Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Önümüzde üç büyük zorlu köşe var, üç büyük köşe dönecek Türkiye. ( 1) Kürt sorununda artık, ateşkesi somut bir çözüm projesine dönüştürmek, (2) Sivil ve demokratik yeni anayasa yapımına girişmek ve (3) Genel seçimler. Bu sıralamayı rastgele yapmadım, neden-sonuç bağıntısını, başka deyişle sıralamada, ünlü benzetmeyle söylersem “zincirin tutulacak halkasını” dikkate aldım.
Zaman kriteri açısından bakarsak dönülecek en yakın köşe genel seçimler, tarihi belli, yapılacak iş belli, gidip sandığa oy atacağız. Fakat herkes de iyi bilmekte ki, bu seçimlerin önceki seçimlerden çok farklı anlamı var. 2011 genel seçimi bazı şeylerin kaderini belirleyecek bir seçim olacak. En azından CHP ve MHP içinde şimdiki yönetimlerin yani Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin kaderi belli olacak. Bu durum ise diğer iki köşe dönüşün de rengini belli edecek. Seçim ortamı ısındıkça bu seçimin belirleyeceği yakın gelecek üstüne daha çok konuşur olacağız.
Bizde demokrasinin, demokratik siyasetin zayıflığı nedeniyle, siyasi partiler ülkenin acil sorunlarının çözümü ile ilgili somut programlarını –ki eğer varsa böyle bir programları, seçim sonrasına ertelerler. “Hele bize bir oy verin, bizi iktidar yapın gerisini bize bırakın” demeye getirirler. Propagandalar, halkın neden kendi partilerini tercih etmesi gerektiği üstüne değil de, neden öteki partileri tercih etmemesi üstüne kurulur. Ötekini kötüledikçe kendilerini güzellediklerini sanırlar.
Bu geleneksel siyasi kültür bizde demokrasinin tahtına yıllar boyu demagojinin oturduğunun açık göstergesidir. Bu alışılagelen çizgi ilk kez 2007 genel seçimlerinde kırılmış, o seçimler belirgin bir tema üstüne oturmuştu. Sivil demokrasi. 28 Şubat askerî darbesinin ardından hızlanan Ergenekonlaşma süreci Cumhurbaşkanlığı seçimine yeni bir muhtıra ile müdahale edince bu sorunun çözümü için halka gidilmiş ve halk bu askerî vesayete müdahale etmiş ve yüzde 47 ile durumu değiştirmişti. Bu demokratik müdahalede sivil toplum güçleri de aktif müdahil rolü oynamışlardı.
Böylece yalancı demokrasiden yani demagojiden demokrasiye geçiş süreci içine girmiş olduk.
Devamı, 12 Eylül halkoylamasıyla geldi. Halkoylaması kampanyaları boyunca kısmi Anayasa değişikliğine destek veren sivil toplum güçlerinin etkinliği daha da arttı. Bu kampanya boyunca sol, liberal demokrat, muhafazakâr demokrat, İslami duyarlılıklı demokrat çevreler ve entelektüeller arasında ciddi bir işbirliği ilişkileri doğdu. Bu zımni ortaklık havada kalmadı ve yine ilk kez halk “hukuk yarattı”. Çünkü önceki halkoylamalarından farklı olarak halk uzunca bir tartışma ve müzakere sürecinden geçerek bir anayasa değişikliğine “evet” dedi ve Meclis’in hazırladığı bir yasaya anayasal güç kazandırdı.
Yalnızca, bir yasa teklifini teklif olmaktan çıkarıp yasalaştırmakla kalmadığı gibi daha önemlisi bu yolla, yasaların uymakla mükellef olduğu bir üst hukuk yaratmış oldu. Çünkü, halkoylamasında tek bir yasa maddesi oylanmadı, bir anayasa değişikliği paketi oylandı. Bu paket Anayasa’da “esaslı” bir değişimi içermekteydi, öyle ki daha önce de yazdığım gibi bu değişiklikten sonra mevcut anayasanın meşru temelleri kalmadı. Zira, bu paketle halk, Anayasa’nın yapısında, temel kurumlarında esastan bir değişikliğe evet diyerek, askerî-bürokratik rejimin normlarını kaldırarak yerine sivil demokrasi normları koymuş oldu.
Yani halk hukuki norm yarattı.
Böyle bakıldığında önümüzdeki seçimlerde seçime katılacak siyasi partilerin genel anlamda “12 Eylül Anayasası’nı değiştireceğiz” lafları yeterli görülemez, o eskide kaldı. Çıkarılacak yeni yasalar için olduğu gibi yapılacak yeni anayasa için de bu yeni normlar hem TBMM, hem siyasiler tarafından dikkate alınması zorunlu bir hukuki keyfiyettir. Şimdi partiler ve tek tek milletvekili adayları sivil demokrasiyi inşa edip, güçlendirecek yeni ilke ve normları halka vaat etmek ve bu temelde oy istemek durumundadırlar.
Eğer Kürt meselemiz olmasaydı soyut bazı ilkeler ilân edilerek bu meselenin geçiştirilmesi yoluna gidebilirdi siyaset ama artık gidemez. Kürt özgürlük hareketi yalnız bir bölgede değil Türkiye genelinde sivil demokrasi talebini zorlayan önemli bir faktör haline geldi. Demagojinin yolu da böylece büyük ölçüde tükendi. Bunu en iyi CHP’nin içinde kıvrandığı yeni siyaset yapabilme açmazlarında görebiliriz. Kemal Kılıçdaroğlu fincancı katırlarını ürkütmemeye gayret ederek yeni bir söyleme yönelmek isteyince ortalığın nasıl karıştığını gördük. Yani sivil demokrasi ayracında orta yolculuk giderek imkânsızlaşmakta.
Öyleyse seçim öncesinde önümüzdeki yedi ayın eski tür demagojik siyasetlere kilitlenmemesi için sivil toplum güçlerinin bugünden kolları sıvaması gerekli.
[email protected]
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Üzgünüm
7.05.2012 - Gerçek muhalefetin ayak sesleri
3.05.2012 - Hasan Tahsin gerçekte kimdi
30.04.2012 - Sıcağı sıcağına...
28.04.2012 - Tarihe doğru uzun yürüyüş
26.04.2012 - Umudun gücü...
23.04.2012 - Dürüstlük üstüne
21.04.2012 - Ölüm sınırına gelindi
19.04.2012 - ‘Silahsız kuvvetler darbesi’
16.04.2012 - Bir dokun bin ah işit...
14.04.2012
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
emekçi köylü
Diktatörleşeceği umulmayan kişi RTE ise onun diktatörleşmesine siz şaşırmışsınız. ben hiç şaşırmadım.Kendi tabanını kemikleştirmek için Türban yerine bir şey koyması gerekiyor. Çünkü AKPnin TÜRBAN sömürüsü çöktü.Şimdi demekki Apış arasını sömürecekler gençler üzerinden.
Satılmış Kındap
Hocam saygılar, biz ülke olarak demokrasi için bedel ödemeyenlerdeniz. Cumhuriyetle birlikte demokrasi bizler altın tepside sunuldu. Ne olduğunu daha anlayamadık. Bizle ulus olarak bağımsızlık savaşı verdik, fakat siyasal olarak bağımsız olsak ta? ekonomik olarak bir türlü bağımsızlığımıza kavuşamadık. Bu gidişle de kapitalizm buna müsaade etmeyecek. Kısaca bizler demokrasiyi öğrenemedik, özümseyemedik.