Mehmet BARANSU
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ameliyatı, sağlık sorunlarıyla ilgili ortada dolaşan spekülasyonlar, AK Parti’de Erdoğan sonrası kimin lider olacağı tartışmalarını başlattı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresiyle ilgili belirsizlik de “liderlik” tartışmalarını alevlendiren bir başka nokta. Başbakan, önceki gün süreyle ilgili yedi yıla vurgu yaptı. 2014’ü işaret etti. Başbakan Erdoğan’ın olası Köşk hesapları da partinin bundan sonra kime “emanet” edileceği sorusu da gündemin ilk sıralarına oturdu. Kamuoyu önünde tartışılmasa da AK Parti içinde bugünlerde en çok konuşulan konulardan biri, Erdoğan sonrası partinin başına hangi ismin geçeceği.
İsimlerle ilgili çeşitli spekülasyonlar var. Biz spekülasyonları bir kenara bırakıp, kulislerde konuşulan isimlere ve Erdoğan’ın gönlünden geçen kişinin kim olduğuna bakalım.
Kulislerde öne çıkan üç isim var. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Ahmet Davutoğlu. Arınç su sıralar teşkilatla arasını sıcak tutmaya çalışıyor. 2014’le ilgili çalışmalara şimdiden başladı demek yanlış olmaz. Davutoğlu’nun “dış politika” söylemi de parti tabanında geniş yankı uyandırıyor. Parti tabanında liderlik için adı öne çıkıyor.
Başbakan’ın gönlünden geçen kişi ise çok farklı bir isim; Binali Yıldırım. Başbakan’a çok yakın olan Yıldırım’ın çalışkanlığı, bakanlık döneminde yaptıkları kamuoyunda hep takdir edildi. Ancak kamuoyunda tartışılmayan bir nokta vardı. O da Yıldırım’ın ilişkileri ve akrabalarının yaptıkları.
Yıldırım ismine “büyük medyadan” kimse itiraz etmeyecek. Sebebi ise Doğan Holding’in vergi cezalarında, Karamehmet grubunun davalık işlerinde hükümet içinde kulis çalışmaları yapan isim olması. Cezaların hafifletilmesi için Yıldırım’ın yaptığı çalışmaları, Ankara’da bilmeyen yok gibi.
Yıldırım’ı asıl zorlayacak nokta ise eşinin yeğenleri. Ender ve Yavuz Haberdar’ın aldıkları ihaleler. AK Parti iktidarıyla birlikte Haberdarların yükselişleri dikkat çekici. Deprem güçlendirme işlerinin neredeyse tamamı kendilerine verildi. İstanbul’da hiç de küçümsenmeyecek oranlarda ihale aldılar. Haseki Hastanesi’nin güçlendirme işiyle ilk ciddi işlerini yaptılar. Dönemin İstanbul Bayındırlık ve İskân İl Müdürü konuyu yargıya taşımak isterken, görevinden alındı. Burada yapılan yolsuzluk ve usulsüzlük müfettiş raporlarına girmesine rağmen konu unutturulmaya çalışıldı. Hatta yolsuzluk dosyası 2005 yılında Sabah gazetesine ulaştırıldı. O dönem Sabah’ın etkin bir isminin avukatı devreye girdi ve yolsuzluk haberleştirilmedi, dosya kayıplara karıştı.
İstanbul’da, Maltepe Dumlupınar İlköğretim Okulu anasınıfı öğrencisi olan Efe Boz’un, 12 Mayıs 2010’da tuvalette üzerine lavabonun düşmesi sonucu ölmesiyle ilgili ihaleyi de yeğen Yavuz Haberdar’ın sahip olduğu Arar Mühendislik ve İnşaat A.Ş. almıştı. Yavuz Haberdar halen konuyla ilgili yargılanıyor ve yargı üzerindeki baskı dilden dile dolaşıyor. Haberdarlarla ilgili iddialar, aldıkları ihaleler bu sayfaya sığmayacak kadar fazla. Başka bir yazının konusu.
Başbakan Erdoğan’ın gönlünden geçen isim Yıldırım olmasına rağmen, 2014 yılında gönülden değil, akıldan geçen isim, AK Parti koltuğuna oturacak gibi. Bu isim ise Çankaya’da ikamet eden Abdullah Gül’den başkası değil. Gül, ikna edilmeye çalışılacak. Partinin başına geçirilecek. Bunun da belli başlı nedenleri var. En büyük neden ise dokuz yıllık icraatta ortaya çıkan “aksaklıkların” kamuoyunun önüne çıkmaması. Yani bazı ihalelerde yaşanan sıkıntıların, kapalı kapılar ardında kalması. 2007 ve 2011 seçimlerinde üzerleri çizilen bazı bakanların yaptıkları, özel kalem müdürlerinin icraatları, bazı genel müdürlerin verdiği ihaleler, bu isimlerin 2011’de Meclis’e girip dokunulmazlık kazanmaları gibi onlarca konu, partinin 2014 sonrası en çok düşündüğü konular. Gül’ün ikna edilmesiyle partinin tekrar iktidara gelip, bu ve benzer konuların gündeme gelmeyeceği planları yapılıyor demek yanlış olmasa gerek.
Gül demişken bir parantez açalım. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 12 Haziran seçimleri öncesi AK Parti ve Başbakan’a yakın bazı isimlerle temas kurmuştu. Daha önceki seçim çalışmalarında Erdoğan’ın yanında bulunan ve sık sık görüş aldığı kamuoyunun bilmediği bazı danışmanlarla biraraya geldi. Konu Erdoğan sonrası bu ekiple çalışıp çalışmama zamanının gelip gelmediğiydi. Gül, 12 Haziran seçimleri öncesi yeni bir parti kurma ya da AK Parti’nin başına geçme konusunda nabız yokluyordu. Gül, partinin seçimlerde yüzde 39-42 bandında kalacağını tahmin ediyor ve ekipten görüştüğü isimlere “çalışma vakti geldi mi” diye soruyordu. 12 Haziran seçimlerindeki yüzde 50’lik başarı, Gül’ün temaslarını dondurmasına neden oldu. Cumhurbaşkanlığı muhtemelen bu yazdıklarımı da yalanlamaya çalışacaktır. Şunu baştan belirteyim. Bu isimlerden bazılarının Gül’le yaptığı birkaç görüşmenin, öncesi ve sonrasının bizzat şahidiyim. İstanbul’da yapılan bir görüşmenin de detaylarını görüşmeden birkaç saat sonra öğrenenlerdenim.Görüşülen isimlerden biri de Gül’ün bir yurtdışı seyahatine katıldı.
Bu küçük ayrıntıları neden mi verdim. Köşk’ün yazdıklarımı yalanlaması karşısında yapılacak açıklamayı çok da dikkate almayacağımı şimdiden belirtmek için. Erdoğan’ın kavgalı olduğu isimlerin bir bir Köşk’te göreve başlaması da üzerinde durulması gereken bir diğer nokta.
Parantezi kapatırken, AK Partili bir ismin 2004 yılında İsviçre’ye neden gittiğini, gelirken yanında bulunan valizde kaç milyon dolar olduğunu, bu paranın Türkiye’ye neden getirildiğini de doğrusu merak ediyorum.
“Liderlik” tartışması AK Parti’de büyük kırılmalara neden olabilir. Bekleyip hep birlikte göreceğiz.
***
Not: Aslında bugün sevgili Elif Çakır’ın teknede kutladığı doğumgünü partisini, partiye katılan Fatih Çekirge’yi, Çekirge’nin kendisine yöneltilen eleştiriler karşısında “Ben 28 Şubatçı, darbeci değilim kardeşim” minvalindeki açıklamalarını, Çekirge’nin 28 Şubat’taki rolünü, “başörtüsü mağdurlarının kırılan onurlarını”, muhafazakâr ve dindar kesimin “omurgasız” tutumlarını, komplekslerini konu alan bir yazı kaleme alacaktım. Yerim kalmadı. Başka bir güne İnşallah...
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.01.2016
5.02.2016
28.12.2015
15.12.2015
9.02.2015
30.11.2015
23.11.2015
16.11.2015
9.01.2015
26.10.2015