Akın ÖZÇER
Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Erdoğan’ın önceki gün “Yeni Türkiye yolunda” başlıklı vizyon belgesini takdimi vesilesiyle yaptığı konuşma gereğinden fazla uzundu. AK Parti iktidarında yapılanlarla ilgili olarak seçim meydanlarında sarf edegeldiği sözleri aynı örneklerle bir kez daha yinelemesi belki dikkatlerin dağılmasına ve yeni Türkiye vizyonuyla ilgili önemli mesajlarının bir ölçüde arka planda kalmasına yol açtı. Ama Erdoğan’ın konuşmasından ve vizyon belgesinden Türkiye’ye evrensel demokrasi ekseninde köklü bir değişim ve dönüşüm (yeni bir demokratik anayasa) vaat ettiğini çıkarmamak için ya kör, ya da art niyetli olmak gerekir herhalde.
Türkiye’de Erdoğan karşıtlığını yeni anayasa ve çözümün bile önüne geçirenler için amaç hâsıl olana kadar her şey mubah belki ama Batı medyası ve özellikle evrensel demokrasiyi önceleyen gazeteler için öyle olmadığını varsayardım. Le Monde ve El País gibi gazeteler için meğer öyle değilmiş. Temsilcilerinin Türkiye’de danıştıkları kişilerin fikirlerini aktardıkları için mi bilemem ama bu şekilde devam ederlerse saygınlıklarını yitireceklerine kuşku yok.
Batı medyasında Erdoğan’ın konuşması ve vizyon belgesini olduğu gibi aktaran, aktarmaya çalışan haberlere hiç rastlamadım değil. Ama Birleşmiş Milletler’in üç resmi dilinde yayın yapan ajans ve gazeteler içinde bu nitelikte haberlerin inceleyebildiğim kadarıyla azınlıkta kaldığını vurgulamakta yarar var.
Vizyon belgesini olduğu gibi aktaran medya
Batı medyasında konuyla ilgili haberi en iyi başlık ve içerikle aktaran medya kuruluşununEuronews olduğunu söylemek mümkün. Lyon merkezli haber ajansının “Türkiye’de Başkanlık seçimleri: Erdoğan daha çok demokrasi vaat ediyor” (Présidentielles en Turquie: Erdogan promet plus de démocratie) başlıklı haberi belki çok kısa ama Erdoğan’ın daha çok demokrasi eksenli mesajını herhangi bir olumsuz yorum yapmadan olduğu gibi özetliyor.
Vizyon belgesini olduğu gibi aktarmaya çalışan bir başka haber ajansı da Reuters. Ajansın Hümeyra Pamuk ve Ece Toksabay imzasını taşıyan bu konudaki haberi, Başbakan’ın “Öncü Yeni Türkiye” vaadini öne çıkaran “Erdogan, launching presidential bid, vows ‘pioneering new Turkey’ ” başlığını kullanıyor. Haberin daha başlangıcında, Erdoğan’ın seçildiği takdirde, anayasayı yeniden yazmayı, demokrasiyi derinleştirmeyi ve Türkiye’nin dünyada öncü rol oynamasını sağlamayı vaat ettiği vurgulanıyor. Erdoğan’ın eski Türkiye ile ilgili sözlerinin de alıntılandığı haberin ilerleyen bölümlerinde diğer aday İhsanoğlu’nun bazı sözlerine de yer veriliyor.
Reuters’in “Derin bölünmeler” (Deep divisions) alt başlığıyla sunulan son bölümünde ise Batı yanlısı liberaller adına hiç paylaşmadığım bazı görüşler dile getiriliyor. Haberde, benden farklı düşünen söz konusu liberallerin sanki vizyon belgesinde böyle bir şey varmış gibi dini değerlerin kamu hayatına hâkim olmasından kaygı duydukları belirtiliyor. Ardından adı da zikredilen bir öğretim üyesine atfen Erdoğan’ın şimdi “Putin tipi bir başkanlığa” hazırlandığı vurgulanıyor.
Başkanlık sistemi üzerinden Erdoğan’a yakıştırmalar
Reuters Ajansı’nın haberini Erdoğan’la ilgili olumsuz değerlendirmeler içermesine karşın bir önceki bölümde zikretmemin nedeni vizyon belgesinin en azından yeni anayasa ve demokrasi vurgusu içerdiğini aktarmış olması. Aynı dürüstlüğü ne Le Monde’un, ne de El País’in bu konudaki haberlerinde bulmak mümkün. İki gazetenin başlıkları başkanlığın güçlendirilmesi ekseninde örtüşüyor ama İspanyol gazetesi daha açık biçimde yazıyor: “Erdoğan anayasayı başkanlık sistemi oluşturmak için değiştirmek istiyor (Erdogan pide reformar la Constitución para crear un sistema presidencialista).
El País’in José Miguel Calatayud imzalı haberinde “demokrasinin derinleştirilmesi” ifadesi başlangıç cümlesinde var ama öncelikli değil. Habere göre, vizyon belgesi yeni anayasayı “devlet başkanına daha çok yetki vermek, Türkiye’yi uluslararası arenada güçlendirmek ve demokrasiyi derinleştirmek” için öngörüyor. Le Monde’un haberinden farklı olarak yeni anayasanın demokratik ve özgürlükçü niteliklerinden ise hiç söz edilmiyor.
Haberin ilerleyen bölümünde, bu defa Erdoğan’ın yeni anayasanın yeni bir gelecek olduğuna ilişkin sözleri aktarılıyor ama ardından yeni anayasa yapılmasının aynı zamanda devlet başkanına yürütme ile ilgili yetki verilmesini sağlayacağı, zira şimdiki yetkilerinin sembolik olduğu vurgulanıyor.
Gazetenin yeni anayasa konusunda bu kadar saçmalaması beni şaşırtıyor. Çünkü gazetenin en azından 20 yıldır tanıdığım özel temsilcilerinden Juan Carlos Sanz ile bundan önceki Türkiye ziyaretleri sırasında bu konuları ayrıntıyla konuştuğumuzu hatırlıyorum.
El País’in atıfta bulunduğum haberindeki saçmalıklar bu kadarla da sınırlı değil. Haberde ismi zikredilen eski sol cenahtan bir öğretim üyesinin Erdoğan karşıtı görüşleri aktarılıyor. Ona atfen son seçim zaferinden sonra Erdoğan’ın liderliğinin çok keyfi ve otoriter olduğu ayrıca toplumda kutuplaştırma yarattığı, başkan seçilmeden önce kendisi ve ailesinin yolsuzlukları hakkında hesap vermesi gerektiği vurgulanıyor.
Bu kadar tek yanlı aktarım nedeniyle haberi kaleme alan Calatayud ile konuştum. Doğru ya da yanlış bilemem ama bana kendi özgün haber başlığının “Başkan seçilirse, Erdoğan Kürtlerle barışı ve anayasayı değiştirmeyi vaat ediyor” (Erdogan promete paz con los kurdos y cambiar la Constitución si es elegido presidente) olduğunu Madrid’de bu başlığın değiştirildiğini ifade etti.
Bu yazımda verdiğim örnekler Batı medyasının tümünü kapsamıyor elbette. Ama Türkiye’ye ılımlı bakan sosyal demokrat bir İspanyol gazetesi bile yeni anayasayı ve çözüm sürecini bir yana bırakıp önceliği Erdoğan karşıtlığına veriyorsa ortada anormal şeyler olduğunu kabul etmek gerekir. Beni asıl kaygılandıran şey, seçilme şansı yüksek bir cumhurbaşkanı adayına karşı yürütülen bu muhalefetin devamından düpedüz Türkiye karşıtlığının çıkması elbette.
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.09.2025
8.09.2025
3.09.2025
29.08.2025
18.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
1.08.2025
26.06.2025
6.05.2023