Alper GÖRMÜŞ
İdeolojileri ya da iktidar karşısındaki pozisyonları ne olursa olsun, Türkiye'deki 'reel' gazeteciliklerin hiçbirinin dışında kalamadığı bir sorun var: Ülkede medya süreçleri, ancak nihai noktalarına yaklaşırken, hatta çoğu kez 'patlama' anından itibaren izlemeye başlıyor. Sonuç: Bazı çok önemli gelişmeleri ıskalamak ve süreç işbâ noktasına ulaşıp da patladığında afallamak!
Sorun doğal olarak en çok, medyanın olanı biteni izlemekte en iştahsız olduğu alanlarda ortaya çıkıyor ve elbette bu alanların başında da Kürt Sorunu geliyor; özellikle de 5-6 yıl öncesine kadar.
Bu alandan bir örnekle, 'patlama ânı gazeteciliğinden' kast edilen de şu şekilde:
Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, 24 Ocak 2001'de uğradığı suikast sonrası hayatını kaybetmişti. Okkan'ın cenaze törenine Diyarbakırlıların gösterdiği olağanüstü ilgi bütün medyayı şaşkına çevirmişti. Gazeteler ve köşe yazarları, ertesi günden itibaren bu 'olağanüstü durumun' nedenlerini araştırmaya koyuldular.
“Önümüzdeki dönem, Ergenekon Davası sanıklarının ihbarcı ve şikâyetçi, Gülen Cemaati'nin devlet içinde 'paralel bir yapı' oluşturmakla itham edilen bağlılarının ise 'şüpheli' ve 'sanık' konumunda yer alacakları yeni bir soruşturma ve dava bombardımanıyla karşılaşılacak bir dönem olacak.”
Oysa 'patlama ânının' öncesini, yani süreci izleyen bir gazetecilik için ortada şaşıracak hiçbir şey yoktu. Gaffar Okkan, Kürtlerin kendilerini eşit yurttaş hissetmeleri için samimiyetle gayret gösteren 'aykırı' bir emniyet müdürüydü. Okkan, yaşamı gibi ölümüyle de 'birleştirici' bir rol oynamış, döneminde Diyarbakır'da oluşan barış ve sükûnet ortamı cenazesinde de sürmüştü. Medya, 'orayla' ancak öldürülen askerler ve PKK'lılar bağlamında ilgilendiği için bu 'havayı' ancak Okkan'ın cenazesinde algılayabilmişti.
Yeni şaşkınlık vesilesi
Türkiye, süreçleri izlemeyip, süreç işbâ noktasına varıp da patladığında şaşkınlıklar içinde kalan 'patlama ânı gazeteciliğinin' kendisini hazırlaması gereken yeni bir durumla karşı karşıya. Öyle anlaşılıyor ki, önümüzdeki dönem, Ergenekon Davası sanıklarının ihbarcı ve şikâyetçi, Gülen Cemaati'nin devlet içinde "paralel bir yapı" oluşturmakla itham edilen bağlılarının ise 'şüpheli' ve 'sanık' konumunda yer alacakları yeni bir soruşturma ve dava bombardımanıyla karşılaşılacak bir dönem olacak.
Şüphesiz, hükümetin Cemaat'le hesaplaşmasının başka boyutları da olacak. Bunu da göz önünde bulundurduğumuzda, cevabını aradığımız sorunun nihai hali şöyle şekilleniyor:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın her vesileyle tekrarladığı 'Cemaat'le hesaplaşmanın' bir kolunu da Ergenekon sanıklarının ihbar ve şikâyetleriyle başlatılan soruşturmalar mı oluşturacak?
Ortaya çıkan bölük pörçük bilgileri ve haberleri birleştirdiğimizde, bu soruyu 'olabilir' diye cevaplamak mümkün görünüyor.
Bu çerçevede şu âna kadar başlıca üç gelişme öne çıkıyor:
'Kumpas soruşturması'
2 Nisan'da Sabah gazetesinin "Yılmazer'e kumpas soruşturması" başlığıyla verdiği habere göre, son tahliyelerle serbest kalan Ergenekon hükümlüsü emekli Albay Fikri Karadağ, Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER) bir mektup gönderdi. Mektupta Karadağ, 2008'deki sorgusu sırasında eski İstanbul İstihbarat Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in kendisini başbakan aleyhinde ifade vermeye zorladığını söylüyordu.
2007'deki, "silah üzerine ölme ve öldürme yemini" ettirme görüntüleriyle hatırlanan Fikri Karadağ doğrudan başbakana hitap ettiği mektubunda şöyle diyordu:
"Size bütün mukaddesatım üzerine ant vererek söylüyorum ki ben Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındığım 22 Ocak 2008 tarihinde 'Kuvayı Milliye Derneklerini Recep Tayyip Erdoğan kurdurdu' şeklinde ifade vermiş olsaydım cezaevinde olmazdım. [...] Ben Vatan emniyetinde gözaltında iken yanıma sohbet amacıyla bir kısım sivil kişiler gelmişti. Yıllar sonra televizyonda görünce gelen kişilerin başındaki kişinin Ali Fuat Yılmazer olduğunu anladım. Yoksa onların kim olduklarını hiç öğrenemeyecektim. Onların istediklerini verseydim başıma hiçbir şey gelmeyecekti. Kendime olan saygım gereği böyle bir şey yapmadım. Size karşı operasyonlar KCK-MİT ve 17 Aralık ile başlamadı. Bunların tarihi daha eskiye gider. 20 Ocak 2008 tarihli rapor bunun miladıdır diye düşünüyorum. Sizden ricam bu raporu hazırlatanları araştırınız."
Bu ihbar dilekçesi BİMER tarafından Adalet Bakanlığı'na, oradan da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi ve soruşturma başlatıldı.
Kemal Kerinçsiz'in dilekçesi ve yeni soruşturma
16 Nisan'da çeşitli gazetelerde yer alan bir başka haber, yine bir Ergenekon sanığının şikâyeti ve ihbarı üzerine başlatılan bir Cemaat soruşturmasına ilişkindi.
İhbarın sahibi, Ergenekon davasında 6 yıl tutuklu kaldıktan sonra geçtiğimiz ay tahliye edilen avukat Kemal Kerinçsiz. Kerinçsiz, henüz cezaevindeyken, 28 Ocak 2014'te BİMER'e gönderdiği dilekçede, başbakanın "devlet içinde paralel bir yapı oluşturulduğu" şeklindeki tespitine atıfla, bu yapı içinde yer aldıklarını iddia ettiği bazı polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.
“Bütün bunlar, Cemaat'e karşı hükümetin başlatacağını söylediği mücadelenin önemli bir parçasının da Ergenekon sanıklarının lojistik desteği üzerinden yürüyebileceğini gösteriyor.”
Başbakanlık yetkilileri, tıpkı Fikri Karadağ'ın başvurusunda olduğu gibi bu dilekçeyi de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi. Başsavcılığın görevlendirdiği Cumhuriyet Savcısı Mesut Erdinç de Kerinçsiz'in dilekçesinde tek tek isimleri sayılan bazı polisler hakkında soruşturma başlattı.
Başvurusunun akıbeti hakkındaki bilgi, 17 Mart'ta Kemal Kerinçsiz'e iletildi.
'Ötüken terör örgütü'
Başta Balyoz ve Sahte Çürük Çetesi davaları olmak üzere çeşitli davalardan yargılanıp toplam 36 yıl hapse mahkûm edilen emekli Albay Ahmet Zeki Üçok'la 14 Nisan'da Akşam gazetesinin Sincan Cezaevinde gerçekleştirdiği söyleşi de bu çerçevede dikkat çekiciydi.
Gazetenin, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en parlak subaylarının başında geliyordu" diye tanıttığı Üçok'a göre, başbakanın "paralel yapı" diye nitelediği Gülen Cemaati aslında yıllar önce Ötüken adlı silahlı bir örgüt kurmuştu. Cemaat, kendi kadrolarının bu açıdan yetersiz oluşu nedeniyle de Alperenler'den militan devşirmişti. Üçok'a göre, Gezi ayaklanmasını da Ötüken örgütü gerçekleştirmişti.
Gerçi Ahmet Zeki Üçok 17 Eylül 2013'te Oda TV'de yayımlanan bir yazısında Gezi olaylarında "örgütsel bağlantı" arama çabalarının ancak "ileri demokrasilerde mümkün olabileceğini" söyleyerek, bu düşünce sahiplerini alaya almıştı. Yine de onun daha 5-6 yıl önce askeri başsavcı olarak Karargâh Evleri ve Işık Evleri gibi soruşturmaları yürüttüğünü hesaba katarsak, savcıların Üçok'un sözlerini ihbar kabul edip soruşturma başlatabileceklerini düşünebiliriz. Bu durumda, Ergenekon sanıklarının şikâyet ya da ihbarları temelinde başlatılan soruşturma sayısı üçe çıkacak.
Geçtiğimiz günlerde, her ikisi de Ergenekon sanığı olan Doğu Perinçek ve Tuncay Özkan, Cemaat'e karşı yürütülecek hukuk mücadelesinde hükümete destek verebileceklerini açıklamışlardı.
Bütün bunlar, Cemaat'e karşı hükümetin başlatacağını söylediği mücadelenin önemli bir parçasının da Ergenekon sanıklarının lojistik desteği üzerinden yürüyebileceğini gösteriyor.
Şimdilik bölük pörçük bir görüntü arz ettiği için kamuoyunun dikkatini çekmeyen gelişme yakın bir zamanda sistemli bir biçime bürünebilir ve bu fazla şaşırtıcı olmaz.
http://www.aljazeera.com.tr/gorus/cemaat-ile-hesaplasmada-hukumet-ergenekon-isbirligi-muhtemel
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
17.06.2025
8.06.2025
1.06.2025
11.05.2025
8.05.2025
4.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
21.04.2025