Bülent KORUCU
Uzun bir bekleyişten sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yeni Demokratikleşme Paketi'ni açıkladı. Devletten özgürlük ve haklar zemininde alacağımızın çoğu hâlâ duruyor. Ama bu koparabildiklerimizi kıymetsizleştirmiyor.
Aynı şekilde daha fazlanın peşine düşmek de nankörlük ya da oyunbozanlık değil. Kazanımları değerlendirmek ve vakit geçirmeden yeni mücadelenin fitilini ateşlemek birbiriyle çelişmiyor. Tam aksine gelecek vaat eden bir sürecin varlığı bunu gerekli kılıyor. Bardağın boş veya dolu tarafına odaklanmak tercih meselesi, saygı duyulmalı. İdeolojik ve başka yakınlıklar böylesine keskin tarafgirlikleri beraberinde getirebilir. Ben boş ve dolu kısımlara birlikte bakmaya çalışacağım.
Demokratikleşme öncelikle bir algı yönetimi ve zihniyet dönüşümü. İktisat diliyle konuşacak olursak her arz aynı zamanda yeni talepler doğuruyor. Onun için tek başına paketin varlığı bile bir gelişme. Vesayetçilerin yönetmediği her değişim ilerlemedir. (1961 Anayasası'nda yediğimiz kazık bu hatırlatmayı yapmayı kaçınılmaz kılıyor.) Derin devlet üstûreleri yerine demokratikleşmiş bir devleti konuşuyor olmak önemli. Algı yönetimi demişken öncesinde oluşturulan büyük beklenti boş bardak algısına oynayanların elini güçlendirdi. Tayyip Bey konuşmasının büyük bölümünde beklentileri realize etmeye çalışarak psikolojik havayı kırmayı düşündü. Ancak tam başarılı olduğu söylenemez. Önümüzdeki paketlere bakacağız artık. AK Parti hükümetinin oluşturduğu fiilî durum çözümlerinin pakete alınması tipik siyasetçi yaklaşımı. Zaten işleyen fabrikaya resmî açılış yapmak gibi bir şey. Siyasetin doğasında var böyle manevralar.
Gelelim paketin içeriğine: Bence en önemli başlıklardan biri kişisel bilgilerin kanuni güvenceye kavuşması. 12 Eylül referandumunun kıymetli kazanımlarındandı, fakat kanunla suç ve ceza tanımı yapılmadıktan sonra anayasal güvencenin pratikte faydası yok. Fişleme, Türk-Kürt ayırımı olmaksızın bütün vatandaşlara tehditti ve devlet cihazında yerleşmiş çetelerin de şantaj unsuruydu. İkinci önemli başlık dil üzerindeki yasakların gevşetilmesi. Özel okullarda anadilde eğitim serbestisi taleplerin altında kalsa da yabana atılacak gibi de değil. Televizyon yayınlarının özgürleşmesinden başlayan süreç kesintisiz ilerliyor. Propaganda yasaklarının kalkması ve bazı harflere uygulanan cezai müeyyideler pratikte pek çok sorunu çözecek. Devlet Kürtçe kitap basarken, televizyon yayıncılığı yaparken kullandığı harfleri tabelaya yazan belediye başkanlarını yargılama tuhaflığına düşüyordu. Kamudaki kıyafet hürriyeti biraz kafa karıştırıcı. Önemli bir adım, hasreti çekilen bir düzenleme, yüz binlerce mağdurun sesine kulak verildi. Beni istisnalar endişelendiriyor. Bugüne kadar haklı olarak kanunlarda başörtüsü yasağı olmadığını savunduk. Olmayan bir yasağı psikolojik harp taktikleriyle varmış gibi hayata geçirdiler. Erdoğan'ın saydığı istisnalar kanun haline gelecek olursa, belli kesime de olsa yasak getirilmiş olur. Burada ‘aman dikkat' diyoruz.
Hep söyleyegeldik seçim ve siyasi partiler kanununu -hatta buna Meclis içtüzüğünü de ekleyebiliriz- ıskalayan düzenlemeler eksik kalır. Demokrasiyi, araçlarını ıslah etmeden rayına koyamayız. Siyasi Partiler Kanunu'nda genel başkan sultasını ikame eden maddeler kalkmadan mesafe alamayız. Seçim kanunu ise baraja indirgenerek tartışılıyor. Sadece seçim sistemine bakarak sorunları çözemeyiz. Mevcut yüzde 10 barajlı d'Hondt sistemi [nisbî temsil] yönetimde istikrarı önceleyen bir sistem. Ama 2002'den önceki 10 yıl işe yaramadı, parçalı parlamento ve istikrarsız hükümetlere mahkûm olduk. Son seçimde ise baraja rağmen tarihin en yüksek temsil oranına ulaşıldı. İstikrarı dayatan İngiliz sistemi, 70 yılda ilk defa koalisyon üretti. Koalisyon odaklı Almanya'da Merkel, 5 vekil daha çıkarsaydı 50 yıl sonra tek başına iktidar olacaktı. Baraj ve bölge tercihleri bir yere kadar. Daha önemli sıkıntılar var. Onları tartışmalar devam ederken gündemimize alırız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.07.2016
4.02.2016
1.02.2016
23.02.2016
5.02.2016
2.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
15.01.2016
1.02.2016