Ümit Akçay
Geçtiğimiz hafta, özellikle Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın yıllık toplantısı vesilesi ile yapılan değerlendirmelerden yola çıkarak, uluslararası teknokraside gözlenebilen bir eğilim olarak hakim paradigmadaki aşınmayı, yani neoliberalizmin sorgulanmasını ele almıştım. Bu yazıda yine aynı toplantılar dahilinde gündeme gelen kamu yatırımlarının artırılması ve yeni bir Bretton Woods sistemi önerilerini ele alacağım.
KAMUNUN GERİ DÖNÜŞÜ
Ekim ayında yayımlanan IMF Mali Görünüm raporu, korona salgını sırasında ve sonrasında maliye politikalarının nasıl şekillenebileceği ile ilgili öngörüleri ve tavsiyeleri içeriyor. 2008 krizi sonrasında şekillenen politika tepkisinde maliye politikası, firma kurtarmaları dışında neredeyse kullanılmadı. Bir anlamda ana akımın kırmızı çizgisi halinde olan bu durum, korona salgını ile başlayan halk sağlığı krizinin etkilerinin ekonomiye yansımasının hemen başında, yani mart ve nisan aylarında aşıldı. Raporda ele alınan önerileri bu bağlamda okumak daha anlamlı olacaktır.
Rapor, halk sağlığı krizinin akut evresinde kamu harcamalarından kaçınılamayacağını belirtiyor. Korona salgını sonrası dönem için ise kamu yatırımlarının ekonomik toparlanmada önemli rol oynayabileceği belirtilmiş. Kamu yatırımlarının artırılması önerisi, faizlerin sıfıra yakın olduğu bir konjonktürde kamu harcamalarının daha fazla borçlanmaya dayanılarak artırılmasının ek bir yük getirmeyeceği gerekçesi ile desteklenmiş.
Raporda, yükselen piyasa ekonomilerinin, mali kısıtlar nedeniyle gelişmiş ülkelere göre daha mütevazi kamu harcama programları uygulayabileceğine işaret edilmiş. Yani ancak yeterli ‘mali alanı’ olan ülkelere tavsiye edilen bir kamu yatırım programı söz konusu. Ancak yine de gerek dış borcun gerekse bütçe açığının artmasının ekonomik toparlanma için kaçınılmaz olduğu kabul edilmiş durumda.
YENİ BİR BRETTON WOODS
Tam neoliberalizmin aşındığı tartışmalarının ortasında, geçtiğimiz hafta IMF direktörü Kristalina Georgieva’nın ‘Yeni Bretton Woods Momenti’ başlıklı konuşmasını gördüğümde, bir an şaşırmadım desem yalan olur. Ancak konuşmanın içeriğine baktığımda, bu tip konuşmalardan beklentimi düşük tutmam gerektiğini hemen hatırladım.
Georgieva, korona salgını kaynaklı halk sağlığı sorunları bittikten sonra gelmesi beklenen ekonomik canlanma döneminin kapitalizmin uzun vadeli sorunları için de bir çözüm dönemi olabileceğine işaret ediyor. Bunlar arasında düşük üretkenlik, yavaş büyüme, giderek artan eşitsizlikler ve yaklaşan iklim krizi geliyor. Yani IMF başkanı, kendi terminolojisi ile de olsa kapitalizmin 1970’li yıllardan beri süren ekonomik sorunlarını ve ekolojik krizi dile getiriyor. Georgieva’nın üç önerisi var.
İlki, para ve maliye politikası için güçlü bir orta vade çerçevesinin olması gerektiğini savunuyor. Bunun detaylarına yer verilmemiş. Ancak bu çerçevenin yeni bir borç mimarisini gerektirebileceğini ve kısa vadede borç yapılandırmaları ile borç aflarının gündeme gelmesi durumunda IMF’in koordinasyon rolü oynayabileceği belirtmiş. Borç affı ve yapılandırmalarının gündeme gelmesi, sistemin bir başka kırmızı çizgisinin de aşılmak üzere olduğunu gösteriyor.
İkinci öneri, sağlık, eğitim ve teknolojik altyapı alanlarında toplumsal cinsiyet eşitliği ve gençleri gözeten yatırım programları oluşturulmasına dayanıyor. Üçüncüsü ise iklim değişikliği ile ilgili. Düşük faiz ortamını fırsata çevirim yeşil dönüşüm yönünde yatırım yapılmasını öneriliyor.
Açıkçası bu önerilerin her biri tartışılabilir, hatta IMF direktörünün ağzından bu sorunların dile getirilmesi, ana akım seçeneklerin birer birer işlevsiz hale gelmesi ve alternatifler üzerine süregelen tartışmaların bir sonucu olarak dahi görülebilir. Ancak IMF başkanının tartıştıkları, küresel para ve finans sisteminin yeniden yapılandırılmasına yönelik yeni bir Bretton Woods tasarımının oluşturulması ile ilgili değil.
HANGİ IMF?
IMF’in söylemindeki ve eylemindeki açı farkı bir süredir daha belirgin hale gelmeye başladı. Korkut Boratav, geçtiğimiz haftaki yazısında neoliberalizmin aşınması konusunu ele almış ve Lara Merling’in ekim başındaki bir yazısına referans vererek, IMF’in Araştırma Bölümü ve ülke programları arasında giderek artan ayrışmaya dikkat çekmiş. Bu gerçekten de dikkat çekici bir durum.
Merling’in işaret ettiği gibi Araştırma Bölümü, bizzat kendi kurumunun “uygulattığı programların dünya çapında eşitsizlikleri artırdığını; büyümeyi olumsuz etkilediğini ortaya koyan yayınlar” yaparken, ülke programları ise halen hakim paradigmayı sürdürmektedir. Görünen o ki, kapitalizmin krizi ve krizden çıkış için uygulanan hakim politika seçeneklerinin birer birer işlevsiz kaldığının görülmesi, şimdilik teorik düzeyde kalsa da alternatiflerin gözden geçirildiğini, ancak henüz uygulamada bir değişim olmadığını gösteriyor.
MODEL ARAYIŞLARI
Geçtiğimiz hafta Ergin Yıldızoğlu da neoliberalizmin aşınması ve ‘yeni model arayışlarını’ ele almış ve IMF ile Dünya Bankası’nın “neo-liberalizmin yerine, 1930’larda ‘Büyük Bunalım’ içinde şekillenen, kapitalizmin II. Dünya Savaşı’nı izleyen ‘altın çağında’ egemen olan modele benzer politikaları, ‘yeni’ kriz yönetim modeli” olarak önerdiğine değinmiş. Devamında ise, bu alternatif arayışlarının giderek yükselen Çin Modeli’nin etkisi altında geliştiğine işaret etmiş. Bu vurgular, konuyu tartışmaya devam etmek için oldukça elverişli.
Haftaya, Türkiye’nin korona salgını sonrası dönem için gündeme gelen bu değişimlerin neresinde olduğunu ele alacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025