Yıldıray OĞUR
Türkiye’de zaten otoriter bir rejim olduğunu düşünenler bu başlığı naif bulabilir.
Kıran kırana geçen cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kalan, bütün büyükşehir belediyelerini muhalefetin kazanabildiği, sürekli yeni partilerin, gazetelerin, televizyonların kurulduğu bir ülkeyi, her kötü haberden sonra Rusya, Venezuela, Türkmenistan ilan edenleri tatmin etmek zaten pek kolay değil.
20 yıldır AK Parti iktidarının her seçimi hileyle kazandığını, 7 Haziran’da seçim kaybettiğinde terörü tırmandırıp toplumu korkuttuğunu, tek adam rejimine geçmek için 15 Temmuz darbesini organize ettiğini, hatta sırf yeniden adaylık için bugün Öcalan ile işbirliği yaptığını düşünenlerle ise zaten konuşacak bir şey yok.
Bunlara gerçekten inanan biri neden hala siyasetle ilgilenir, yazıp, çizmek gibi süfli işlerle uğraşır, anlamak zor.
Belki de bu bir türlü tükenmeyen umut, gerçekten bu söylediklerine inanmadıklarını gösteriyordur.
Yine bir sertleşme dönemine girdik ve yine “İşte şimdi düğmeye bastılar Türkmenistan, Azerbaycan, Venezuela oluyoruz” deniyor.
Nereye gittiğimizle ilgili bu cevaplar, ortada hazır bir proje, plan olduğu varsayımını da içeriyor.
Bu varsayımı devletle ilgili fazla iyimserlik olarak da görmek mümkün.
Çünkü bu varsayım beş yıllık planları elinin altında olan, her şeyi hesaplamış sofistike bir iktidar olduğunu da kabul ediyor.
Projeksiyonlarını daha büyük hikayeye çevirdikleri için şimdi ve burada ne olduğu gibi ayrıntılarla da fazla ilgilenmiyorlar.
Peki ya öyle değilse?
Şimdi ve burada ne olduğunu anlamaya çalışmak, rasyonel ve ideolojik olana değil, pragmatik ve süfli olana bakmak, büyük teorilerden daha fazla açıklayıcıysa?
O halde elinde hazır cevapları, büyük kanaatleri olmayan, içinde şüpheyle olan bitenlere bakıp anlamaya çalışanlarla, olan bitenin üzerinde düşünmeye başlayabiliriz.
Evet, Türkiye’de bağımsız hukuk, ifade hürriyeti, kuvvetler ayrılığı ile ilgili uzun süredir ciddi sorunlar var.
Peki ya neden bugünlerde operasyonlar, gözaltılar, davalarla gaza basıldı? Ne oldu, neyi kaçırıyoruz?
Bu soruyu elbette herkese sorduran, Van Belediyesi’ne kayyım atanması ya da solcu siyasetçi ve gazetecilerin gözaltına alınması olmadı.
Onların başına gelenler ekstra yeni bir duruma işaret etmiyor. Batıdaki insanları da çok fazla endişelendirmiyor. 14 yıl önceki toplantıda ne işin vardı diye insanları tutuklamak Türkiye’yi Azerbaycan yapmıyor. O bir Türkiye klasiği.
Esas “Türkiye’yi Venezuela yaptığı” iddia edilen olaylar batıda olanlar…
İmamoğlu davaları, CHP’li başkanlara kayyım ve tutuklama, Halk TV’ye gözaltı ve tutuklama ve son olarak TÜSİAD yöneticilerinin mevcutlu ifadeye getirilmesi…
Tabii en fazla endişeleri artıran, muhalif bir konuşma sonrası TÜSİAD yöneticilerine adı gözaltı olmayan gözaltılar…
İktidar cenahında bile kafalar karışık.
Anlamaya çalışanlar ya da mesleği gereği bunu da bir şekilde savunması gerekenler, tarihten eski defterleri açıyorlar, bu TÜSİAD yöneticilerinin bir dahli olmamış eski günahları sıralıyorlar, dokunulmayana dokunulduğunu söyleyerek yürekleri serinletmeye çalışıyorlar.
Hatta daha ileri gidip, olanı Trump’a, küresel dengelerdeki değişime bağlayanlar bile oldu.
Meğer bu gözaltı olmayan gözaltı, Trump sonrası artık küreselcilerin Türkiye’deki gücünün bittiğini, buradaki ‘adamlarını’ koruyamadıklarını, yeni bir dönem başladığını gösteriyormuş.
Küreselcilerin Türkiye’deki adamları TÜSİAD yöneticileri oluyor.
Peki kimmiş bu küreselcilerin adamı, dokunulamayan TÜSİAD’çılar?
Gözaltına alınan TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu başkanı Ömer Aras, bir işadamı değil, bir CEO. Eski adı Finansbank olan QNB bankasının yönetim kurulu başkanı. QNB peki neyin açılımı? Katar Ulusal Bankası’nın.
Yani Aras küreselcilere bağlıysa, bu küresel güç dost ve kardeş Katar olmalı.
Yine TÜSİAD’ın Elazığ Kebanlı Başkanı Orhan Turan, 1985’de Laleli’de mühendis arkadaşlarının kurduğu ODE (Oğuz-Demirci) adlı şirketin sahibi. İlk dükkanını Beyoğlu Balık Pazarı’nda açmış, yalıtım malzemeleri üreterek zengin olmuş bir işadamı. TÜSİAD üyeliği de yeni. Daha önce TÜRKONFED (Türk İş Dünyası Konfederasyonu) başkanıydı. Şirketinde yabancı sermayeye yok, yerli milli bir işadamı.
Yani bu konunun Trump’la, küreselcilerle, dünyada olan bitenle bir ilgisi görünmüyor.
Bu TÜSİAD da öyle dokunulmaz eski TÜSİAD’a pek benzemiyor. Nihayetinde koluna polis girenlerin soyadı Koç, Sabancı, Eczacıbaşı değil.
Peki, olayların dışarıyla ilgisi yoksa içeride olan neyle ilgisi olabilir?
Mesela çözüm süreciyle bir ilgisi olabilir mi?
Bazılarının iddia ettiği gibi Öcalan’ın beklenen mektubu öncesi, iktidar, PKK ile müzakere ediyormuş gibi görünmemek için böyle bir sis bombası mı attı?
Bu sorunun cevabı basit bir soru. Buna ihtiyacı var mı?
2009’daki Habur ya da 2013’deki Çözüm Süreci’nde değiliz.
O süreçlerin cinsiyle ilgili değil bu kıyas. Kamuoyunun gücü ve son sürecin içeriğiyle ilgili.
Çünkü kamuoyunun ne dediğinin son yürütülen çözüm sürecinde bir önemi yok. Kamuoyunu ikna etmek için bir çaba da yok.
O yüzden PKK’nın Ankara’da TUSAŞ’a saldırması da, DEM’li belediyelere kayyım atanması da bu süreci durduramadı.
Türkiye’deki hukuk ve demokrasi standartlarıyla, PKK’ya silah bıraktırmak arasında doğrudan bir ilişki yok. Eğer devlet teklif eder ve PKK da “tamam” derse bu iş olacak.
Bu çözüm süreci zaten bir demokrasi ve hukuk cennetinde başlamadı. Bu saatten sonra Demirtaş’ın tutuklanmasından daha ağır ne olabilir?
O yüzden, böyle bir ülkede çözüm olmaz diye düşünenler de, olan biteni toplumun önüne bir sis bombası atmakla açıklayanlar da yanılıyor.
Peki ya TV’lerdeki, anlamak için fazla beyin hücresi kullanmaya ihtiyaç bırakmayan ana haber spikerlerinin ve bazı yorumcuların dediği gibi, bütün bunlar hayat pahalılığı, ekonomik sıkıntılar, artmayan maaşları gündemden düşürmek için yapılıyor olabilir mi?
Yine cevabı bir soru: Neden olsun ki?
Herhalde maaşla geçinen herkes hemfikirdir ki, şu anda Türkiye’de herhangi bir büyük siyasi olay, günlük hayatın her anında hissedilen ekonomik sıkıntıyı unutturamaz.
Peki, unutmazsak ne olur ki?
Genel greve mi gidilir? 10 milyon insan sokaklara mı çıkar? Erken seçim olup iktidar mı düşer?
Bunların hiçbir mümkün değilken, iktidarın üzerinde bir seçim baskısı da yokken, neden bunu unutturmak için riskli taktikler geliştirmek zorunda kalınsın?
Ayrıca iktidarın bir ekonomi programı var; dünyadaki finans çevreleri ve Türkiye’deki iş dünyası bu programa destek veriyor.
İktidar da bu programın iki yıl sonraki pozitif sonuçlarına siyaseten yatırım yapmış durumda.
Yani ortada iktidar için panik yapacak acil bir durum yok.
Geriye kalıyor son seçenek:
Bütün olanlar CHP’nin adayına ve İmamoğlu’na karşı mı yapılıyor?
Esenyurt, Beşiktaş Belediyesi operasyonlar, Kent Uzlaşısı tutuklamaları, İmamoğlu’na davalar zaten öyle de, peki TÜSİAD?
TÜSİAD genel kurulundaki konuşmaların bir CHP grup toplantısındaki konuşmalardan farkı olmadığı açık. Kartalkaya’dan teğmenlere, Halk TV’den İmamoğlu davalarına kadar uzanan bir eleştiri gündemi, muhalefetin gündemiyle birebir aynı. Özellikle hazırlanan slaytlar, emekli CHP’li bir albayın Facebook sayfasında karşımıza çıksa tuhaf bulunmazdı.
Yani TÜSİAD’ın iktidara bir işadamları örgütü değil de bir siyasi hasım hissi verdiği açık.
Ama zaten TÜSİAD’ın CHP’ye yakın olduğu, bir anket konsa Beşiktaş gibi yüzde 90 CHP çıkacağı da sürpriz değil.
Peki, bunu bugün riskli yapan ne oldu?
Ankara kulislerine göre iktidar, TÜSİAD’ın ve büyük TÜSİAD üyelerinin İmamoğlu ile birlikte hareket ettiğine, ona maddi ve siyasi destek verdiği düşünüyor. Bu soruşturmayla İstanbul burjuvazisine bir gözdağı verilmiş oldu.
Ama yine aynı kulislere göre ortada bir kurmay aklı, bir hazır plan da yok.
Bu olup bitenler, bu ihtiyacı görerek inisiyatif kullanan ve kendini göstermek isteyenlerin işi olabilir.
Ama günün sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın herşeye karar verdiği bir sistemde bu operasyonlar, bütün AK Parti ve medyasının ürettiği siyasetten daha fazla Cumhurbaşkanı’nın işine yarıyor.
Bu da bu operasyonel gücün etkisini artırıyor. Daha fazla güç ve inisiyatif kullanma fırsatı veriyor.
Yani siyasete karşı bürokrasinin alanı açılıyor.
Ankara’dan konuştuğum AK Partili ya da AK Parti’ye yakın isimler, olan biteni anlamıyor ve tasvip etmiyor.
Bunlara iktidarın ihtiyacı olmadığını, zaten yeterince güçlü olduğunu söylüyorlar.
Gerçekten de AK Parti iktidarının bugün otoriterleşmede gaza basmasını gerektiren bir acil durum, gelen bir yakın tehdit yok.
Otoriterleşmede gaza basmasına gerek yok, zaten yeterince güçlü.
İmamoğlu için her gün yeni bir soruşturma açılmasına gerek yok. Bir soruşturma sonuç almak için zaten yeterli.
İktidarın karşısında ona baskı yapabilen bir muhalefet yok. Olsa bile ufukta bir seçim görünmüyor.
Mıntıka temizliği için de çok erken.
Ayrıca iktidarın Suriye, Trump, Çözüm Süreci, hatta Avrupa Birliği ile önünde çok avantajlı olduğu ve muhalefetin görünmesinin zor olduğu bir pozitif gündem var.
Ekonomide her şey en azından plana göre ilerliyor.
Bu sayede de yerel seçimlerden sonra ilk defa AK Parti, CHP’nin önüne geçti.
Peki neden şimdi bunları bir tarafa bırakıp Türkiye’yi şimdi Venezuela ve Türkmenistan yapmak istesin?
Yazının sonuna geldik.
Herkes kendi cevabını bulmuştur umarım…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları








































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
8.11.2025
3.11.2025
1.11.2025
29.10.2025
27.10.2025
21.10.2025
18.10.2025
13.10.2025
11.10.2025