Namık ÇINAR
“En çok neye pişmansınız” diye sorsalar, “darbe davaları yoluyla hesaplaşmaya kalkarak, orduyla ters düşmeye”, dermiş gibi geliyor bana, Erdoğan.
Neyse ki son birkaç senedir, süper telâfi ediyor o nedametini.
Hem de, kesenin ağzını sonuna kadar açarak ve üzerlerindeki şaibeyi yargı yoluyla kaldırdığı emekli paşalara, küfeyle milyon tazminatlar ödeyerek.
Askerler dirayetli adamları severler.
Onlar da gördüler ki, Erdoğan hiç de yabana atılacak cinsten biri değil.
Kodu mu oturtan türden.
Tam kafa dengi yani.
Din konusu, en ayrıştıkları yermiş gibi gözükse de; bana sorarsanız, pek kulak asmayın, derim.
Onları ters köşelere savuran şey, mahut iktidarlarının ellerinden böyle paldır küldür alınmasıydı.
Keşke uzlaşsalardı da, bunları yaşamasalardı.
Dinin mesele olamayacağını şundan söylüyorum:
Askerlerin, ama sadece onların değil; CHP’lilerin, her kentin Etiler ve Bağdat Caddesi burjuvaları ve tüm şekilci modernistlerinin laikliği, sanıldığı üzere, onu, Batı demokrasisinin asal araçlarından biri gibi saymalarından gelmiyor.
Çünkü onlar da Batı’ya ve değerlerine, tıpkı Erdoğan kadar düşmanlar.
Onların da kendilerine göre bir din anlayışları var.
İçinde, yerine göre rakı da olan.
Biçimsel ritüellere pek aldırış etmeseler de, kara kalabalıkları zapt etmeye yaradığını pekâlâ gören.
Dinî bayramların resmî tatil olmasına itiraz etmedikleri,
dinsel bir müessese olan şehitlik olgusuna sıkça başvurdukları,
yaşlandıkça itikatları biraz daha artarak oruç falan da tuttukları,
“devre geceleri”nin yanına artık “devre mevlitleri”ni de ekledikleri,
sofuluğu nispeten ihmal edilmiş şekliyle,
onların da bir İslâmiyet anlayışları yok değil, var!
Dediğim gibi; dert, sadece iktidar paylaşımından kaynaklanan bir anlaşmazlık.
Hiç değilse birbirlerini yeni yeni tanımaya başladılar ya, bu da bir şey sayılır.
Nitekim, siyasal slalomda üstüne adam tanımadığım Perinçek gibi müphem bir figürün arkasında hiza ve istikamete geçen emekli paşalar da gösteriyor ki, taşlar yavaş yavaş yerine oturuyor.
Erdoğan’la, ha Cuma namazlarında saf tutmuşsun, ha bu yolla ilişkiye geçmişsin; ne fark eder, aynı şey!
Antidemokratlık oldu mu, onun dinciliğini minciliğini kolaycacık bir kenara koyuveren tüm Ulusalcılar,Erdoğan’ın sancağı altına birer ikişer üşüşmekte bir beis görmeyebiliyorlar.
Erdoğan ne şanslı!
İktidarını daha epeyce götürebilecek şekilde, bu ülkede çok seçeneği olduğunu neticede sezinlemiş bir adam.
Aslında gelişmeleri yadırgamıyorum.
Şiirlerini pek sevdiğim, romandaki ustalığını teslim ettiğim, ama siyasal düşüncelerine katılmadığımAttilâ İlhan da dönüp dolaşıp, sonunda o aynı ulusalcı yere dinden giderek gelmiyor muydu?
“Ağır tütün, hafif anason kokan bir loşluğu omuzlarına alarak” Boğaziçi yalılarında poker çeviren işgal İstanbul’unun tefessüh etmiş tiplerini anlatırken, onun da başvurduğu yöntem, Batı imgelerini yerden yere vurmaktan geçiyor.
“Yoksulluğun diz boyu olduğu” Dersaadet’te, “ne tarafa dönsen, kokmuş, üşümüş, ezilmiş insanlar… kof ve yutulmuş çığlıkları andıran kabahatli gülümsemeleri, uzamış sakallarından sarkan umutsuzluklarıyla”, tıpkı sinekler gibi Hilâliahmer önlerinde birikmekteydiler.
Oysa o sıralarda “elini nereye sürse mikroptan evhamlanan” işbirlikçi züppe takımı, “hilafsız her sabah banyo alıyorlar”dı.
“Pera Palas’ın muazzam şöminesinde, ağır kütükler çıtırdayarak yanarken”, İtilafçı subaylarla kırıştıran “utanmak nedir bilmez hoppa kadınlar, oradan oraya fingirdeyerek kaçışıyorlar”dı.
(Allah’tan İlhan, Mustafa Kemal Paşa’yı o günlerde artık orada değil, Anadolu’da göstermektedir.)
İşte tam o sırada, Allahu ekber… Allahu ekber… nidalarıyla şafağın karanlığına katar katar dağılan sabah ezanları, Boğaziçi’ne demirlemiş düşman zırhlılarına ve Pera’da, Tatavla’da, Ayastefanos’taki tüm işgalcilere karşı, bize bu şehrin Türk olduğunu kanıtlayan yegâne fenomenmiş gibi sunuluyor.
Benzer bir kullanma biçimi, geçenlerde İsrail’in Kudüs’teki Müslümanların ezan sesini kısmasına seyirci kalındığını yakaladığını farz ederek, AKP hükümetini buradan silkelemeye kalkan CHP’li Gürsel Tekin’den de geldi.
Oysa minarelerden yükselen bangır bangır hoparlör ezanlarından, en önce kendi seçmenleri rahatsız, ama kimsenin ağzını bıçak açmıyor.
İşinize gelince ezan metaforunu kullanmak, siyasetiniz bakımından cazip gelebilir.
Lâkin bu sizi direkt dinciliğe götürür.
Çünkü o zaman, bu üslubun asıl sahibi olarak ortaya çıkan ve toplumu o dinsel damardan besleyerek çekip çevirmeyi amaçlayan Erdoğan’a söyleyecek lâfınız kalmaz.
Ey Ulusalcılar; CHP’liler, emekli askerler ve her kentin Etiler ve Bağdat Caddesi burjuvaları, tüm şekilci modernler!
Siyaset arenasında nerede durduğunuzun farkında mısınız?
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016