Yıldıray OĞUR
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın geçen hafta Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı, tedirginlik ve kızgınlığa neden olan “Aşı tedariki önümüzdeki 2 ay için güçleşiyor ancak sonrasında aşı bolluğu yaşanması bekleniyor” sözlerine dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cuma namazı çıkışında şöyle açıklık getirmeye çalıştı:
“Aşı tedarikinde ben herhangi bir sıkıntı yaşayacağımızı kabul etmiyorum. Şu anda bir defa elimizde zaten aşımız var, yeteri derecede var. Sayın Putin ile yapacağımız görüşmeden de bu işle ilgili çok ciddi bir miktarda Sputnik aşısı inşallah Rusya’dan gelecek. Bu arada Biontech Almanya’dan onun verilmiş sözü var, o da inşallah gelecek. Bazı ihtimaller diyorum çünkü görüşmeyi henüz yapmadım ama (Çin Devlet Başkanı) Şi Cinping ile de bizim önümüzdeki ayın ilk yarısında bu konuyla ilgili bir görüşmemiz olacak. Oradan da tekrar ciddi bir miktarda aşının gelmesiyle zaten bu sayıyı yakalamış olacağız. Yani ben inşallah fevkalade bir durum olacağına inanmıyorum. Yerli aşıda da üniversiteler, bazı ilaç firmaları yoğun bir çalışma içerisinde. Yani bana öyle geliyor ki onların bana verdikleri söze dayanarak konuşuyorum, eylül-ekim gibi onların üretime geçeceğine inanıyorum. Üniversitelerimizin Erciyes gibi, aynı şekilde Ankara’daki üniversitelerimiz onların çalışmaları var ve büyük ihtimalle eylül-ekim gibi oralardan da inşallah aşılarımız üretime geçmiş olacak.”
Elimizde iki farklı açıklama var. Sağlık Bakanı, Bilim Kurulu ile toplantısının ardından “Önümüzdeki iki ay aşı tedariki güçleşiyor” derken, Cumhurbaşkanı, Cuma Namazı’nın ardından “Aşı tedarikinde ben herhangi bir sıkıntı yaşayacağımızı kabul etmiyorum. Şu anda bir defa elimizde zaten aşımız var, yeteri derecede var” dedi.
Fakat Cumhurbaşkanı’nın konuşmasından elimizde yeteri derece aşı olduğu sonucunu çıkarmak güç.
Daha çok elimizde verilmiş veya verileceğine inanılan sözler var denebilir.
Ama altını çizmek gerekir ki bunlar sözleşmeler değil, sözler…
Henüz ABD ve AB tarafından onaylanmamış Rus aşısı Sputnik için Putin’den, zaten gelmiş olması gereken Sinovac aşısı için ise önümüzdeki ayın ortasında görüşülecek Şi Cinping’den aşı bekleniyor.
Bir de BionTech’in “verilmiş sözü” var.
Ama neyse ki onun için Merkel’le görüşmeye gerek yok.
Tek başına bu konuşma; Türkiye’nin aşı tercihleri, yönetim tarzı, dünyadaki yerinin neresi olması gerektiği hakkında çok şey söylüyor.
Türkiye, aşı tedariğini bile Cumhurbaşkanı’nın görüşmeleri düzeyinde, aldığı şahsi sözlerle çözmeye çalışıyor.
Bir tarafta aşı alabilmek için lideriyle görüşmeniz, dış politika başlıklarında onları ikna etmeniz, belki tavizler vermeniz gereken, verdikleri aşı sözlerini bile tıp dışı gerekçelerle iptal edebilen, bunu size karşı diplomatik bir koz olarak kullanan ülkeler var.
Diğer tarafta doğrudan aşı üreticisiyle muhatap olabildiğiniz, aşı almak için Merkel’le Doğu Akdeniz, mülteciler üzerine pazarlık yapmanız gerekmeyen ülkeler var.
Üstelik artık herkes kabul ediyor ki ilk ülkelerin aşıları, ikinci ülkelerinkinden daha az etkin.
Sadece Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı’nın son üç ay içindeki beş açıklamasını arka arkaya okumak bile aşı tercihi ve tedariğinde nerede yanlış yapıldığını görmek için yeterli:
10 Şubat: Koca: “Hedef, nüfusumuzun en az yüzde 60’ının aşılanmasını sağlamak. Ülkemiz ise yaklaşık 15 milyon doz aşıyı temin etti ve toplamda 100 milyon dozdan fazla aşı için anlaşmalarını tamamladı.”
25 Şubat: Koca: “Toplamda baktığımızda 52,5 milyon insanımız, 20 yaşın üzerinde herkesi yapabilir duruma gelmiş olacağız. Ne zamana kadar? En geç mayıs ayına kadar bitirmek istiyoruz, hazirana gelmeden bu sayıyı yakalamak istiyoruz. 24 Kasım’da Sinovac ile sözleşme yaptık. Devamında da 50 milyon doz için yapıldığını söylemiştim. 100 milyon doz için sözleşme yapıldı. Toplamda şu an nisan, en geç mayıs ayı sonuna kadar 105 milyon doz aşıya erişeceğimizi biliyoruz.”
21 Mart: Erdoğan: “Süreç ne getirir ne götürür tam bilemiyoruz, temenni ederiz ki mayıs haziran gibi bu iş tamamlansın, bitsin. Yaz mevsimine de çok daha huzurlu bir şekilde girmiş olalım. Biz hazırlıklarımızı yapıyoruz ve Çin’den aldığımız aşıların dışında, dünde Çin Dışişleri Bakanı ile de bunları etraflıca görüştüm. Bizim Çin ile yaptığımız ilk anlaşma aslında 100 milyon faz aşıydı. Bunun ilk etabı 50 milyon fazdı. Şu an itibariyle bu 50 milyon faz aşı henüz bize ulaşmış değil, Şubat sonu itibariyle bize ulaşacak idi. Dün kendilerine bunu tekrar hatırlattım. Dedim ki, ‘bu 50 milyon faz aşıyı biz sizden süratle bekletiyoruz çünkü sözleşmemiz bu istikametteydi’, ‘ben bunu yakında takip edeceğim, bunu sayın başkanla da görüşeceğim’ dedi ve ‘bu yetmez 100 milyon anlaşmamız var, bu da Nisan sonu itibariyleydi’ dedim, ‘bunları konuşacağım, görüşeceğim ve size de bunları bildireceğim’ dedi.”
27 Mart: Koca: “Çin hükümeti tüm aşı üreticilerine sınırlama koydu. Önce ‘Çin’e vereceksiniz’ dedi. Bu yüzden çok aksama var. Buna rağmen alabiliyoruz. Çin aşısının Faz-3 çalışmalarına katılmasak biz de aşıyı bulamazdık.”
28 Nisan: “Aşı tedariki önümüzdeki iki ay için güçleşiyor ancak sonrasında aşı bolluğu yaşanması bekleniyor. Türkiye, Sputnik V aşısından 6 ay içinde 50 milyon doz almak için anlaşma imzaladı. İlk sevkiyat mayıs ayı içinde gerçekleşecek.”
Peki ne oldu da 2021 yılının Mayıs ayına girerken Türkiye’nin aşı ümidi Cumhurbaşkanı’nın Putin ve Şi Cinping’le görüşmelerinin sonuçlarına kaldı?
Soruyu şöyle de sorabiliriz; Türkiye neden almak için devlet başkanlarıyla pazarlık etmeniz gerekmeyen etkinliği en yüksek Pfizer/Biontech aşısı için bu kadar geç kaldı?
Aslında Pfizer, Türkiye’ye yabancı olmayan bir şirket.
1957’den bu yana Menderes’in tahsis ettiği İstanbul’un göbeği Ortaköy’deki merkezinde faaliyet gösteriyor. Hali hazırda Türkiye’nin ulusal aşı programında olan ve bütün bebeklere yapılan çocuk zatürresi pnömokok aşısını Sağlık Bakanlığı Pfizer’den alıyor. Bu aşı Pendik’te üretiliyor.
Pfizer Türkiye’nin yöneticileri Türk, ABD’de başında olan Albert Burla, Osmanlı’nın ünlü Burla ailesinden gelen Selanikli bir Yunan Yahudi’si. Aşıyı birlikte ürettikleri BionTech’in sahipleri zaten Türk.
Yani tanıdık, diğer rakiplerine göre daha yerli-milli, Türkiye’ye bir kol mesafesinde bir aşıydı Pfizer/Biontech.
Ama sonuçta karşımızda torpille, iltimasla, ricayla, minnetle ya da bağlı oldukları ülkenin dış politika öncelikleri ve tercihlerine göre iş yapmayan bir şirket ve onun dünyayı kasıp kavuran bir hastalık için bütün dünyanın peşinde olduğu aşısı vardı.
Bu aşıyı almak için zamanla yarış da çok erken başlamıştı.
Pfizer’in resmi sitesine göre Pfizer ile BionTech, Covid-19’a karşı mRNA teknolojisiyle aşı üretimi için anlaşmaya vardıklarını 17 Mart 2020 günü bütün dünyaya duyurdular.
Yani bir yıldan fazla önce, Türkiye’de ilk korona vakasının görülmesinden altı gün sonra.
Bu duyuruların tabii bir amacı vardı.
Bütün dünyanın merakla beklediği aşı için önceden siparişler alıp, anlaşmalar yapmak.
Beklenen anlaşmalar da yaz ayıyla birlikte yapılmaya başlandı.
Nitekim Pfizer/Biontech, ilk anlaşmasını 22 Temmuz 2020’de ABD Sağlık Bakanlığı ile yaptığını açıkladı: 2021’de teslim edilmek üzere 100 milyon doz artı gerekirse 500 milyon doz.
31 Temmuz 2020’de ABD’yi Japonya izledi. Japonya, yine 2021’in ilk yarısında teslim almak üzere 120 milyon dozluk ilk siparişini verdi.
5 Ağustos’ta Pfizer Kanada’yla anlaşmaya vardığını açıkladı. Yine 2021’in başında teslim edilmek üzere.
Ve 9 Eylül’de Avrupa Birliği, Pfizer/Biontech ile 300 milyon dozluk aşı için anlaşma yaptı.
2020 yazı ve sonbaharı boyunca İsrail, BAE, Suudi Arabistan, Avustralya, Yeni Zelanda, Malezya, Güney Kore gibi ülkeler 2021’de teslim almak üzere Pfizer/Biontech’e ilk doz aşı siparişlerini vermişlerdi.
Sadece zengin ülkeler yapmadılar bunu. Mesela 36 milyon nüfuslu Peru bile 8 Eylül 2020’de 10 milyon doz sipariş için Pfizer/Biontech ile anlaşmıştı.
Dikkatinizi çekmiştir.
Bütün bu siparişler Biontech’in aşının yüzde 95 etkili olduğu açıklamasını yaptığı 9 Kasım 2020’den aylar önce verilmişti.
Pfizer/Biontech, yaz ve sonbahar boyu bu anlaşmaları duyururken üretim hedeflerini de eklemişlerdi: 2020 bitimine kadar 100 milyon doz, 2021 sonuna kadar 1.4 milyar doz.
Yani sınırsız bir kaynaktan bahsetmiyoruz, bütün dünyanın peşinde olduğu ama sınırlı bir üretim kapasitesi olan bir aşı vardı karşımızda.
Aşının Faz 3 denemelerinde Türkiye’den İstanbul ve Ankara Tıp Fakülteleri hastaneleri de yer almış, 2020 yazı ve sonbaharında İstanbul ve Ankara’daki gönüllülere aşılar yapılmıştı.
Yani Türkiye de bu aşının farkındaydı.
Ama bu aşıyla ilgili Türkiye’nin ilk resmi teması 9 Kasım’daki açıklamadan üç gün sonra geldi.
12 Kasım’da Sağlık Bakanı şöyle bir açıklama yaptı:
“Prof. Dr. Uğur Şahin’le bir telefon görüşmesi yaptım. Prof. Şahin, Özlem Türeci ile Almanya’da, kendi şirketleri olan BioNTech’te COVID-19’a karşı bilim çevrelerinde ilgi uyandıran bir aşı geliştirdi. Görüşmede bu gelişmeyi ele aldık. Bakanlık olarak süreçte iletişim halindeydik.”
Peki bu iletişim nasıl bir iletişimdi?
İletişimin Biontech tarafına bakalım.
Aşının yüzde 95 etkili olduğu açıklamasının ertesi günü Prof. Uğur Şahin, dünyadaki pek çok medya kuruluşundan önce Türkiye’den DHA’ya gayet akıcı Türkçesiyle konuşmuştu:
“Türkiye için de Sağlık Bakanlığı ile görüşmeler gerçekleştirmemiz gerekecek. Bir protokol imzalandığı taktirde Ocak-Şubat-Mart aylarında Türkiye’ye de aşı dozlarını getirme imkanı doğacak. Sağlık Bakanlığı kaç doza ihtiyaç olduğu ve ne zaman gerekli olduğunu bildirdiği taktirde, Türkiye için de yeterince aşı ayırmayı istiyoruz.”
Yani Sağlık Bakanı’nın “Bakanlık olarak süreçte iletişim halindeydik” dediği iletişim bir sipariş iletişimi değildi.
Şahin, daha sonra Türkiye ile ilgili yaptığı tüm açıklamalarına “Sağlık Bakanlığı’yla görüşmelerin sürdüğü” bilgisini ekledi. Türkiye’de Cumhurbaşkanı ve Sağlık Bakanı da “BionTech ve Uğur Hoca’yla görüşmelerin sürdüğü”nü söyledi.
Ama o görüşmeler uzun süre bir anlaşmayla sonuçlanmadı.
Peru bile sipariş vermişken, Türkiye, Kasım ortasına kadar Pfizer/Biontech’e sipariş vermemiş haldeydi.
Üstelik aşıyı bulan çift Perulu değildi.
Nedense o günlerde bütün dünya Dr. Özlem Derici ve Prof.Dr Uğur Şahin çiftini tebrik ederken, Balkan şampiyonalarında madalya kazanan sporcular için bile telefonlar açan, tweetler atan Cumhurbaşkanı ve bakanlardan kimse iki Türk bilim insanının başarısı için tek bir tweet bile atmamıştı. Almanya’daki Türk bilim adamlarının dünyanın alkışladığı başarısı, Ankara’yı pek heyecanlandırmamış gözüküyordu.
Herhalde dikkatinizi çekmiştir. Türkiye, diğer ülkelerin aksine aşı konusunda, bu aşının üretim, satış ve pazarlamasından sorumlu Pfizer’le değil, doğrudan Biontech ile, Uğur Şahin ile muhatap oldu.
Uğur Şahin, doğduğu ve yetiştiği iki ülkeye en baştan özel ilgi göstermiş, Almanya ve Türkiye ile ilişkileri bizzat kendisinin götürmek istediğini Pfizer’a ilettiği iddia edilmişti.
Peki Türkiye, neden BionTech ile bu ayrıcalıklı ilişkisini kullanıp erkenden siparişlerini vermedi?
8 Aralık 2020’de Sağlık Bakanı Koca’nın yaptığı açıklamadan okuyalım:
“İki Türk’ün başarısı ile övünüyoruz. İlk günden itibaren irtibattaydık. Türkiye’de Faz 3 çalışması için izin verdiğimiz kaç aşı var? İki. Biri, BioNTech. O arkadaşlar olmasa BioNTech’e vermezdik. Niye verdik? Vatandaştaki etkisini görerek, satın almak için. Ama (onlar) ‘1 milyondan fazla veremeyiz’ dedi. 2021 için 25 milyon verebileceklerini söylediler. Ben ‘2021’in Nisanı’ndan sonra aşıya ihtiyacım olmayacak. Çünkü benim aşım devreye girecek. Nisan dahil, bana ne kadar aşı verirseniz, alırım’ dedim. Fazla veremeyeceklerini söylediler. O onların stratejisi… Nisana kadar verecekleri bir miktar var ama yeterli değil. Onu artırmaya çalışıyoruz.”
“Yalnızca AstraZeneca için değil BioNTech için de söylüyorum. Bunlar ‘mRNA’ aşısı. Genetik yollarla elde edilen aşılar. Erken dönemde antikor ve hücresel bağışıklık geliştirme anlamında başarı ortaya koymuş olabilirler. Ama orta ve uzun vadeli sonuçlarını dünya bilmiyor. Çünkü salgında mRNA yöntemiyle ilk kez kullanılıyor.”
Açıklamaya bakınca Türkiye’nin neden sipariş vermekte geç kaldığı görülüyor.
Birinci sebep: yerli ve milli takıntısıydı. Ortada acil bir durum varken bile yerli ve milli hassasiyeti bırakılmadı.
Türkiye, nisan ayında zaten yerli aşı gelecek rahatlığıyla davrandı.
Bakan Koca’nın Aralık ayında Biontech’e söylediği “Ben ‘2021’in Nisanı’ndan sonra aşıya ihtiyacım olmayacak. Çünkü benim aşım devreye girecek. Nisan dahil, bana ne kadar aşı verirseniz, alırım’ dedim” sözleri bu rahatlığı gösteriyor.
2 Ocak 2021 hala Cumhurbaşkanı, “İnşallah en geç nisan ayında geliştirme çalışmaları süren kendi aşılarımızı da kullanıma hazır hale getirmiş olacağız” diyordu.
Son açıklamalara göre yerli aşı ancak 2021 sonbaharda hazır olabilecek. Yani altı aylık bir projeksiyon hatası var. O da yerli aşı Eylül-Ekim’de hazır olursa. Bu takıntının Türkiye’ye maliyeti ağır oldu.
Ama bu yerli ve milli hassasiyeti, sadece yeterli aşı sipariş yerine yerli aşının beklenmesine neden olmadı.
Biontech ile görüşmelerde de aşının Tübitak ile birlikte Türkiye’de üretilmesinin, meselenin aciliyetine rağmen hep pazarlığın bir parçası olduğu anlaşılıyor.
Örneğin, 1 Ocak 20212de Cumhurbaşkanı yine Cuma Namazı çıkışı yaptığı açıklamada “Almanya ile yaptığımız görüşmelerde bir ortak üretim meselesi de söz konusu. Bu konuda TÜBİTAK çalışmasını sürdürüyor” demişti.
En son üç gün önce Almanya’da Yabancı Gazeteciler Cemiyeti’nin online toplantısında konuşan Uğur Şahin, bu konudaki Türkiye’nin ısrarının aşı siparişinde gecikmenin sebeplerinden biri olduğunu teyit eden sözler söyledi:
“Türkiye’ye hemen, mümkün olan en çok doz aşıyı vermeyi çok isterdik. Ama bu aşıları bizim üretmemiz gerekiyor. İlk dozları gönderdik, şimdi daha fazlasını teslim etmeyi görüşüyoruz. Ama üretim kapasitelerimizi ne oranda buna ayırabileceğimize bakmak zorundayız. Her şey yolunda giderse, Haziran’da 30 milyona yakın doz aşı göndermek istiyoruz. Temmuz ve Ağustos aylarında da ilave dozlar için görüşmeler yürütüyoruz. Aşı üretimi için TÜBİTAK ile konuştuk. Ancak üretim faaliyetlerini şimdi başlatsak bile ancak 2022’de yol almış olabileceğiz. Oysa bu, hemen şimdi duyulan aşı ihtiyacına yanıt vermiyor. Bu nedenle şu anda mevcut ağımız ile ilerlemek zorundayız.”
Pfize/Biontech siparişinde geç kalmanın ikinci nedeni: mRNA aşılarına duyulan güvensizlikti.
Bugün, Çinli sağlık yöneticileri de dahil olmak üzere bütün dünya en yüksek etkinlik oranı ve en az yan etkiye sahip aşının Biontech’in mRNA aşısı olduğunu kabul ediyor.
Peki, altı ay önce ABD, AB, Japonya, İsrail, Avustralya’nın güvendiği teknolojiye Türkiye neden güvenememişti?
Sağlık Bakanı, o günlerde yaptığı açıklamalarda bu güvensizliğini açıkça ifade etmişti: “Bunlar ‘mRNA’ aşısı. Genetik yollarla elde edilen aşılar. Erken dönemde antikor ve hücresel bağışıklık geliştirme anlamında başarı ortaya koymuş olabilirler. Ama orta ve uzun vadeli sonuçlarını dünya bilmiyor.”
İşte burada da ideolojik ön yargılar, tıbbi kaygıların önüne geçmiş olabilir.
Türkiye’de muhafazakar kesimde her zaman güçlü bir aşı karşıtlığı, modern tıbba karşı şüphe vardı. Alternatif tıp, fitotreapiye yoğun ilgisinin öncüsü uzun yıllar Türkiye’de yaşayan Özbek muhalif lider Muhammed Salih’in 2014’de vefat eden eşi Aidin Salih’ti. Aidin Salih, muhafazakar çevrelerde büyük bir etki yarattı. Sıkı bir aşı karşıtıydı. Aşıların yarattığı etkiler üzerine yazdı, çocukların aşılanmasının risklerini anlattı. Aidin Salih’in alternatif tıp fikirlerinden etkilenenlerden biri de Cumhurbaşkanı’nın eşi Emine Erdoğan’dı. Hatta vefatından sonra “Aidin Ekolü” adlı bir bilimsel konferansa öncülük etmişti. Aidin Salih’in öğrencilerinden Sümeyra Merve Kılınç Cumhurbaşkanlığı başdanışmanı oldu. Cumhurbaşkanlığı’nın sağlık başdanışmanlarından bir diğeri de yine fitoterapi uzmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu. Saraçoğlu koronavirüsü önlemek için “adaçayı ve ebegümeci karışımının kaynatılmasıyla elde edilen gargaranın kullanılması”nı önermişti.
Özellikle koronavirüs aşısında kullanılan yeni mRNA teknolojisi, “genetiğimizle oynamak istiyorlar” komplo teorilerini güçlendirdi. mRNA aşılarına destek veren Bill Gates’a karşı şüpheler, geleneksel Batı-karşıtlığıyla birleşti. Bütün bunlar en başta Pfizer/ Biontech aşısı yerine geleneksel yöntemlerle yapılan Sinovac gibi inaktif aşıların tercihini etkilemiş olabilir.
Sonuçta iktidarın aşı ile ilgili tercihini Bilim Kurulu’na ya da Sağlık Bakanlığı’na bırakmadığını tahmin etmek zor değil. Sadece son bir yılda olan bitenden bile “Bilim Kurulu ne derse o olur” denmediğini biliyoruz.
Üçüncü etken tabii hakkında daha az bilgiye sahip olduğumuz alandaki faktörler: Çin ile ilişkiler, aşıların ekonomik maliyeti, neye karşılık alındığı, Sinovac aşısında ortaya çıkan iktidara yakın yetkili şirketin lobisi ve benzer şirketlerin-çevrelerin kar güdüleri…
Sonucu hepimiz biliyoruz.
ABD, İngiltere ve İsrail nüfuslarını aşılayıp sokaklarda maske takma yasağını kademe olarak kaldırıyor, Almanya bir günde 1.1 milyon insanı aşılama rakamlarına ulaştı, en arkadan gelen Fransa’da Macron Haziran’da 18 yaş üstü isteyen herkese aşı yapılacağını açıkladı.
Dünyada son bir ayda vaka sayılarının en çok arttığı ilk beş ülke arasında yer alan Türkiye ise hala aşı arama aşamasında.
2021’in Nisan sonunda hala önümüzdeki iki ay aşı bulmakta güçlük çekileceğini öğreniyoruz.
Aşı tedariğinde güçlükler yaşanacağı açıklanan önümüzdeki iki ay, 18 günlük kapanmaya denk geldi. Yani kapanma hızlı bir aşılanmayla desteklenemeyecek.
Bu arada her gün 400’e yakın insan aşısı bulunan bir hastalık için ölmeye devam ediyor.
Eğer Türkiye, milli ve yerli hassasiyetini, ideolojik önyargıları ve diğer diplomatik öncelikleri bir kenara bırakıp, meselenin aciliyetine ve hayatiyetine uygun olarak en baştan ve erkenden Pfizer/Biontech aşısı siparişi veren ülkelerden biri olsaydı, bugün aşı için Putin’le Ukrayna’yı, Şi Cinping’le Doğu Türkistan’ı konuşmak zorunda kalınmayabilirdi.
Ama öyle yapılmadı.
Biontech’e zamanında yeterince sipariş verilmedi, yerli aşı yetişmedi, Çinliler sözünü tutmadı, Ruslar Putin’le görüşmeye göre aşı verecek.
Yani evet, “en kötü ihmal Türkiye’de…” yaşanıyor
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025