Mehmet Ocaktan
Bugün Müslüman dünyanın içinde bulunduğu trajik hale bakıp hayıflanıyoruz ve hep birlikte “Aslında Kur’an’dan uzaklaşmasaydık bunlar başımıza gelmezdi” gibi kolaycı bir yaklaşımla meseleyi çözdüğümüzü sanıyoruz. Oysa sanılanın aksine, bugün bile bütün İslam ülkelerinde Kur’an’a yöneliş her zamankinden daha güçlü.
Mesela Türkiye örneğine bakalım; memlekette dindar-muhafazakar soslu bir iktidar var, her gün daha görkemli camiler yapılıyor, Kur’an kurslarının ve İmam-Hatip okullarının sayıları hızla artıyor, biraz şov niteliği taşısa da televizyonlar güzel sesli hafızların sesleriyle çınlıyor. Kısacası memlekette “dindar nesiller yetiştirmek” için adeta kıyasıya bir yarış yaşanıyor.
Öyle ki zaman zaman heyecana kapılan siyasiler, ilahiyat hocaları hilafet hayalleri kuruyor, “hakimiyet Allah’ındır” tezi üzerinden ütopik bir şeriat devleti inşa etmenin düşünce egzersizlerini bile yapıyorlar.
Demek ki Kur’an’dan uzaklaşma diye bir şey söz konusu değil, tam aksine Türkiye dahil bütün İslam ülkelerinde İslam’ın sesi daha da yükseliyor. Ama talihsizlik o ki aynı İslam ülkelerinde ekonomik sefalet, yolsuzluk, hukuksuzluk, özgürlük fukaralığı ve despotizm de aynı şekilde yükselişte…
Bu zaviyeden bakıldığında, Müslüman dünyanın sorunlarını çözmenin dindar nesil yetiştirme seferberlikleri düzenleyip Müslümanların sayısını arttırmakla mümkün olmayacağı anlaşılıyor. Eğer iktidarların hesap vermesini sağlayacak bir hukuk sistemi ve kurumsal mekanizmalar inşa edememişseniz, ülkede herkes Kur’an’ı ezbere okusa ve doğudan batıya her taraf dindar nesillerle dolsa bile o ülkenin hukuk cinayetlerinin olağan hale geldiği, insan hakları ihlallerinin, yoksulluğun, yolsuzluğun diz boyu olduğu, özgürlüklerin despotik liderlerin insafına terkedildiği karanlık bir fotoğrafa mahkum olması kaçınılmazdır.
Maalesef Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda neredeyse bütün tarihsel süreç boyunca “Kur’an en önemli rehber” söylemi hep ön planda olmasına rağmen, bireylerin özgürlüğünü perdeleyen “itaat” kültürünün zihinleri esir alması despot yöneticilerin meşruiyet kaynağı olmuştur.
Nitekim “Nasıl Bir Devlet” kitabında “kim iktidarı ele geçirirse geçirsin meşru idareci odur” anlayışına destek veren Maverdi ve Gazali’nin bu yaklaşımını eleştiren Müslüman siyaset bilimci Abdulvahhab el-Efendi bu anlayışın despotizmi meşrulaştıracağının altını çiziyor: “Bu durum despot yöneticinin, sadece itaat edilmesi gereken bir merci değil, aynı zamanda meşru olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri süren Maverdi ve Gazali gibi son dönem teorisyenleriyle daha da barizleşiyor.” (s.68)
Aslında “Hakimiyet Allah’ındır” tezi esas alınarak siyasi hakimiyet inşa etmeye kalkmak, bir bakıma ilahlık iddiasında bulunmakla eş anlamlıdır. Bu yüzden de Müslüman dünyada iktidarı elinde bulunduranlar, siyasi egemenliğin Allah’a ait olması görüşünü çok sevmişlerdir. “Çünkü bu yaklaşım, yöneticileri sorumluluktan kurtarmaktadır. Zaten Müslüman toplumlar da yöneticilerini hesaba çekememişlerdir. Gerçekten İslam ümmeti Allah ile aldatılmıştır.” (Ahmet Akbulut, Kur’an’da Yabancılaşma Süreci, s.51)
Gerek Türkiye’de, gerekse diğer İslam ülkelerinde insanları hidayete kavuşturmayı esas alan devlet tasavvurları, ne yazık ki baskıcı bir zihin yapısının ürünüdür ve bu hayalin kapısı kesinlikle sadece İslamcı diktatörlere açılır… Zaten pek çok İslam ülkesindeki İslamcılar da toplumu İslam dairesi içinde tutabilmek için çareyi totaliter modellerde aramışlardır.
Kabul etmek gerekiyor ki tamamen siyasi bir mekanizma olan “hilafet” kavramı, Müslüman dünyada adeta dinin bir rüknü gibi kabul edilerek çoğu kez totaliter zihniyeti besleyen bir aparat olarak kullanılmıştır.
Maalesef “hilafet” kavramına yüklenen bu anlam, zamanla Müslümanları hilafetle Tanrı’yı aynileştirmek gibi tehlikeli bir noktaya götürmüştür. Bu konudaki tehlikeye dikkat çeken Abdulvahhab el-Efendi şöyle bir tespitte bulunuyor: “Bu halifeyi bir aziz, toplumu da bu hikmetli azizin güdümünde yeteneksiz ve günahkar bir raiye (sürü) olarak gören anlayışın bir ürünüydü. Sürüden esirgenen hürriyet çobana tanındı ve çobanlar giderek kurt haline geldiler.” (Nasıl Bir Devlet, s.150)
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
22.09.2025
19.09.2025
15.09.2025
12.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
5.09.2025
27.08.2025
18.08.2025