Kemal CAN
Dünya uzunca bir süredir baş döndürücü bir hız baskısı altında yaşıyor. Gerekse de gerekmese de her şey çok çabuk yapılmak, korkunç bir hızda dolaşmak zorundaydı. Küreselleşmenin, neoliberalizmin ve post modern akıl yürütmenin ortak çabasının ürünüydü ve teknolojik destek sayesinde tartışılmaz ve kaçınılmaz bir gerçek muamelesi görüyordu. Biraz yavaş olan veya olmaya yeltenen başarısızlığa, hatta yük olma suçlamasına katlanmak mecburiyetindeydi. Korona salgını vesilesiyle bu hız tutkusunun övülmediği, aksine bir tehdit olarak hissedildiği günlerin içinden geçiyoruz. Çin’in –çoğu insanın adını bile bilmediği- bir şehrinden çıkan bir virüs, bütün dünyaya olağanüstü bir hızda yayıldı. Şimdi tehlike büyüdüğü ve yakına geldiği için herkes, “neden bu kadar hızlı hareket ediliyor” hatta “niye hareket ediliyor” demeye başladı. Dünyanın koca bir köye dönüştüğü inancı, herkesin kendi sınırları içindeki derin yalnızlığını örtmeye yetmedi. Virüs gelmesin ama yardım gelsin çelişkisi çöktü birden. Elbette, eğer bu hastalığın bir çaresi bulunursa, yine dünyaya aynı hızda dağıtılacak. Trump her şeyi Amerika için istese de, belki bazıları öncelik kazanacak ama neticede eskiden olduğundan daha hızlı yayılacak. Dolayısıyla o zaman da belki küreselleşme ve hız konusuna yeniden bambaşka bir gözle bakılacak.
Yüksek travmalar, anlık olarak çok hızlı değişen veriler, sürekli yeniden değerlendirme gerektiren koşullar, artan belirsizlik, tutarlı ve aslında sağlıklı düşünmeyi zorlaştırıyor. Yakalanabilen geçici anlarda biraz aklı selim öne çıkar gibi olsa da, hemen yeni bir dalga gelip eldekini avuçtakini süpürüp götürüyor. Verilen –verilmek zorunda kalınan- anlık reaksiyonlar –bazen de şimdi zamanı değil denilerek bekletilenler- hukuki, politik, etik ve vicdanı sınırları fazlasıyla zorlayabiliyor. Örneğin daha bir hafta önce geceleri balkonlardan alkışlanan sağlık çalışanlarının, oturdukları apartmanlarda taciz edilmeye başlandığına dair haberler okuyoruz. Belki bir gün sonra çaresizce yardım istemek zorunda kalacağı insanları tehdit olarak görenleri duyuyoruz. “Herkes kendi olağanüstü halini uygulasın” talimatı bazı apartman yönetimleri tarafından değişik yorumlanıyor demek ki. Başkalarının da ihtiyacı olabileceğini düşünmeden marketleri talan etmek de öyle bir durumdu. Evde kalalım ama üretim de durmasın diyebilmek, yaygın bir rasyonellik haline gelebiliyor bazen. İnsanoğlu zorlandığında kötü akıllara daha yakın yürümeye başlıyor, ne yazık. Yaşanmakta olana ve yakın geleceğe ilişkin olasılıkları düşünmenin, değişen verilerle sürekli tazelemesi ihtiyacı duyuluyor. “Galiba şöyle bir yöne gidiliyor, bunun sonucu da şöyle olabilir” cümlesinin mürekkebi kurumadan, onların çoktan olduğu yeni bir aşamaya geçildiği anlaşılıyor.
Geçtiğimiz haftanın başında, Türkiye’nin korona stratejisinin olmadığını, “hazırlıklıyız, daha güçlüyüz, iyi durumdayız” şeklindeki iyimserlik takviyesinin artık pek işe yaramayacağını yazmaya çalışmıştım. Bu sıkışmanın daha agresif bir iletişim stratejisiyle telafi edilebilme olasılığına da dikkat çekmiştim. Hafta boyunca yaşananlar bunun bir ihtimalden çıkıp, çoktan geçilmiş bir eşik olduğunu ve saldırganlığın iletişim strateji sınırlarını aşacağını gösterdi. Yerel yönetimlerle yaşanan kampanya gerilimi, ulusa seslenişe sıkıştırılan muhalefete laf çarpma hevesi, suç duyurularına kadar dayandı. Yöneticilerden savcılara, RTÜK’ten İçişleri Bakanlığı’na kadar yayılan resmi çabaların yanına, medya ve sosyal-medya kampanyaları da eklendi. Cumhurbaşkanı’nın avukatlarının Fox TV’den Fatih Portokal hakkında suç duyurusunda bulunması, HaberTürk’teki bir ekonomi programının RTÜK cezası nedeniyle yayınına ara vermesi taze örnekler. Çarkların dönmesiyle ilgili hassasiyet başından beri salgının önlenmesi duyarlılığının önünde gitti. Şimdi tepkilerin en yükseği de, işin bu tarafından geliyor. “Çarkların dönmesi” önceliği, iktidarın lütuf ve kayırma döngüsünü bir itaat sopasına dönüştürürken, iktidarın krizi yönetme biçimini eleştirmek şöyle dursun, yeterince güçlü alkışlamamak bile ihanet sayılmaya başlandı.
Türkiye’nin korona krizinde diğer ülkelere göre daha iyi durumda olduğu iddiası –işin sağlık tarafında- iki veriye dayandırılıyor: Birincisi testlerdeki artışa paralel olarak vaka sayısının hâlâ doğrusal bir grafik izliyor olması. İkincisi de ölüm oranlarının dikkat çekici biçimde düşük olması, tedavi oranının da hiç fena görünmemesi. Türkiye’nin test uygulama pratiği ve önlemlerinin özellikleri, bu tabloyla uyumlu aslında. Uzunca süre test uygulaması, semptom vermeyen vakaları tespit yerine, başvuruları sonuca bağlamak için kullanıldı. Yayılmayı değil, ölüm oranlarını artıracak risk gruplarını izole etme tercihinin de sonuçta etkili olduğu açık. Galiba sonradan kullanılacak “başarı” kriterlerine göre bir program yürütüldü. Bilim Kurulu’nun dinlenen ve dinlenmeyen önerileri, öncelikle “sıkıntı yaratacak” veriler süzgecinden geçti. Bütün dünya için açıklanmış resmi veriler dikkate alındığı için, rakamların güvenilirliği tartışması –çok sayıda iddiaya rağmen- şimdilik dışarıda bırakılıyor. Ancak bu veriler ve diğer verilere yapılan muamele, herkesin eşit biçimde kullanmasına açık değil. Mesela “bir iki haftaya normalleşiriz, bayrama rahatlarız” demek serbest ama sorunlu bir veriye işaret etmek yasak. Hem salgına hem de onun ekonomik artçı etkilerini başka örneklerle kıyaslarken takdir, minnet, alkış ve övünme dışındaki seçenekler ise “memlekete ve millete düşmanlık.”
Dünyanın çeşitli köşelerinde ve konunun hemen her başlığına göre, meşrebe ve koşullara bağlı olarak farklı tutumları, değişik aktörlerin gösterdikleri performansları ve yapılanların nasıl karşılıklar gördüğünü izliyoruz. Türkiye’deki iktidarın meseleye yaklaşımında bazı söylem değişiklikleri olmakla birlikte, bir süreklilik ve tutarlılık gösterdiği söylenebilir. Hem geçmişteki sorun yönetme formülleriyle benzerlikleri açısından hem de bu sorunla baş etme planının adımları itibarıyla. Mesela “kıskanılan ülke” teması yine kullanımda. İktidarın resmi sözcüleri ve destekçileri, Avrupa ülkeleri ve ABD’nin sergilediği başarısızlık tablolarına çok sık müracaat ediyor. “Seçilmiş diğer ülkelerle” kıyaslama teşvik ediliyor. Gerçekten de Türkiye, yöneticilerinin yapabileceklerini kestirmek bakımından pek çok ülkeden “daha iyi” durumda. Çünkü gerçekleri en kötümser olasılıkları işaret ederek ulu orta söyleyen –ancak yine de panik yaratamayan- liderlere karşılık, meseleye ilişkin sadece kendi bakışını pek saklama gereği duymadan gösteren transparan yöneticilere sahip. Önümüzdeki günler, bu bakış penceresinin görüntüsünü bozan herkes için daha zorlu olacak.
Yazarlar
-
Taha AkyolTürk-Rus-Çin ittifakı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERBolsonaro’nun tarihi mahkûmiyeti 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTektonik Kırılmalar: Liberalizmin Tasfiyesi ve Müslümanlar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDemokrasinin içerideki ve dışarıdaki dinamikleri 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayÇin yoksulluk tuzağından nasıl çıktı? 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet farkında mı? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKültürel hegemoni savaşı: Türkiye’ye bak, Amerika’nın geleceğini gör 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCHP’liler için bir seçimlik başarı mı, Türkiye’nin demokratik dönüşüm mü? 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞUR“Bize bir ömür daha lazım…” 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalCharlie Kirk cinayeti ve ‘radikal sol’ 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTürkiye’nin Kürt Sorununu çözecek yaklaşım neden Suriye’de uygulanmasın? 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'nin umudu eğitim: Cumhuriyet’in en önemli başarısı, bugün sınav usulsüzlüğü ve fırsat eşitsi 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞGürsel Tekin konusunun pek konuşulmayan tarafı 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.08.2025
17.08.2025
17.08.2025
21.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
27.05.2025
6.04.2025
23.02.2025
16.02.2025