. Son olarak AYM’ye yaptığı başvuru da karşılık bulmayınca AİHM’ne gitti. Dolayısıyla AİHM iç hukuk yolları tüketilmeden karar vermedi.
Ve üç, elbette AİHM kararları Türkiye’yi bağlar. Bunun hiçbir şüpheye yer bırakmadan anlaşılmasını sağlayan iki madde var: Biri, “taraf devletler, taraf oldukları davalarda Mahkemenin nihai kararlarına uymayı taahhüt ederler” hükmünü içeren sözleşmenin 46/1 maddesidir. Türkiye AİHS’nin tarafıdır ve Demirtaş Kararı da nihai bir karardır; o nedenle bu kararın Türkiye’yi tamamen bağladığı açıktır.
AİHM’nin kararı siyasi sonuçlar doğurabilir; iktidar bu sonuçlardan memnuniyetsizlik duyabilir. Bu itibarla söz konusu kararın baştan aşağıya yanlış olduğunu düşünebilir ve kararı yoğun bir eleştiriye tabi tutabilir. Ama tüm bunlar iktidara kararı tanımama ve uygulamama yetkisi vermez.
Diğeri ise, Anayasanın “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır” ifadesine yer veren Anayasanın 90/5 maddesidir. AİHS, usulüne göre yürürlüğe konulmuş bir milletlerarası andlaşmadır ve temel hak ve özgürlüklere dairdir.
Sözleşmeye, kendisiyle çelişen iç hukuktaki kanunlardan daha üstün bir hukuki konum sağlayan, sözleşme ve Mahkeme’yi yargı sistemimizin bir parçası haline getiren anayasal değişiklik, 2004’te -yani AK Parti iktidarı döneminde- yapılmıştı.
AİHM’nin Tarafı
Aslında iktidar öfkeyle dillendirdiği itirazların hukuken bir yere oturmadığının farkında; bunun için de hukuki yetersizliği siyasi söylemle kapatma gayretinde. AİHM’nin taraflı davrandığı, Türkiye’ye karşı önyargılı olduğu, hep Türkiye’nin aleyhine kararlar verdiği, Türkiye karşıtlarını kolladığı, teröristleri himaye ettiği, vb. ifadelere bu bağlamda sıklıkla müracaat ediliyor.
Kuşkusuz AİHM bir azizler topluluğu değil; Mahkemenin daima pür bir hukuki hassasiyetle davrandığı, kararlarını salt hukuku gözeterek verdiği ve bütün kararlarının da mutlaka doğru olduğu söylenemez. Nihayetinde kanlı canlı insanlardan oluşan bir yapıdan bahsediyoruz; onun da birçok yanlışının ve eleştirilecek tarafının olması doğal.
Bültenimize Üye Olabilirsiniz
Bununla birlikte, genel bir muhasebe yapıldığında Mahkeme’nin, kararları ve içtihatlarıyla, sözleşmeye taraf ülkelerde hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesinde ve demokrasinin tahkiminde son derece müspet bir işlev gördüğünü ve kıymetli bir dayanak noktası olduğunu da sürekli akılda tutmak gerekir. Nitekim Türkiye’nin demokrasi yolunda mesafe almasında, AİHM kararlarına dayanılarak yapılan reformların büyük bir rol oynadığı inkâr edilemez.
Ezcümle Mahkeme, genel itibariyle, hukukun ve demokrasinin tarafındadır. Aksi bir değerlendirme, Mahkeme’ye büyük bir haksızlık teşkil eder. Her ülkede mağdurlar kendi ülkelerinde bulamadıkları adaleti gider Mahkeme’de ararlar. Ona en yıkıcı eleştirileri getirenler bile dara düştüklerinde Mahkeme’nin kapısını çalarlar. Tek başına bu dahi, Mahkeme’nin insan hakları mücadelesinde ne kadar mühim bir kilometre taşı olduğunun güçlü bir delilidir. Bugün Mahkeme’ye karşı duran ve yıpratıcı bir dil kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan da, bir vakitler tam üç kez, içeride gasp edilen hakkına erişmek için Mahkeme’nin koridorlarını aşındırmıştı.
Hukuk, Herkese Lazım!
Uzun süreli iktidarlar, kaçınılmaz olarak, sahiplerinde bir görüş kaybına neden olur. Muktedirler, zamanla hukuku bir ayak bağı olarak görürler. Kendi iktidarlarını ve/veya devleti korumak adına bazen hukukun etrafından dolanır, bazen de açıktan hukukun dışına çıkarlar. Hukuktan -duruma göre- az ya da çok sapmak, kısa vadede ellerini güçlendirebilir ve hatta birtakım kazanımlar elde etmelerini sağlayabilir. Lakin uzun vadede hukukun üstüne “bir şal örterek” ne devlet muhafaza edilebilir ne de iktidar.
Keza herhalde sürekli iktidarda kalacaklarını düşündüklerinden olsa gerek, hukukla hiç işleri yokmuş ve olmayacakmış gibi hareket ederler. Başkalarının hak ve özgürlüklerine değersiz bir mal muamelesi çekerler. İhlalleri açığa çıkartan ve mağdurları savunan hukuku kapının önüne koyarlar.
Ancak bugün kapı dışı ettikleri hukuk yarın onların en fazla aradığı şey olabilir. Çünkü hukuk hava gibidir ve eninde sonunda herkes hukuka ihtiyaç duyar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025