Sezin ÖNEY
Türkiye’de hiçbir şey değişmemiş ve hep aynı kalan bir “siyasi sistem düzlemi” üzerinde konuşuyor gibi davranıyoruz bu seçimler sonrası.
Oysa, Türkiye’de son genel seçimlerinden beri “sistem” değişikliği yaşandı.
Seçimlerin ilk sonuçlarının açıklanmasından sonra, Başbakan Erdoğan’ın yaptığı “balkon konuşması” da, bu sisteme geçişin AKP seçmeni tarafından “tescillendiği” iddiasının altını çizen bir dönüm noktasıydı.
Türkiye’de sistem, artık her neyse, bildiğimiz, olduğunu sandığımız anlamda bir “demokrasi” değil.
Türkiye, artık Rusya.
Erdoğan, artık Putin.
Bu yerel seçimler, “halka dokunulmayan muhalefet yapılıyor”, “halk, kendine hizmet edene oy veriyor”, “yanlış aday gösteriliyor” ötesinde, bir “gerçeği” gösteriyor.
Türkiye’de sağ ve sol merkez siyaset bitti.
Türkiye’de son 10 yılın “AKP”si de bitti.
Artık Erdoğan ve çevresindeki dar çevre var.
Rusya ve Türkiye’nin artık çok ortak noktası var.
İstihbarat ve polis devleti var.
“Kara para” ülkenin ekonomisinde serbestçe dönüyor. Rüşvet ve her türlü yolsuzluk cezasız kalmaya mahkûm.
Seçimler, her ne kadar “egemen parti”nin tartışılmaz yüksek oy oranı ile sonuçlansa da, seçim sürecinin her aşaması, şeffaf, güvenilir ve adil olmaktan giderek uzaklaşacak.
Bağımsız sivil toplum, sokağa yansıyan muhalif tepkiler büyük tehdit altında.
Faili meçhuller ve hesabı sorulamayan devlet şiddeti, her an her yerde karşımıza çıkabilir.
Mafyozi denebilecek ve kaynağı belirsiz “türedi” zenginlik, ülkenin iş dünyasını teslim alır.
Tıpkı AKP gibi Putin’in partisi Birleşik Rusya da, son derece organize.
AK Gençlik, giderek “Putin’in Gençleri” Naşi’ler, tehditkâr, “light-faşizm” çizgisi sergileyen baskın örgütlenme, “sıradan vatandaş” muhalefetini sindirmek için elinden geleni ardına koymaz hâle gelebilir.
Geçmişte yaşanan “ekonomik çöküş” ve “sosyal ezilme”den sonra, “vatandaşlık haklarının” minimum gereğini yerine getiren ve bu algıyı, “sayemde nereden nereye geldiniz” diye kullanan bir çizgi Putin/ Erdoğan’ınki.
Ulusal gururu okşayan, popülist söylemle “halkı temsil” algısı yayan ve faşizm eğilimlerini sadece “ezilmesi kolay kitle” üzerinde doya doya kullanan bir çizgi Putin ve Erdoğan’ınki.
Bir başka ortak yönleri de, medyayı propaganda aracı olarak yoğun biçimde kullanmaktaki maharetleri.
Her ikisi de, sürekli ülkelerinin her yerinde ve özellikle de diğer liderlerin ayak basmadığı her coğrafi noktada kendilerini göstererek “Ben ülkeyim” mesajı veren liderler.
O kırsaldaki, o varoştaki insanların hayatına dokunulmayabilir ama onların “beter hayatının” suçunu yükleyecek bir “olağan suçlular” var zaten: “elitler”, “aydınlar” ve “Batı”.
Türkiye’de Sünni-İslami motifler, Rusya’da ise Ortodoksluk, siyasetin vazgeçilmez cafcaflı vitrin süsü.
Putin veya Erdoğan’ın gerçek dinî görüşünden çok, popülist söylemdeki “din” duygusunun kullanımı önemli.
Bundan sonra, yani “Rusyalaşma”da aşılan sınırdan sonra, bu sistemin iyice kök salma ve sarsılmaz hâle getirilmesi süreci başlayacak.
Muhalif basından ne kaldıysa, iyice sindirilmesi...
Muhalefet partilerinin iyice “küçültülüp”, birbirlerine düşürülerek herhangi bir alternatif sunmalarının imkânsızlaştırılması...
Her türlü muhalif düşüncenin, hareketin tepesine binilmesi...
“Batı” yöneliminin tamamen yok edilmesi ya da en azından cılızlaştırılması...
Yeni dönemde, “yeni Türkiye’nin”, Avrupa Birliği sürecini bitirmeye ya da önemsizleştirmeye, Batı’dan kaynak kullanan sivil toplumu“sıfırlamaya” çalışılacağını söylemek mümkün.
Aynı şekilde, askerî harcamaların artacağını ve dış dünyaya karşı “askerî/ sert güç” imajı pompalanmasının öncelikli devlet hedeflerinden biri olacağını öngörmek de.
Rusyalaşmadan dönüş var mı peki?
Türkiye’de ülkenin belli bir kısmı için, tıpkı Rusya’da olduğu gibi, “siyaset” bir öncelik değil. Siyaset çok konuşulabilir ama Rusya’da, Türkiye’de de bilfiil siyasetin içinde yer almak, toplumun geniş kesiminde bir “ihtiyaç” değil.
Oysa şimdi, acilen siyaseti merkeze döndürme, yılmadan örgütlü siyaset zamanı.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYapıyorlar, oluyor ve bir şey de olmuyor 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Yargıya güvenin’ 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUABD Büyükelçisi bir şeyler söylüyor da, ne diyor? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRCHP'YE YAPILAN OPERASYONLARA KARŞI NE YAPMALI? 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBahçeli’nin jeopolitik sorumluluğu 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBenimki bir valiz hikayesi… 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİklim adıyla sınai kirletmenin ticareti 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞYangınlar yeniden başladı, Orman Bakanı ne yapacak ve George Orwell 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKafkasya ötesinde kanlı satranç 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciŞimşek görmüyor mu? 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Kürt Sorununda atılacak ‘hayal gibi’ 9 adım…” 4.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSıcak bir yaz, serin bir sonbahar ve belirsiz bir kış 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİİnsan yerin yüzüdür 1.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanÜç liderin 12 Gün Savaşı’nda karşılaştırmalı performansı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti, kendi eseri olan bu Türkiye fotoğrafına daha dikkatli bakmalı 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAToplumsal Muhalefetten Demokratik Topluma: Halkların, İnançların ve Özgürlük Güçlerinin Birleşik Müc 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞELLİ MİLYAR DOLAR DÜNYADAKİ AÇLIĞI ÇÖZÜYOR… 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURDemek ki “ideolojiler” henüz ölmemiş 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye, sıcak savaşlara evrilen küresel paylaşım savaşının hem sahnesi hem öznesi 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENSiyaset ırmağı kirlenirken… 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENOrtadoğu ve Kürtler CHP’yi Çağırıyor 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNBarışı savunmayayım da ne yapayım! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanŞaka değil, Kılıçdaroğlu sahiden gelip CHP’nin başında kalmak istiyor! 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024