M.Şükrü HANİOĞLU
Türkiye’nin “Ortadoğu”ya “bulaşmaması”nı savunan ve bunu temel dış siyaset yapımı alternatifi olarak sunan yaklaşımların “realpolitik”i anlama iddiaları fazlasıyla temelsizdir
Coğrafyamızda yoğunlaşan ve çetrefilleşen sorunlar "Ortadoğu bataklığına bulaşmama" metaforu ile özetlenen içe kapanmacı dış siyaset yapımının temel bir alternatif olarak sunulmasına yol açmaktadır. Bu yaklaşıma göre "Batı"nın parçası olan Türkiye bir "bataklık" görünümü arzeden "Ortadoğu"daki gelişmelere müdahil olmaktan kaçınmakla kalmayarak kendisini bunlardan soyutlamalı ve soğukkanlılıkla yeni bir düzenin şekillenmesini beklemelidir.
Bu yaklaşımın temelinde coğrafyadan bağımsız bir "aidiyet" duygusu ve yaşam alanına yönelik bir "üstünlük" ve "yukarıdan bakma" tavrının yer aldığı şüphesizdir. İlginç olan güçlü Oryantalist vurgulara sahip bu yaklaşımın, "algı merkezli" ve "duygusal" karakterine karşılık ortaya koyduğu taleplerin ve içe kapanmacılığın "realpolitik" gereği olduğunu iddia etmesidir.
Soğuk Savaş sonrası post-modern gerçekliğinde Türkiye'den antik dönem Mısır ya da on dokuzuncu asır öncesi Japonya (bu örneklerin dönem teknolojileri gözönüne alındığında coğrafî açıdan izolasyona ne denli uygun olduğu unutulmamalıdır) benzeri bir içe kapanma ve coğrafyasından kopmayı gerçekleştirmesini beklemenin ne derece anlamsız olduğu ortadadır.
Paul Johnson'un haklı olarak uygulamada bir "mit" olduğunu ileri sürdüğü Amerikan izolasyonizminin temel tezlerine benzeyen talepleri de gündeme getiren "Ortadoğu'ya bulaşmayalım" yaklaşımı, aynı zamanda, "kendini yeterli, güçlü ve üstün" gören bir yapının, kendi coğrafyasındaki gelişmelere sırtını dönmesini de talep etmektedir. Bu yaklaşım şüphesiz, coğrafyasına yoğunlaşma, onun dışındaki dünyaya karışmamayı savunmuş olan Amerikan izolasyonizminin karşıtı bir neticeyi hedeflemekle birlikte onunla benzer düşünsel temellere dayanmaktadır.
Ortadoğu'ya "bulaşma"
"Bulaşmamamız" istenen "Ortadoğu" adından da kolaylıkla anlaşılabileceği gibi Avrupa merkezli bir kavramsallaştırmadır. Farklı ülkeleri kapsayan biçimlerde yapılabilecek "Ortadoğu" kavramsallaştırmasının ne derece anlamlı olduğu şüphesiz fazlasıyla tartışmalıdır. Ancak açık olan sınırlarından bağımsız olarak "Ortadoğu"nun "Türkiye'nin de dâhil olduğu bir coğrafyayı" kapsamasıdır.
Bu nedenle "Türkiye'nin Ortadoğu bataklığından uzak durması" benzeri talepler gerçekte ülkenin "kendi coğrafyasındaki gelişmelere sırtını dönmesi, onlarla ilgilenmemesi" anlamına gelmektedir ki bunun imkânsızlığı ortadadır. "Batı"ya duyulan aidiyetin diğerlerinin fazlasıyla önüne geçtiği varsayılsa bile Türkiye'nin kendi coğrafyasında ve sınırlarının öte tarafında gerçekleşen büyük değişime sırtını çevirmesi, gelişmelere Okyanusya'da oluşan olaylar gibi yaklaşması mümkün değildir.
Türkiye'nin ayrılmaz bir parçasını oluşturduğu coğrafyanın bir asır önce başlatılan bir süreç içinde şekillenen yapay sınırlarının değişimi, mevcut bâzı devletleri sona erdirirken yenilerini ortaya çıkaracak büyük bir dönüşümü başlatmıştır. Bu ise "sırt çevirme" ve "bulaşmama"yı bütünüyle imkânsız kılmaktadır.
Bir asır önce gerçekleşen Sykes- Picot- Sazonov uzlaşması sonrasında oluşturulan Ortadoğu'nun sınırları uzun sürecek ve kanlı bir süreç sonrasında değişecek ve bölgede yeni dengeler oluşacaktır. Önemli bir bölgesel aktör olan Türkiye'nin sınırlarının öte tarafında başlayarak Suriye ve Irak benzeri yapıları dağıtan gelişmelere "bu coğrafyanın parçası olmadığı" zemininde sırtını çevirmesi ve gelişmeleri izlemekle yetinmesi mümkün değildir.
Bu konuda dile getirilen taleplerin "realpolitik"in dayatması olarak sunulmasının bu kavram hakkında yeterli bilgi sahibi olunmaması ve büyük resmin görülememesinden kaynaklandığı şüphesizdir.
Günümüz Ortadoğu'sunda aktörler ve ittifakların hızlı değişimi "realpolitik"i de fazlasıyla tartışmalı hale getirmekte, bu ise dış politika yapımını daha da zorlaştırmaktadır. Örneğin düzen içindeki gelişmeleri büyük çapta Saddam Hüseyin, Beşşar Esed ve Ba'as örgütlenmelerinin belirlediği Irak ve Suriye'de süreç içinde ortaya çıkan aktörlerin sayısı ve yeni yapılanma alternatiflerinin çeşitliliği "realpolitik"in ne olduğu ve hangi siyaset izlenerek ona bağlı kalınacağını da fazlasıyla tartışmalı hale getirmektedir.
Bu açıdan bakıldığında Sykes-Picot tasavvuru ilâ modern Ortadoğu'nun oluştuğu dönem arasındakine benzer bir süreç içinde olunduğu şüphesizdir. Örneğin Fransız mandat yönetiminin Suriye'yi Halep Devleti, Şam Devleti, Nusayrî Devleti ve Cebel Durûz Devleti benzeri yapılara ayrıştırmayı düşündüğü 1921-22 yıllarında Ba'as kontrolünde ve Nusayri hegemonyasında bir bütünün ortaya çıkacağını çok az kimse öngörebilirdi. Benzer şekilde Abdülaziz ibn al-Sa'ud'un vurucu gücü olarak yarımadanın Asir, Ha'il, Hicaz benzeri bölgelerinin Suudî egemenliğine girişinde önemli rol oynayan İhvân'ın 1926 sonrasında başlattığı ve İngilizlerin desteğiyle bastırılabilen isyanının başarıya ulaşması Arabistan'da oldukça farklı bir "status quo"nun ortaya çıkışına neden olabilirdi. Bu sırada kimi desteklemenin "realpolitik"e uygun düşeceğini kavrayabilmek hiç de kolay değildi.
Dış siyaset yapımı
Aktörlerin, ittifakların, dengelerin günlerle ifade edilebilen zaman dilimleri içinde değiştiği "Ortadoğu"ya "bulaşmama" imkânı olmadığı gibi yaşanılan karmaşa içinde hangi siyasetlerin "realpolitik"e uygun olduğunu tespit edebilmek de kâğıt üzerinde göründüğünden zordur. Bu nedenle tartışılması gereken anlamsız "bulaşmama" tezi değil oluşmakta olan yeni Ortadoğu hakkında geliştirilecek tasavvur ve buna ulaşılabilmesi için üretilecek "dış siyaset" olmalıdır.
Esnek olmak zorundaki bu siyaseti şekillendirmek ve hızla değişen koşul ve aktörler çerçevesinde değiştirebilmek şüphesiz son derece zordur. Soğuk Savaş döneminin "ittifak" çerçevesinde üretilen dış siyasetleri ile mukayese edildiğinde bu zorluk kıyaslanamayacak bir ölçektedir. Ancak bu siyaset "yapılmak" zorundadır. Onun alternatifi yeni düzen oluşumu sürecinin dışında kalmak değildir.
Bu şüphesiz "yapılacak" dış siyaseti çoğulcu yollarla tartışmamamız, o konuda farklı görüşler ileri sürmememiz anlamına gelmez. Bu alanda üretilen siyasetlere sert eleştiriler getirmek, değişiklikler talep etmek de mümkündür. Ancak, son tahlilde, Türkiye yeni Ortadoğu oluşum sürecinin parçası olmak zorundadır.
Bu sürece dahil olur ve değişik aktörlerle ilişkiler kurarken Türkiye'nin farklı aidiyetleri arasındaki dengelerin bozulmasına izin vermemesi, ahlâkî kaygıları "realpolitik"e uyma adına terketmemesi ve bölgede yaşayanların isteklerine uygun yeni bir düzenin kurulmasına destek vermesi anlamlıdır. Bir kez daha vurgularsak çoğulcu yollarla tartışılması gereken "coğrafyamızdaki" gelişmelere sırt çevirmemizin "realpolitik"e ne denli uygun olacağı değil sürece "nasıl" dahil olunacağıdır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018