Sezin ÖNEY
Taksim’de başlayan, İstanbul’a ve ardından Türkiye’ye yayılan olaylarla ilgili tek bir soru, soruya da verilecek tek bir yanıt var. Vicdan sahibi misiniz; “evet” mi, “hayır” mı?
“Gezi Olayları” ile ilgili sorulacak tek bir soru var: Vicdanınız var mı?
Bir tek yanıt var iki seçenek arasından; “Evet” veya “Hayır”.
Eklenecek ikinci bir kelime, takip edecek bir cümle yok.
Bugün, ana akım medyada bir suskunluk var.
27 Nisan Muhtırası ertesi, nasıl bir sessizlik varsa, öyle bir sessizlik.
Ancak, hiçbir sessizlik sonsuza değin sürmüyor; 2007’den sadece birkaç yıl sonra, 27 Nisan’ı enine boyuna tartışmaya başladık. Her ne kadar, o günler hakkında hala bilmediğimiz, karanlıkta kalan birçok şey olsa da, o dönemle ilgili adalet yerini bulamasa da, artık ‘darbeler’, ‘muhtıralar’ tabu konular değil. Bunu da, AKP değil, Türkiye’nin kendisi başardı.
Bugünle ilgili sessizlikler, ana akım medyanın kendisinde de, bir gün bozulacak.
O zaman da konuşanlar, o gün o meydanda olanları temsil eden “halk”, “sıradan vatandaş”, işlerini yapmalarına izin verilmeyen, hatta haber yapmak için uğraşırken şiddete maruz kalan muhabirler değil, siyasi figürler, polemik yaratmak isteyen medyatik kişilikler olacak. Onlar birçok yorum yapacak; özellikle de, politik iktidar üzerinden kendini övmeye, kendini güçlendirmeye çalışanlar laf üzerine laf salatasıyla derin analizler sıralayacaklar.
Yavaş yavaş sular bulanmaya, bugünkü gösteriler, siyasi kutuplaşma malzemesi haline gelmeye başlayacak.
O gün, bugün olanları, lütfen hatırlayın.
Siyasetin ve ana akım medyanın “karar vericilerinin”, halkın ne kadar gerisinde kaldığını; o gün, halkın sergilediği yurttaşlık/kentlilik bilinci ve demokratik zihniyetle, medya ve politikanın yürütücüleri arasındaki kavrayış makası kapanmadan, hak ve özgürlüklerin ülkesi olmayacağımızın, gözümüzün önüne ne kadar sarsıcı bir şekilde serildiğni anımsayın.
Türkiye genelde, “bulanıklığın”, “sisin” ülkesidir; failler, asıl sebepler, sourmlular bir türlü bulanamaz.
Ama o gün, kristal berraklığında bir an yaşandığını buraya not düşelim.
Ve bugün, aslında meselenin sadece bir soruya ve bu soruya verilecek tek bir yanıta bağlı olduğunu anımsayın; vicdan sahibi misiniz, değil misiniz?
Ve bugün, aslında meselenin sadece bir soruya ve bu soruya verilecek tek bir yanıta bağlı olduğunu anımsayın; vicdan sahibi misiniz, değil misiniz?
Arap Baharı ile ilgili benzetmeler, karşılaştırmalar doğrudur, yanlıştır; bunu bence, aramızdan yetişen filiz gibi yemyeşil gençlik, gerçek akademisyenler, tarihçiler yıllar yılı yapacaklar. Eskimekte olan neslimizin arasından fışkırıveren, genç insanlar, bugünlerin tarihini, bizim, dünün tarihini yazdığımızdan çok daha iyi yazacaklar.
Biz, birçok şeyi kutuplaşmalara kurban ettik.
Geceler boyu, ‘Genç Frankensteinler’ın, en son okuduğu kitap yıllar öncesinde kalan ‘akademisyenlerin’, muhabirliğin ‘m’sinden habersiz ‘gazetecilerin’, haber kanallarındaki tartışma programlarıyla uyuştuk.
Günler boyu, sadece adında ‘haber’ olan, ‘haber kanallarını’ izleyip, sadece hangi parti lideri diğerine nasıl çemkirmiş onu izledik.
Gazeteciliğin, yerlerde sürünüp can çekişmesine seyirci kaldık.
Aramızda bir yerde, baharın tüm gücüyle filizler yetişiyor; onlar, gelecekte bir gün, haber alma ve verme özgürlüğünü kullanacaklar.
Onlar, haberlerini, uluslararası basın kuruluşlarından almak zorunda kalmayacaklar.
Gazetelerini keyifle okuyup, haberlerini ilgiyle izleyip; bilgiyi köşe yazarlarının yorumlarından süzmeye çalışarak değil, kendi kafalarıyla, kendi analiz yetenekleriyle takip edecek, kendi görüşlerini geliştirecekler. Başkalarının üzerilerine boca ettiği yorum ve analizlerin tozunda boğulmayacaklar bizim gibi.
Bu coğrafyanın, Doğu ve Batı’nın her ikisi de olduğunu; hiçbir komplekse gerek olmadan ikisini de sahiplenmenin büyük bir şans olduğunu görecekler.
Bugün, tıpkı 27 Nisan Muhtırası zamanı önümüze gelen bir sınav var.
Nerede duruyorum, ne düşünüyor, neyi savunuyorum?
O zaman verilecek cevap kolaydı; darbeler dönemi beni rahatsız ediyor mu, etmiyor mu?
Bugünkü soruya verilecek yanıt çok daha zor; kaç kişi ‘vicdansızlığını’ kendine itiraf edebilir ki?
Kaç kişi, kendisiyle yüzleşip, güce ve iktidara olan zaafını itiraf edebilir?
İnsan olmanın, vicdan sahibi olmanın güzelliğini, onurunu, keyfini; yaşattığı müthiş yaşam sevincini, bugün hissedebilenler, aslında en muhteşem hediyeyi aldılar.
Başını kaldıran, kaderini eline alan; kendisiyle değil, yanındakinin kahramanlığıyla gurur duyanlar, nefes aldıklarını hissettiler.
Üzerilerine çökmeye çalışan riya kalıplarını kırıp; din, dil, köken, siyasi görüş, hayattaki tüm taraftarlıkların ötesinde, insanların birbirlerinin gözlerinin içine (tüm gözyaşlarına rağmen) bakabildiği ve içlerindeki, birbirlerinin içindeki ‘insanı’ gördükleri gün oldu bugün.
Bugünün kısa tarihi de bu.
Tarihe not düşersek;
İnsanın canı gibi sevdiklerinin canının yanması, kendisinin de yanması demekmiş; bu şiddete, böyle şiddet devletine, devlet eliyle şiddete HAYIR.
Vicdana, EVET.
Yazarlar
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciPahalılık turisti de vurdu... 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDiyanet iğneyi çuvaldızı kendisine batırırsa… 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKKM kalktı, müjde! 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİddia: Ziraat’te ‘Gizem B. skandalı’! “Günooo kızlar… Paralar sizin için yükleniyor” 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBir hâkim Caprio'muz niye yok? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUAklını başına, vicdanı kalbine toplasan ya! 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024