Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Silahlı mücadele bugün için gerekli midir? Negatif ve/veya pozitif argümanlarınızı bize açıklar mısınız?
Gerekli mi gereksiz mi tartışmasından ziyade, şiddet ve silahlı mücadele meselesine tarihsel şartlar içinde bakmak lazım. Etno-kültürel dinamikleri bastırılan bir halkın uygun siyasi şartlarda baskıya ve inkâra, şiddet temelinde cevap verdiği, tarihsel bir vaka. Kürtler bu cevabı Şeyh Sait’te, Ağrı’da filan verdiler. PKK son Kürt isyanıdır. Ama isyan ettiği devlete karşı “özerkliğini” koruyabilmiş bir isyan hareketi de değildir. İsyancılar tecrübesiz, ve herhangi bir tarihî mirastan yoksundular –sürekliliği olmuş bir tarihsel mirası kastediyorum– ama buna karşılık devletin tecrübesi çok fazlaydı. Devlet bence son Kürt isyanını daha başından Türk halkının ve dünyanın gözünde kriminalize etmeyi başardı.
Silahlı mücadelenin başladığı yıllarda, bir sosyal-siyasal karşılığı olduğunu biliyorum, o süreçleri yaşadım az çok, ama bu böyle diye, son isyan ve silahlı mücadele mutlaka gerekli miydi derseniz, hayır diyorum. Kürtler bu isyana zorlandılar. Ve bana kalırsa kazanan Kürt halkı değil, devlet oldu.
Kürdistan’da yeni bir gerilla mücadelesi sürdürülemez. Bunu Kandil’dekiler de zaman zaman ifade ediyor. Savaşı asıl olarak şehirlerde sürdüreceklerini söylüyorlar. Silvan saldırısından sonra “Devrimci Halk Savaşı” adıyla denenmedi değil. Sonuç: Kazan Vadisi’nde çok sayıda gerillanın hayatını kaybetmesi, ve şehirlerde öldürülen siviller, ağırlıklı olarak da Kürt kadınları.. Batman’da ve Siirt’te..
Bir etnik çatışmayı göze almadan, savaşı sürdürmek mümkün değil artık. Ve bunu göze alsanız bile, kaybedersiniz. Kürt nüfusun yarısından fazlası metropollerde yaşıyor. Tersine göçe Kürtler hiç arzulu değiller ve gerçeği söylemek gerekirse, Kürtlerin yüzü, Diyarbakır’da kurulacak demokratik özerklikten ziyade, İstanbul’a ve metropollere dönüktür. Geleceği, buralarda arıyor insanlar. Kimliğini siyasi haklarını da talep ediyor elbette. Ama bunun illaki şiddetle elde edilebileceğine dair inancı yok kimsenin.
Türkiye’de inkâr bitti. Yerine neyin konulacağı meselesi de silahın ve şiddetin değil, müzakere ve diyalogun meselesidir. PKK teritoryal bir bölgede bağımsız bir devlet istemediğini söylüyor. Demokratik özerkliği de bütün Türkiye için istediğini ifade ediyor. Peki, hadi Diyarbakır’da bu statünüz olsun diye savaştınız, iyi de, Yozgat’taki adamın, demokratik özerklik içinde yaşaması için savaşmak niye sizin vazifeniz olsun?
Kürtler Türkiye’de demokratik özerklik olsun diye savaşmak zorunda mıdır?
Belli başlı Kürt partileri (KDP, YNK ve PKK) silahlı mücadele ve şiddet meselesini, bütün Kürt partileri ve gruplarının katılacağı bir ulusal konferans toplayıp, müzakere edebilirler. Böyle bir konferansta PKK, silahlı mücadeleye son verdiğini açıklarsa, Türkiye’de siyasetin de Kürtlerin de kaderi değişir. Tarihin, geçmişine karşılık PKK’ye tanıdığı siyasi şansın buradan geçtiğine inanıyorum: Tek taraflı silah bırakmak ve meşru, demokratik mücadeleyi sonuna kadar kullanacağını açıklamak.. Silahı bir pazarlık ve güç alternatifi olarak devreden çıkarmak, “düşmanı” da buna (aynı şeye) mecbur etmek.
(Bu cevaba bir ek: BDP, son zamanlarda, “hakları, statüyü ve anayasayı benimle, silahsızlanmayı Öcalan’la konuşun” diyor. Silahsızlanma, “teknik” bir sorun ya da “dağın bilgisine vâkıf” olanların çözebileceği bir sorun değildir. Silahsızlanma ve silah kullanma, özünde siyasi bir sorundur ve siyasi sonuçlar yaratır; elinde silah tutanlar, bu gerçeğin farkındadır. Silaha sarılmaları ve bugün de ellerinde tutmaya devam etmeleri, silaha ve silahlı mücadeleye tarihsel bir merakın sonucu değildir. Sebep siyasidir ve siyasettir. Kendilerine siyasi herhangi bir “teklif” yapılmadan veya “silahı sizinle, siyaseti ve talepleri BDP’yle konuşuyoruz” denerek, konusu salt silahsızlanma olan bir müzakere-diyalog önerisine evet demeleri zor görünüyor. Silah bırakmaya, “teknik bir heyetle” değil, ancak siyasi bir zeminde ve “siyasi bir heyetle” müzakere ederek razı edilebilirler. Tersi, IRA’dan Güney Afrika’ya hiçbir dünya deneyiminde gerçekleşmiş değil.
Kamuoyunu yanıltmaya gerek yok. Türkiye’de bu siyasi zeminin temel aktörü BDP değil, Öcalan ve PKK’dir.
Öte yandan, silahlı mücadelenin, pozitif bir imkân sunmak bir yana, bugün için, demokratik süreci bloke etmekten başka bir işlevi yok.
PKK’nin 2004’den bu yana izlediği strateji, demokratik süreci bloke etmeye dayanıyordu.
Soralım öyleyse, ortada bu stratejiye ait bir başarı var mı, bu strateji, hedefine aldığı AK Parti hükümetini zayıflatabildi mi?
Kuşkusuz hayır. Anayasa referandumunda ve 2011 seçimlerinde ortaya çıkan sonuçlar, bu stratejinin, PKK’nin ve amacı hükümeti devirmek olan ulusalcı cephenin beklentilerinin tersine, başarılı olmadığını gösteriyor.
Bundan sonra başarılabilir mi?
Bence hayır.
Kürt silahlı mücadelesine ve “şike savaşına” rağmen, bugün nasıl ki askerî vesayet “esasta” sona erdiyse, Ergenekon, Balyoz ve şimdi de 12 Eylül davaları açılabildiyse, bu aşamadan sonra da, silahlı mücadeleye rağmen, Kürt sorunu demokratikleşme programları çerçevesinde “esas olarak” çözüm yoluna girer. Ve bir süre sonra, kimse muhataplık ve müzakere lafını bile ağzına almaz. PKK’nin başvuracağı meşru olmayan ve siyaset dışı yöntemler, onunla beraber hareket eden müttefiklerinin gücü, burada ve Ortadoğu’da, AK Parti’nin Kürt politikasını ve demokratik süreci “silahlı mücadele yoluyla bloke etmeye” yetmez, sadece epey baş ağrıtır.. Bu baş ağrısını Kürtlere ve Türklere yeniden yaşatmak PKK’ye hiçbir şey kazandırmaz. Çünkü her iki halk bugün artık bu türden baş ağrılarına neyin iyi geldiğini, çok iyi biliyor.
Türkiye’nin ortak tercihi, kimin tarafından kullanılırsa kullanılsın, silaha ve şiddete onay veren bir tercih olmaktan uzaktır artık.
Bu duruma, içinde bulunduğumuz yeni yüzyıl içinde, farklı toplumsal hafızaların silaha ve şiddet deneyimine karşı bir çeşit ortaklaşması da diyebilirsiniz.)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012