Cihan AKTAŞ
Yılın en uzun gecesi, 21 (kimi yorumlara göre de 22) Aralık; Şeb-i Yelda… Derken, kara kış sürse bile yavaş adımlarla bahar zamanına doğru ilerlemeye başlayacağız. Bizi usul usul kendine alıştıran gece, kendini yenilemek üzere geri çekilmeye başladı.
Uzun karanlık gece ebedi hayata doğru ölümlü kalımlı geçişin bir provası gibi de algılanabilir, “Şeb-i Yelda”nın metaforik yorumlarıyla: Karanlığı kim, nasıl tanımlayabilir? Uyarılar hiç eksik olmuyor, ama biz ne kadar az düşünüyoruz! (Haşr, 59/19) Fakat tabiatın ve toplumun sesleri bizi hatırlamaya çağırıyor, unutmaya değil. Büyüme, kalkınma, rekabet… “Medeniyet evrensel acı nedir bilmez” demişti Aliya.
Benim için uzun karanlık gece, kendini sıkı sıkıya biriktirip de heykelsi bir görüntü kazanan kar yığınlarının hâkimiyetini ilan ettiği bir beldenin kendi haline terk edilmişliğiyle mücadelesinin zirveye ulaştığı haberlerde dile gelirdi, Doğu Anadolu’da geçen çocukluk dönemimde. Uzak bir yolda, tipide ayazda kalmış olana hiçbir kar küreme makinası yardım edemez; donmuş cesedine ulaşmak için baharı beklemek gerekir.
Yine de karlı kışların diyarı, geceyi dostlukla birlikte hatırlamaya mecbur ederdi. Dost dediğin yarı yolda bırakmaz.
***
Sanki, Şeb-i Yelda sofrasına eşle dostla oturarak, uzun, karanlık gecenin hayra ve şerre açık anlardan dokunmuş örtüsünü daha rahat kaldırabilirsin...
Aniden bastıran kar yüzünden bozulan, yolda kalan arabalar vardır, konuk bir şekilde gecikir. Uykuya dalınmışken hesapta olmayan başka bir konuk ansızın çalar kapıyı. İnsanlar uykusundan uyandırılır, sofra kurulur, bebeğin uykusu bölünür. Sesler birbirine karışır, sebepler araştırılır. Bütün bunlar belki de yıllar öncesinde yarım kalmış bir cümlenin tamamlanması için yaşanıyordur. Başka niçin, hangi sebeple Azeri Türkleri’nin ifadesiyle “şahtalı” bir kış gecesi kapısı hızlı hızlı çalınır bir evin…
Uyarı, evet, ve yanlış anlaşılmaya zorlanan apaçık doğruyu bir kez daha hatırlatıp yanlıştan sakındırma vazifesi, insanı kış gecesinde de yola düşmeye sevk eder. Hatırlamayı sürdürmek gerek: Yetimin, yoksulun, yolda kalanın bir görülme, tanınma önceliği vardır.
Fakat işin kolayına kaçıldı ve cümlenin öteki yarısına dönüştü o hatırlama. Ötelemenin sürmesi adetten oldu. Acil olan başka bir şeydi, siyaset böyle tefsir edildi; eksik olan da hep cümlenin ilk, mazlumiyet rövanşına kapı pencere açan yarısı. Oysa statükoyu dönüştürecek olan, mazlumiyetin sonsuz rövanşıyla yetinmek yerine, üstüne hakikat adına sarsıcı, anlamlı bir şeyler koyabilme iradesidir, daima.
Gece ne yapsın, karanlık bizim içimizde: Birlikte eğlenilir, yolculuklara çıkılır, toplantılarda alkış sesleri arasında konuşulur, plaketler takdim edilir de yarım kalmış ötelenmiş cümle uzlaşılmış sebeplerle bir kez daha yarım bırakılır. Kan oturmuş gözlerle sabaha ulaşılır da yarım bırakılmış o cümle tamamlanmaz. Havadan sudan ve daha pek çok konudan bahis açılır da asıl söylenmesi gereken cümlenin yanına varılamaz. Yalancı huzur tercih edilmiştir, ne de olsa gecenin yükü fazlasıyla ağır görünür.
Sanki vakit, doğruyu bildiren söz için her zaman fazlasıyla erken ya da geçtir. Suç, haram, kötülük de başkasının haramı, başkasının kötülüğüdür ille de…
***
“Ben vaktin eğrisi doğrusu yoktur derim/ Bir dost kişi varsa gecede benim” diyor ya, Frost.
Bir dost kişi gecede bazen düpedüz kendisi olarak, bazen de cümleleriyle dolaşıyor.
Üniversite öğrencisi Gökçe Değirmen, bu kış günlerinin dost kişisi, Suriyeli mültecileri hatırlamak üzere herkesi seferber ediyor. Gece uykusu nedir bilmiyor. İyilik söz konusuysa gecenin bahane edilmesini kendine yedirmiyor.
Bir şey oldu, birçok şey, hiç beklenmiyormuş gibi, planları karıştırdı. Mülteci haberleri silikleşti. Kurum gibi yolsuzluk haberi yağıyor ve karanlığı artıyor gecenin. Oysa, uzun yılların sabrının ve desteğinin başlıca sebebi ne köprüydü ne de Boğaz’ı yarıp geçen tünel. Yolsuzluk ve şantaj cümlelerini yarıştırıyor olanla, tevazu içinde hayırlı işlerde yarışmayı sürdüreni birbirinden ayırmaya da bizi geciktiren yine de barış gündeminin acilliğiydi.
Fakat hayat böyle bir şey değil mi? Sınavın nereden yakalayacağını bilemezsin. Şimdi hiç değilse cümlenin göz ardı edilen öteki yarısının önemi anlaşılmakta. Helâlle haramın farkını hesaba katmayan faaliyet, karanlığı çoğaltıyor.
***
Karanlık gece bir yandan kötülüklerin örtüsü, ama aynı zamanda iyiliklere gebe: Kış, uzun gecelerle 21 Mart’a kadar hükmünü sürdürecek. Fakat gündönümü başladı ya, bahar şimdiden gelmiş gibi; geceyi neler ağırlaştırıyor, konuşmaya başladık.
Neler konulurmuş Şeb-i Yelda sofrasına? Güz başından beri depoda bekletilen karpuzun dilimlerinin kırmızısı: Sıcak geliyor. Ayva sarısı: Işık. Nar taneleri: İyilik, helal kazanç, bin bereket.
Şeb-i Yelda, sonradan yüklenen bir sürü açıklamanın, ekleme ve çıkarmaların yanında bir açıdan da Kant’ın betimlediği, o içinde ham varlığın bir biçim kazanmaya çalıştığı ‘balçıksı’ kara çukur ya da ben’in kendini bulma yönünde atıldığı savaş alanı. Hamlıktan, hantallıktan kurtulmaya ve bir öze ulaşmaya zorlanıyor insan bir yanıyla, var oldu olalı, sınırlarını zorluyor, bir biçim bir anlam kazanabilmek için. Aynı zamanda uzun karanlık gece/ler, Felak Suresinde geçtiği gibi karanlığın şerrinden korunmak üzere ellerini semaya açan kulun her dileğinin kabul edildiği cömert anlardan dokunmuştur.
Şair’in dediği gibi, vaktin eğrisi doğrusu yok, en uygun zamanda sözünü esirgemeyen dostun varlığı ya da eksikliği yüzünden şaşırıyor takvim ve zifiri karanlık.
Kim, hangi sebeple yenik veya muzaffer sayılacak? Bir dost kişi gecede yol alıyor. Battaniye, sıcak oda, ilaç, çorba kâsesi akıyor parmaklarından.
http://www.dunyabulteni.net/yazar/cihan-aktas/19449/uzun-gece-eksik-cumleler
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.03.2021
9.08.2019
16.01.2019
4.02.2018
28.08.2018
15.08.2018
28.07.2018
19.07.2018
21.10.2017
21.09.2016