M.Şükrü HANİOĞLU
Tarihi yeni bir toplum yaratma ve millet inşa etme alanlarında etkili bir araç olarak gören Erken Cumhuriyet rejimi, bu amaçla değişmez, tartışılmaz ve "değişmesi ve tartışılması teklif edilemez" bir "resmî yorum" yaratılmasının anlamlı olduğunu düşünmüştür.
Yaratılan resmî tarih, Türklerin "parlak geçmişi"ni neolitik çağa taşımakla kalmamış, fizikî antropoloji ve arkeoloji çalışmaları aracılığıyla medeniyetin kurucusu ve yayıcısı olduğunu savunduğu proto Türkler üzerine yoğunlaşırken Osmanlı geçmişini "olumsuz" bir parantez olarak dışlamıştır.
Bu yaklaşım ve yaygın kabûl gören "Cumhuriyet'in, Osmanlı geçmişinden etkilenmedentamamıyla yeni ve orijinal bir reform projesine işlerlik kazandırdığı" tezi düşünce tarihimizin uzun süre ciddî biçimde ihmâl edilmesine neden olmuştur.
İsmet İnönü'nün talimatıyla Tanzimat'ın yüzüncü yıldönümü nedeniyle kapsayıcı bir derlemenin kaleme alınması Osmanlı tarihine yaklaşımdaki yumuşamanın başlangıcı olmuştur. Buna karşılık Osmanlı araştırmalarının, antropoloji temelli tarih ve ona hizmet eden arkeoloji çalışmalarının önüne geçebilmesi için uzunca bir sürenin geçmesi gerekmiştir.
Onlar da kim?
Bu araştırmalarda da entelektüel tarih ön plana çıkmamış, siyasî ve diplomatik tarih çalışmaları ile Annales okulu etkisiyle sosyal ve ekonomik tarih incelemeleri ağırlık kazanmıştır. Daha sonraki yıllarda da bu tabloda önemli bir değişim gerçekleşmemiştir. Bunun neticesinde genel anlamda tarih bilgisi son derece zayıf olmakla kalmayarak, entelektüel düşüncesinin geçirdiği evrim hakkında neredeyse hiç bilgisi olmayan, 1923 öncesinde entelektüel tartışmanın var olmadığını varsayan "tarihsiz" bir toplum oluşmuştur.
Günümüzde beşerî ya da sosyal bilimler eğitimi alan ortalama bir üniversite öğrencisi, Hoca Tahsin Efendi, Münif Paşa, Emrullah Efendi, Ahmed Rıza Bey, Mehmed Ali Aynî benzeri önde gelen düşünce adamlarının eserlerini ve temel tezlerini değil adlarını ve hangi dönemlerde yaşadıklarını dahi bilmemektedir.
Bu alanda görülen önemli bir eksiklik düşünce tarihinin "ana hatlarını" ortaya koyan temel eserlerin yokluğudur. Birbirinden kopuk biçimde yazılan biyografik çalışmalar kapsayıcı bir tablonun ortaya konulabilmesi için yetersiz kalmış, merhum Hilmi Ziya Ülken'in Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi çalışması ise önemli bir başlangıç noktasını oluşturmuştur.
Merhum Ülken, siyasal düşünce tahlilleri konusundaki farklı yaklaşımları tartışmadan ve kronolojik biçimde yaptığı tahlillerle bir çerçeve oluşturmuş; ancak maalesef onun öncü çalışmasını yeni eserler takip etmemiştir.
Bu, şüphesiz, düşünce tarihimizin özgün alanları ve öne çıkan kişilikleri üzerine aydınlatıcı eserlerin kaleme alınmadığı anlamına gelmez. Buna karşılık, düşüncemizin en azından Tanzimat sonrasındaki gelişimini "düşünce tarihi" ve "entelektüel tarih"in nasıl yazılacağı konusundaki teorik tartışmaları da göz önüne alarak tahlil eden kapsayıcı bir "temel" eser yazılmamıştır.
Profesör Bolay'ın eseri
Dolayısıyla Profesör Süleyman Hayri Bolay'ın yazar ve editör olarak kaleme aldığı ve derlediği sekiz ciltlik Tanzimat'tan Cumhuriyet'e Siyasî, İdarî ve Sosyal Düşünce Temsilcileri eseri büyük bir boşluğu doldurmuştur. Büyük emek ürünü olan bu kapsayıcı çalışma, düşünce tarihine son derece geniş bir açıdan yaklaşmakta ve siyasî, felsefî, iktisadî, edebî, ahlâkî ve dinî düşüncenin önde gelen isimleri ve akımları üzerinden bu alanlarda Tanzimat sonrasında gerçekleşen tartışmaları tahlil etmektedir. Profesör Bolay uzun yıllar sonra düşünce tarihimizin gelişimini ayrıntılı biçimde ortaya koyan bir "tablo" sunmuştur.
Düşünce tarihimize yapılan en kapsamlı katkılardan birisi olan bu değerli çalışma, Osmanlı-Cumhuriyet devamlılığı tezinden hareketle günümüze uzanan bir zaman dilimini kapsamaktadır. Eserde uzun bir süreç incelenirken, ideolojik önyargılarla küçümsenen Tanzimat sonrası entelektüel hayatımızın ne denli canlı olduğu gösterilmekte ve dolaylı biçimde de olsa toplumda yaygın kabûl gören "kopuş" tezinin anlamlı olmadığı ortaya konulmaktadır.
Çalışma bunun yanı sıra Batı ile ilişkilerin niteliğindeki değişme sonrasında Osmanlı düşüncesinin basit bir aktarıcılık düzeyine indiği yolundaki yaygın kanaati de ciddî biçimde sorgulamaktadır. Nihayet eser, Batı düşüncesinin farklı bağlamlarda ne gibi dönüşümlere uğradığı alanındaki literatüre de önemli katkılar yapmaktadır. Bu katkının daha güçlü biçimde gerçekleşmesi için çalışmanın ya da en azından kısaltılmış metninin değişik dillere çevrilmesi yararlı olacaktır.
Yeni ufuklar
Bu kapsamda bir eseri uzun yıllar süren uğraşlar sonrasında toplumun istifadesine sunan Profesör Bolay'ın takdire şâyân çabası gelecekteki düşünce tarihi çalışmaları için de önemli bir başlangıç noktası teşkil edebilir.
Düşünce tarihi çalışmalarımızın Profesör Bolay'ın değerli katkısı sonrasında ulaşılan aşamada, Quentin Skinner'in en önemli kuramcılarından olduğu Cambridge Okulu'nun önerdiği türde (bu okulun Oryantalizm suçlamalarına muhatap olmasına da neden olan, Batı dışı düşünceye yeterince ilgi göstermeme zaafını gözden uzak tutmayarak) bir yaklaşımı benimsemesi önemli bir sıçramayı beraberinde getirebilir.
Arthur Lovejoy'un entellektüel tarih alanında uzun süre egemenlik kuran tezlerine kapsamlı eleştiriler getiren böylesi bir yaklaşımın benimsenmesi neticesinde, değişik "entelektüel söylemler"in içinde şekillendikleri tarihî bağlamlar üzerinden anlaşılması ve temel tartışma metinlerinin güncel değerlerden bağımsız biçimde değerlendirilmesi mümkün olabilecektir.
Bu da entelektüel düşüncesinin gelişimini daha iyi anlayan, geçmişini "kutsama/reddetme" uçlarında tartışmak yerine "tarihselleştirme"ye gayret eden bir toplum yaratılmasına ciddî katkılar yapacaktır.
Bu arzu dile getirilirken, zikrettiğimiz eserin önsözünde nakledilen bir gelişmeden ders alınması yararlı olabilir. Profesör Bolay çalışmanın değişik bir düzenleme ile Kültür Bakanlığı'na proje olarak sunularak, kabûl edildiğini, ancak daha sonra dönemin bakanı tarafından yayın programından çıkartıldığını dile getirmektedir.
Türkiye geçmişini, entelektüel düşüncesinin evrimini siyasî mülâhazalar dışında değerlendirme olgunluğuna ulaşmak zorundadır. Bu zor görevi bilimsel sorumluluk ile yerine getirenlerin siyasî eğilimlerine takılmak, onların "neci" olduklarını sorgulamak geçmişe ait tatsız bir hâtıra haline gelmelidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018