Mensur Akgün
Çin, 1.5 milyara yaklaşan nüfusu, 9 milyon 600 bin kilometrekarelik yüzölçümü, 18 trilyon dolar/yıllık satın alma gücü, etkin askeri varlığı, nükleer silahları, BM Güvenlik Konseyi üyeliğiyle dünya ekonomi ve siyaset sahnesinde önemli bir ülke. Kelimenin tam anlamıyla küresel bir güç. Ancak ne yazık ki Türkiye olan ilişkileri ne ekonomik, ne de siyasi olarak yeterli düzeyde.
Çin’le olan ticaretimizde bizim aleyhimize ciddi açık var. Siyasetse son yıllarda yapılan üst düzey ziyaretlere rağmen henüz istediğimiz, sanırım isteyeceğimiz seviyede değil. Bunda Soğuk Savaş’ta farklı kamplarda yer almanın, Kore Savaşı sırasında karşı karşıya kalmış olmanın, Uygurlara uygulanan baskıların payı muhtemelen büyük.
***
Ayrıca yakın zamana kadar Çin’in dünya siyasetinin önemli kırılma alanlarında kendisi için pozisyon tayin etmemesinin, taraf olmamasının da etkisi var. Ankara da dahil dünyanın pek çok başkentinden bakıldığında Çin küresel gücüne rağmen bölgesel aktör olarak algılanan bir ülke oldu. Siyaset, diplomasi ve ticaretteki ağırlığından çok ideolojik duruşuyla ve çevresindeki ülkelerle yaşadığı sorunlarla anıldı.
Ama Çin artık değişti. Küresel siyasette iddiası olan bir ülke haline geldi. Afrika’da her anlamda ağırlığını hissettiriyor. Suriye’den Kıbrıs’a kadar bizi ilgilendiren pek çok sorun karşısında pozisyon belirliyor. Elinde müthiş de bir ekonomik güç var. Pekin’e, Şangay’a ya da başka bir bölgesine gittiğinizde bu gücü hissedebiliyorsunuz. Teknolojik anlamda ise devrim yaşamakta.
Çin, ABD’nin korkulu rüyası haline geldi. Washington, Çin ekonomisinin büyüme hızından da, askeri teknolojide yaptığı atılımlardan da kendisi ve Asya kıtasındaki müttefikleri adına endişe ediyor. Çin’in komşu denizlerdeki, aidiyeti tartışmalı adalardaki egemenlik talepleri üstünden onu dengeleyici, çevreleyici, sınırlayıcı bir strateji benimsemeye çalışıyor.
Çevresindeki pek çok ülke de Çin’i haklı ya da haksız nedenlerle rakip, hatta hasım olarak görüyor. Ama azınlıklarına zaman zaman uyguladığı baskı ve bizi ilgilendiren belli başlı konularda Güvenlik Konseyi bünyesinde takındığı tutum dışında Türkiye için Çin risk ya da tehdit oluşturmuyor. Yakınlaşma ve işbirliğiyle var olan sorunları da aşmak mümkün.
Evet, Çin muhtemelen, Türkiye için ne AB’nin ne ABD’nin alternatifi olur. Ne de Rusya ile olan işbirliğini ikame eder. Ancak destek sağlayabilir, dünya siyaset sahnesinde tamamlayıcı, dengeleyici bir unsur olarak Türkiye’nin yanında durabilir, sorunlarımıza sempatiyle bakabilir. Ekonomik potansiyelinden yararlanmamızı sağlayabilir.
Zaten Çin-Türkiye ilişkilerinin altyapısı da mevcut. Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ve Dışişleri Bakanları düzeyinde karşılıklı ziyaretler yapılmış ve istişare mekanizmaları kurulmuş. İşbirliği için anlaşmalar imzalanmış. SETA tarafından yayınlanan Insight Turkey dergisinin son sayısından hatırlatıldığı gibi askeri işbirliği de gerçekleştirilmiş, ortak tatbikatlar bile düzenlenmiş.
***
Fakat aradaki duygusal mesafe belli ki henüz kapatılamamış. Bu mesafenin kapanması için Sadece siyasilerin değil iş insanlarının, gazetecilerin, kanaat önderlerinin ve akademisyenlerin de Çin’i Çin seddinin ötesinde tanımasında, önyargılarını aşmasında, bu ülkenin ticari, askeri ve siyasi potansiyelini keşfetmesinde büyük yarar var. Çin sürekli bir değişim ve gelişim içinde. Bu değişim bazılarını korkutsa da bize yaralanabileceğimiz imkanlar sunmaya aday.
Dışişleri Bakanlığı web sayfasından öğrendiğimize göre 2016 yılı itibarıyla Çin’le olan ticarette açık 23 milyar doları aşmış. Bu açığın kapatılması için çalışmak dahi kendi başına önemli bir meydan okuma. Bir başka meydan okumaysa Çin’i Türkiye konusunda bilinçlendirmek, Çin’in Türkiye’yi bir tür stratejik ortak olarak görmesini, böylece çıkarlarına hassasiyet göstermesini sağlamak…
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.09.2025
7.09.2025
27.08.2025
24.08.2025
20.08.2025
17.08.2025
13.08.2025
27.07.2025
23.07.2025
13.07.2025