Cengiz AKTAR
Siyaset esnafı, Türkiye sanki demokratik hukuk devletiymiş, sanki âdil ve özgür bir seçim daha yapılacakmış gibi seçim “heyecanı” yaşıyor. Ama yaşatıyor mu orası belli değil.
Zira Türkiyeliler bu defa sandığa eskisi kadar rağbet etmeyecek gibi duruyor. Bütün kamuoyu yoklamalarından bu yönde veriler çıkıyormuş. Şaşıracak bir şey yok!
Haziran 2015’ten bu yana seçim sersemi olmuş vatandaş oy attığı üç genel seçim, bir referandum ve bir cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında oyunun beyhudeliğini görüyor artık.
Yazının başlığındaki Frankofon Kara Afrikalı diktatörlere atfedilen beyan Türkiye için aynen geçerli. Tayyip Erdoğan ve rejim seçimle gitmez!
Çünkü seçim kaybetmezler, çünkü seçim kaybetme lüksleri yoktur çünkü kaybederlerse Yüce Divanlık olurlar.
Bunlar totoloji değil, mantık oyunu değil, memleketin çıplak gerçeği. Herkesin bildiği, en azından hissettiği bu gerçeği telaffuz etmek de mücadelede pes etmek falan değil.
Zira bu bir seçim mücadelesi değil. Sonucu baştan belli bir düzmece, kocaman bir sahtekârlık.
Bir tarafta seçimlerin hepsini kazanmaya kilitlenmiş ve bu amaçla istisnasız her aracı meşru gören, korkudan gözünü iyice karartmış bir rejim var.
Diğer tarafta “mücadelecilerin” oy vermek durumunda oldukları ve rejimin dayattığı oyunlara güle oynaya katılmaktan rejimin payandası hâline gelmiş beyefendinin resmî muhalefeti var. Bu esnaf için vekil maaşı ve avantaları, belediye ihaleleri baldan tatlı.
Memleketin yegâne muhalefeti HDP’nin ise kolu kanadı kırık, Kürd illerinde belediye kazansa dahî rejimin gazabından kurtulamayacağı defalarca beyan edildi, uygulandı. Daha önce iki kez yazdığımı tekrar edeyim:
Ya muhalefetin kazandığı belediyelere kaynak aktarmayarak onlara havlu attıracak ya da kayyım atayacak reisleri. Gözümüzün içine baka baka söylemedi mi?
“Kazara HDP/DBP’li belediye başkanı seçmeye kalkmayın, atarım yerlerine yine kayyımları” demeye getirmedi mi?
Bütün partilere de kimi seçerlerse seçsinler belediye bütçelerinin bundan böyle tek karar vericisi Saray hükümetidir demedi mi?
Bu amaçla, geçen Ağustos’ta 17 sayılı ve “Tek Hazine Kurumlar Hesabı Kapsamına Alınacak Kamu İdareleri ve Hesapların Belirlenmesi Hakkında Karar” başlıklı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle genel bütçe dışında kalan neredeyse bütün idarî kurum ve kuruluşların bütçeleri damadın Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlandı.
Şu demek: Belediyeler önceden harcama izni isteyecek, izni alabilirlerse, mesela işçi maaşlarını ancak o zaman ödeyebilecekler. Muhalif parti belediyelerinin nasıl tuzağa düşürüldüklerini fark ediyor musunuz?
Zaten AKP 2002’den itibaren genel bütçeden belediye ve il özel idarelerine aktarılan payı yüzde 15’ten yüzde 10’a düşürerek belediyelerin icraatını dolaylı olarak merkezîleştirmişti. Yani belediyeleri iyice merkeze mecbur ve medyun kılmıştı. Şimdi son darbeyi vurdu.
Yine harıl harıl seçim mühendisliği yapan muhalefete şu soruları sormak gerek: Bütçesi tamamen rejimin kontrolünde olan belediye olur mu?
Bunun, oyunu rejimin belirlediği kurallara göre oynamak ve baştan kaybetmek anlamına geldiğini görmek bu kadar mı zor?
Bir belediye kapıp varlıklarını idame ettirme peşinde olan muhalif siyaset esnafı o rant kapısının lağvedildiğini ne zaman idrak edecek?
Seçim yoluyla siyasî alternatif yaratma olanağı 7 Haziran 2015’te rejim ve devlet tarafından sona erdirildi. 1 Nisan 2019’da başlayacak dört yıllık seçimsiz dönemin, faşizmin konsolide edileceği dönem olması kuvvetle muhtemel.
“Sandıkta kıran kıran mücadele” masalının silâhşorları 31 Mart sonrasında nasıl muhalefet edecek pek merak ediyorum.
***
Seçim kurumu Türkiye siyasetinde Tayyip Erdoğan idaresi ve iradesiyle bambaşka bir anlam taşımaya başladı. Seçim, bir yanda içerde ve dışarıya karşı “normallik” algısını diri tutarken diğer yanda rejimin yegâne meşruiyet kaynağı oldu.
Bütün siyaset, “aziz millet” “benim milletim” “benim dindar kardeşim” lakırdılarıyla, rejimin her şeyi araçlaştırarak elde ettiği çoğunluk oylarının üzerine bina edildi.
O yüzden seçim Tayyip Erdoğan için olmazsa olmazdır. Ama muhalefet için değil. Çünkü, özellikle 2015’ten bu yana seçimler Erdoğan’ın kaybetmemek üzere kurduğu oyunlardır. HDP dışında ciddî ve güvenilir bir muhalefetin de olmaması oyunu iyice kolaylaştırmıştır.
Sıkça öne sürüldüğü gibi, Erdoğan’ın seçimini boykot etmek meşruiyeti zat-ı şahanelerine altın tepside armağan etmek değildir. Bugüne kadar 2010 referandumu dışında- ki o da BDP ile sınırlıydı, hiç denenmemiş olan boykot için “Erdoğan’ın umuru olmaz” demek doğru değildir.
Düşük katılımlı ve boykot edilmiş bir seçim, hele katılım yüzde 50’nin altında kalırsa Erdoğan’ın tepe tepe kullandığı, bütün icraatını dayandırdığı “çoğunluk iradesi” meşrutiyetini ayağının altından çeker alır. Meşruiyet krizi, hele yerel seçimde tek tek adaylar üzerinden faş olacağı için, iyice belirginleşir.
Geçen Mayıs’ta Venezuela başkanlık seçimini boykot eden anamuhalefet katılımın yüzde 46’da kalmasını sağlamıştı. Erdoğan’ın ahbabı Maduro seçimi cebren ve hileyle kazanmasına rağmen, ülkesinde, Güney Amerika’da ve Batı’da seçimden sonra gayrimeşru ilan edildi. Bakalım ne kadar dayanacak.
Tabii bunlar bizde olmayacak, beyefendinin muhalefeti koşa koşa oy vermeye gidecek, daracık siyaset meydanında küçük vasallıklar edinmeye çalışacak, rejim o vasallıkları elinden alana kadar.
Hukukdışı bir siyasî sistemle seçim dâhil hep hukuk yoluyla mücadele etmeye çabalayıp hep kaybetmekten hiç ders çıkarmamak tesadüf değil. Bu, çaresizlik, çapsızlıktan öte Türkiye muhalefetinin devlet ve rejime boyun eğmişliğinin resmidir.
Ne ki son tahlilde olan o muhalefete değil onlara oy vermek durumundaki vatandaşa oluyor. Bakalım halk yıllardır süren bu ahlâksız vekâlet gaspına bu sefer nasıl tepki verecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020