Sinan ÇİFTYÜREK
Halkımızı ve siyasetini bekleyen iki tehlike güncelliğini koruyor. Birincisi ve önemlisi, Arap milliyetçiliği ile Kürdistan ulusal hareketi arasında IŞİD sonrası kuvvetle ihtimal patlayacak büyük savaştır. İkincisi ise, Kürt siyaseti arasında, bazı kriz noktaları üzerinden muhtemel bir iç hesaplaşmanın yaşanacak olmasıdır. Birincisi, ağır ya da hafif kaçınılmaz olarak yaşanacak, Kürt ulusal hareketi buna hazırlanmalı. İkincisini ise engellemek mümkün, bunun için her şey yapılmalı. Kürtler iktidar olmadan iç iktidar hesaplarına girmeleri tehlikelidir, engellenmelidir.
Birincisini önceki yazılarımda belirtmiştim, yeni bir gelişme olmadığından üzerinde durmayacağım. İkincisinin üzerinde belli yönleriyle duracağım.
Kürdistan siyasetinde bugün; Rojava’da ki TEW-DEM ile ENKS arasındaki meseleler, Güney Kürdistan’da, Şengal ve Kandil meseleleri, Doğu Kürdistan sınırında kim egemen olacak meselesi ve Güney’de ağırlaşan iç siyasal kriz gibi birden fazla sıkıntılı alan var. Bu yazıda hepsinin üzerinde duramayız, esas Şengal meselesi ve çözüm önerileri üzerinden duracağız.
Şengal’e kalıcı çözüm:
Kürdistan bünyesinde statünün yanı sıra Kürt siyasetinin Güney ile Rojava’nın örtüşen geleceğine uygun davranmasıyla mümkün olabilir!
Öncelikle; Şengal’de Van, Qamışlo, Mehabat gibi Kürdistan’ın bir parçası olup halklarına aittir, X veya Y partisinin olamaz. Partiler bugün var yarın yoklar. Şengal ise halklar gibi kalıcıdır. Özelde de Şengal, parçalanmış Kürdistan’da, Güney parçasının kentidir ancak halen resmen Kürdistan iktidarına bağlanmamıştır.
İki; Şengal’i diğer Kürdistan kentlerinden ayıran esas özgünlüğü, O’nun genel Kürt kitlesinden farklı inanca sahip Êzidi Kürtlerin kutsal mekanı olmasıdır. Bu özgünlüğü nedeniyle bugün Güney Kürdistan’ın yarın birleşik Kürdistan’ın bir parçası olarak statü isteyebilir, istiyor da.
Şengal’e statü ve öz savunma meselesi üzerine tartışma da hem Êzidi halkında hem de Kürt partilerinde yeni değildir. Êzidi halkının yaşadığı onlarca katliam tartışmayı esas besleyen faktör. IŞİD’ın Şengal işgali ile başlayan katliam ise statü verilsin etrafındaki tartışmayı güçlendirmiştir.
Şengal’e statü meselesinde ki farklılıklar şöyle özetlenebilir. YNK gibi Kürdistan birliğine zarar vermeden statü meselesinin ele alınmasını savunanların yanı sıra, fiilen Êzidi Peşmerge Birliklerini oluştursa da halen statüye sıcak bakmayan PDK var. PKK ise Şengal’e statü ve öz savunma gücünü savunurken Kürdistan yerine Irak bağlı kanton olmalı diyor. Esas tartışma ve gerilim de bu önermeden kaynaklanıyor. Gerçi PKK, Şengal’e statü verilsin talebini, siyasal konjonktüre göre bazen Irak’a bağlı bazen de Kürdistan’a bağlı kanton olarak tarif edebiliyor.
Bununla birlikte, Êzidi halkının Kürdistan’a bağlı olarak Şengal’e statü ve hatta Peşmerge yapısı içerisinde Özel Êzidi Peşmerge birlikleri (ki var) talebi de artık engellenemez bir realiteye dönüşmüş gibi. Kürdistan içerisinde Şengal’e statü talebi, Êzidi halkımızın Kürt halkında hakim olan dini inançtan farklı inançları nedeniyle de ayrıca kendini dayatıyor.
Üç; Kürdistan’ın belli başlı partileri farklı amaçlarla Şengal’e önem vermektedirler. PKK, Şengal’in, gerek Kandil ile Rojava arasında köprü işlevini görecek coğrafik konumu, gerek Rojava’ya katacağı karasal derinlik gerekse de bağımsız devlete ilişkin karşı ideolojik tutumu gibi nedenlerle ayrı kanton olmasını istiyor.
HPG gerillalarının hem IŞİD’in Şengal işgaline karşı hem de IŞİD’in Şengal’den çıkarılmasında Peşmerge ile birlikte savaşmalarının kendilerine sağladığı prestij ve konumlanma üzerine, PKK kadroları doğrudan kendileri veya bölgeyi ziyaret eden yasal parti heyetleri üzerinden, “Şengal Güney Kürdistan yönetiminden ayrı bir kanton olmalı” söylemini sıkça dile getirdiler.
PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, “Artık bir Şengal Kantonu oluşmalı, onun önü açılmıştır” derken, Mustafa Karasu da,“Özerk bölgeler olur. Şengal özerk bölgesi. Ninova özerk bölgesi. Kerkük özerk bölgesi. Xaneqin özerk bölgesi. Özerk ve öz savunmalı toplum modeli her tarafa uygulanabilir. Hata Telafer ile Şengal ortak özerk bölge de olabilir. Ortak kantonal sistem anlayışında ortak özerklik de kurabilirler” diyerek kantonal sistemi Güney Kürdistan için Şengal ile de sınırlı tutmadıklarını açıkladır.
Bu ve benzeri açıklamalar başta Güney Kürdistan siyasal partileri olmak üzere Kürt siyasetinden ciddi tepkiler aldı. Bağımsızlığa PDK’ye göre mesafeli duran YNK bile “bugünkü Güney Kürdistan şartlarında Kanton geri adım olur. Yeni bir hamle olacaksa bu bağımsızlık olmalıdır” diyerek tepki vermişti.
Benzer tepkiler üzerine, PKK yöneticileri, “KCK’nin Sincar’da kanton kurma niyetinin olmadığını” ya da “Kürdistan içerisinde statü olmalıdır” şeklinde görüşler belirtiler. Ancak genelde PKK ile Güney Kürdistan siyaseti, özelde de PKK ile PDK arasında Şengal meselesi varlığını koruyor. Musul operasyonu sürecinde veya sonrasında durum taraflar arasında ağırlaşabilir, buna şimdiden dikkat çekiyorum. Çünkü Musul’un IŞİD’ten temizlenmesi ile birlikte Kerkük, Diyala gibi Şengal’in de resmen nereye bağlanacağı da öne çıkacaktır.
Dört; Batı Kürdistan için karasal (coğrafik) derinlik, önemlidir fakat bunu Şengal üzerinden aramak yerine neden bir bütün olarak Güney Kürdistan üzerinden aranmıyor? Yani hazır beklenmedik bir hızla Güney Kürdistan ile Rojava parçalarının örtüşen gelecekleri, pratikte kendini bugün IŞİD ile savaş üzerinden yarın Arap militarist şovenizmine karşı savaş üzerinden dayatmışken; Rojava ile Güney Kürdistan’ın karasal derinliği iki parçanın birliği üzerinden geliştirilmelidir.
Haritada Rojava’ya bakıldığında kendi başına bir parça özelliği bile taşımadığı görülür. Dün çizilen yapay sınırlarla Rojava, esas olarak Kuzey’in kısmen de Güney Kürdistan’ın uzantıları olarak durur. Dolaysıyla Rojava için coğrafik derinliği Şengal üzerinden arayıp Güney Kürdistan yönetimiyle karşı karşıya gelmek yerine şimdilik iki parçanın birliği üzerinden aramak doğru olandır. Böyle bir pratik yönelim başta Rojava olmak üzere iki parçaya da coğrafik/stratejik derinlik katacak. Demek ki Rojava için hayatı önemi olan sadece Şengal değil Güney Kürdistan’ın bütünüdür. Güney için de tersi doğrudur.
Beş; elbette bağımsız veya federal Güney Kürdistan’a bağlı olarak Êzidi Kürtlerin kutsal mekânı Şengal’e kültürel özerklik benzeri statü verilebilinir. Parçalanmış Kürdistan koşullarında bu mesele bugün tamamıyla Güney Kürdistan’ın bir iç meselesidir. Şengal ve Êzidi halkımızın meseleleri tüm Kürt siyasetinin meselesi olmakla birlikte bugün özelde Güney Kürdistan’ın iç meselesidir. Şimdilik Güney Kürdistan’ın yarın ise birleşik Kürdistan’ın iç meselesi olarak Êzidi halkımız için statü ele alınmalıdır.
Ayrıca bugünün federal hatta fiilen konfedaral, yarının bağımsız Güney Kürdistan’ı kendi idari sistemini tartışabilir, tartışmalıdır. Dahası bugün Güney Kürdistan, yarın birleşik Kürdistan kendi içerisindeki etnik ve dini farklılıkları dikkate alarak idari, siyasi sistemini kantonal mı, federalizm mi, konfedaralizm mi üzerinde kuracak? Bu mesele bugünden de tartışılmalıdır. Karşı çıktığımız, Şengal ve ya Kerkük’e ilişkin “fedaral Irak’a bağlı otonom/kanton olmaları” yönündeki statü talepleridir.
Altı; Şengal bir süredir fiilen Peşmerge ile PKK Gerillalarının denetimde resmen ise Irak hükümetine bağlıdır. Bu durumda Şengal Diaspora Meclisi’nin “Şengal’e statü tanınsın” kampanyasının muhatabı kim? Güney hükümeti mi, PKK mı yoksa Irak hükümeti mi? Kimden statü isteniyor ve önemlisi kime yani Güney Kürdistan’a mı yoksa Irak rejimine mi bağlı “Şengal’e statü tanınsın” deniyor?
Kimden, ne için, kime bağlı statü isteniyor? Bu soruların yanıtı netlikle verilmeden Şengal Diaspora Meclisi’nin “Şengal’e statü tanınsın” kampanyasını sorunlu görüp desteklenmemesi gerektiğini belirtmiştim.
Kısacası kimden gelirse gelsin, “statü verilsin” talebiyle, Şengal’in Güney Kürdistan yerine Irak federal yapısı içerisinde ayrı bir kantona dönüştürülmeli savunusu kabul edilemez.
Yedi; PKK’nin “gerilla güçlerimiz, halkımızın ve Güney Kürdistan'ın güvenliğini sağlamak için, her türlü desteği vermeye ve Peşmerge güçleriyle birlikte aktif bir biçimde savaşmaya hazırdır” beyanı anlamlıydı.
Ayrıca Şengal’de, IŞİD işgaline karşı HPG gerillalarının mücadelesi önemlidir, herkesçe de bilinmekte olup daima olumlu anılacaktır. PKK tarihe not düşen bu duruştan kalkarak “Şengal Güney’ın bir parçası olmasın bunun yerine Irak’a bağlı ayrı bir kanton olsun” vb. dememeli. Derse hem tarihe not düşen mücadelesine ciddi gölge düşürür hem de Güney ile arasında ciddi bir krize neden olabilir.
PKK askeri güçlerinin Şengal’da ki kalıp kalmama meselesi de Güney Kürdistan hükümeti ile uzlaşarak çözüme bağlanmalıdır. Tıpkı Kobanê’ye dayanışma için savaşmaya giden Peşmergelerin Kobanê’nin özgürleşmesiyle birlikte anlaşma gereği geri dönmeleri benzeri bir çözüm Şengal için de bulunmalıdır.
Sekiz; Bize gelince, ne PDK’nin ne de PKK’nin gözlüğüyle Kürdistan’a özelde de bugün Şengal’e bakmadık, bakmamalıyız. Biz Kuzeyli komünistlerin kendi gözlüğü ve özgün duruşu hep var olageldi. Rojava meselesinde de, Şengal’in geleceği konusunda da, Güney’de başkanlık krizi sorununda da, YNK ile PDK ilişkilerinde de, Doğu Kürdistan’da zaman zaman yaşanan PDK-İ ile PKK gerilimlerinde de hep kendimiz olduk, olmalıyız. PDK’nin ya da PKK’nin de doğrusuna doğru yanlışına yanlış diyen politik çizgimizi de sürdürmeliyiz.
Sonuç olarak;
Ortadoğu’da Kürt siyasetinin önem kazandığı; farklı halklar ve inançların Kürdistan’ı kendilerini güvende hissettikleri coğrafya olarak görmeye başladıkları; Dünyanın belli başlı güçlerinin Kürt ulusal hareketlerine önem verdiği, hatta Doğu Kürdistan’a dönük başta olmak üzere Kürt parti ve örgütlerine “birlik olun” çağrısında bulundukları; yapılması beklenen Musul ve Rakka operasyon sonuçlarının Kürtler lehine yeni imkan ve de engeller çıkaracağı koşullarda Kürdistan siyaseti iç iktidar hesaplarının beslediği tansiyon düşürülmelidir. Somutta da gerek PDK ile YNK arasında, gerek YNK’nin kendi içerisinde ve gerekse PDK ile PKK arasında ki gerilim noktaları hızla aşılmalıdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.06.2019
7.02.2019
18.03.2019
4.02.2019
28.01.2019
9.02.2019
7.01.2018
26.10.2018
28.09.2018