Ahmet ALTAN
İngiltere tahtının beş numaralı varisi Prensi Harry, “yaralı, hasta, sakat” ordu mensupları için iki yılda bir tekrarlanacak bir “engelliler yarışması” organize etmiş… Bu yarışmaların adı İnvictus Oyunları…
“İnvictus”, Latince “yenilmez” anlamına geliyor.
Aynı zamanda İngiliz şairi William Ernest Henley’in çok ünlü “İnvictus” şiirine de bir saygı selamı veriyor:
“En kötü şartlarda olsam bile
Ne korktum, ne de ağladım kimselere
Kaderin pervasız darbelerinde bile
Kana bulansa da başım, eğilmedi asla”
Kaderin darbelerine direnen insanlara yeni bir ümit ve güç vermeyi amaçlıyor bu yarışmalar.
Bir benzeri Amerika’da da var.
Bu oyunları desteklemek için bir de “klip” dolaşıyor internette.
Prens Harry, babanannesi Kraliçe Elizabeth ile otururken telefon çalıyor, görüntülü aramada karşılarında Michelle ve Barack Obama duruyor…
Bu oyunlarla ilgili ona takılıyorlar, Kraliçe ile Prens de onlara cevap veriyor.
Son olarak bu “takılma” çemberine Kanada Başbakanı Trudeau da katıldı.
Dünyanın en güçlü insanlarından bir grup, acılar yaşamış olanlara şakayla, espriyle, takılmayla güç veriyor, onlara yalnız olmadıklarını bir kez daha hatırlatıyor.
Bu klipin arkasından Obama’nın geleneksel Beyaz Saray Muhabirleri yemeğinde yaptığı son konuşmayı dinledim.
Beyaz Saray Muhabirleri yemeğinde başkanların esprili konuşmalar yapmaları da ayrıca bir gelenek.
Obama’nın kendisiyle dalga geçme biçimi, muhaliflerine şakacı iğneler batırması, “topal ördek” olmasıyla alay etmesi, başkanlığının biteceği günü beklemesini “son gününü bekleyen zavallı yaşlı bir adamım” diye fevkalade hafifseyerek anlatması…
Bütün bunlar bize ne kadar yabancı.
Tabii insan “neden” diye sormadan edemiyor.
Neden onların ülkelerinin başkanları, cumhurbaşkanları, başbakanları öyle de bizimkiler böyle?
Neden Türkiye’nin Cumhurbaşkanı, Obama düzeyinde bir konuşma yapamaz?
“Obama çok parlak bir adam, herkes o düzeyde konuşamaz” derseniz, onun kadar parlak olmayan Bush da muhabirlerin yemeğinde böyle konuşmalar yapardı…. O düzeyde bile konuşma çıkmıyor bizden.
Neden onlar kendileriyle dalga geçmekten gocunmaz da bizim Cumurbaşkanı kendisiyle ilgili her şakaya bile dava açar?
Neden onlar her eleştiriyi soğukkanlılıkla karşılar da bizim cumhurbaşkanı her eleştiriyi “hainlikle” bir tutar ve eleştirenleri yargılayıp cezalandırmaları için yargıya emirler yağdırır?
Neden İngiltere kraliçesi bile o yaşında bir şakacı klibin içinde rol alır da bizim cumhurbaşkanı gülünç bornozlar giymiş adamların arasından asık suratla merdivenlerden inmeyi tercih eder?
Neden Kanada Başbakanı kendisine “kuantum”la ilgili bir soru sorup kendisini “çuvallatmaya” çalışan bir muhabire, “sen kimsin, kimin emrinde çalışıyorsun” demeyip, o muhabiri “kuantum” konusunda yaptığı parlak konuşmayla sustururken, böyle bir soru bizde bir muhabirin işine mal olur?
Nedir bu büyük ve bizim açımızdan pek de övünç kaynağı olmayan farkın sebebi?
“Eğitim farkı” diyebilirsiniz.
O zaman son seçimlerden bir örnek vereyim izninizle… Selahattin Demirtaş da Harvard’dan değil ama zekasıyla ve esprileriyle dünyanın bu “yönetim eliti” arasında yer alabilecek bir performansın sahibi.
Demirtaş başbakan ya da cumhurbaşkanı olsaydı, eminim İnventus klibi içinde kendine özgü bir biçimde yer alır ve çok da ilgi toplardı.
7 Haziran’dan önce hepimiz onu televizyonlarda izledik.
Demek “eğitim” tek başına bir neden değil.
“Halkın düzeyi” desek, “bizim halk geri” desek, ben size gene Demirtaş örneğini vereceğim.
Erdoğan’a oy verenler Türkiyeli de Demirtaş’a oy verenler İngiliz mi?
Demirtaş’ın esprili, kendisiyle de dalga geçen, saz çalan üslubu nasıl o kadar taraftar ve beğeni topladı?
Demirtaş o üslubuyla bir “kitle” partisinin başında olsaydı, ortalığı silip süpüreceğini hepimiz biliyoruz.
Demek bu farkın nedeni “halkın düzeyi” de değil.
Peki ne?
Niye bizim yöneticiler bu kadar tedirgin, sert, esprisiz?
Niye hep ölümden ve şiddetten konuşuyorlar?
“Zeka farkı” desek… O makamlara çıkabildiklerine göre zekasız da değiller, hiç olmazsa iki espri yapabilir, kendileriyle de dalga geçecek bir laf söyleyebilirler.
Eğitimin, halkın düzeyinin, zekanın aradaki bu büyük farkta bir rolleri olabilir ama farkı asıl belirleyenin başka bir şey olduğunu düşünüyorum.
“Hak etmediğini isteyenin” korku dolu katılığından kaynaklanıyor bu fark.
Erdoğan ve Davutoğlu, hakları olmayan bir şeyi istiyorlar.
“Anayasaya uymayacağını” söyleyen Erdoğan, anayasanın kendisine vermediği yetkileri kullanmak, yargıyı kendine bağlamak, başbakanlığı sırasında işlenen suçlardan yargılanmamak, “tek adam” rejimi kurup ülkenin başına “padişah” olarak geçmek istiyor.
Bunların hiçbiri onun hakkı değil.
Anayasaya uymak, o anayasanın dışına çıkmamak, başbakanlığı döneminde işlenen suçlardan yargılanmak ve zamanı geldiğinde cumhurbaşkanı olarak görevi bırakmak zorunda.
Davutoğlu ise kendi yöneticileri tarafından halkın gözü önünde aşağılandığı bir partinin başında kalmak ve kendi yetkilerini anayasaya aykırı biçimde cumhurbaşkanına kullandırarak başbakanlığı sürdürmek istiyor.
Hak etmediklerini istemeleri onları bu kadar tedirgin yapıyor.
Her şakadan, her espriden, her eleştiriden korkuyorlar.
Nasıl kendileriyle dalga geçecekler?
Nasıl şakacı bir oyunun parçası olacaklar?
Onlar, hak etmedikleri iktidarlarını gittikçe arttırdıkları bir şiddete borçlular.
Davutoğlu’nun açıkça söylediği gibi, “insanlar öldürüldükçe onların oyları artıyor” ve toplumu paniğe sevkeden ölümler hiç bitmiyor artık.
Gelişmiş dünyadan kopuyorlar.
Türkiye’yi de gelişmiş dünyadan kopartıyorlar.
Kendileri “horoz” olabilmek için ülkeyi de çöplüğe çeviriyorlar.
Bu yüzden hep bağırarak konuşuyorlar, hep tehdit ediyorlar, hep “gelişmiş dünyanın” aslında kötü bir şey olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.
Hitler de öyle konuşurdu.
Ben onun yaptığı her hangi bir şakayı hiç okumadım.
Bağıra çağıra Şarlo’nun alay ettiği bir figür oluyordu ama Birinci Dünya Savaşı’nın yenilgisinin travmasını ve utancını taşıyan Almanları, ancak o bağırış çağırışla ve aşağılık bir şiddetle bir felakete yürümeye ikna edebildi.
Zeka, şaka, espri, toplumları hep uyanık tutar, toplumun uyanık kalmasından korkmayanlar onun için bizim imrendiğimiz bir düzeye ulaşıyor.
Biz, “anayasaya uymayanlar”la, sürekli ölüm güzellemeleri yapanlarla, güçler ayrımını yok etmek isteyen diktatörlük meraklılarıyla o düzeye erişemeyiz.
Gelişmiş ülkelerde de siyaset bizdeki kadar kara, orada da insanlığın bir türlü dinmeyen saçma sapan “yönetme ihtirası” buraki kadar koyu ama bütün bunları gene de belli kurallar içinde tutmayı başarıyorlar… O yüzden o kadar güvenliler.
Buradakilerin ihtirası ise hiçbir kuralın içine sığmıyor… Sürekli suç işliyorlar… Ve onun için bu kadar tedirginler.
Bizimkiler altın varaklı bir koltuk için her şeye razı.
Altınlar içinde doğan İngiltere Kraliçesi torununun oyun arkadaşı.
Alay konusu olduğu için gülünen değil de esprilerine gülümsenen yöneticiler de çıkacak mı bir gün buralardan?
Diktatör olma umudunun kalmadığı, bütün diktatör heveslilerinin cezalandırıldığı, yargısı bağımsız, yasaması özgür, yürütmesi yasalara saygılı bir devlet kurduğumuzda çıkacak elbette.
Öyle bir devlet kurabilen toplumlar, ödül olarak öyle yöneticilere de sahip oluyorlar çünkü.
AHMET HAKAN’A NOT: Bana karşı yoğun bir “ilgi, alakan” var, adım sık sık sütununda geçiyor… Ne yazık ki duygularımız karşılıklı değil, sen benim pek ilgimi çekmiyorsun… Nedenlerini tahmin ediyorsundur.
Ama bu kadar sık benden söz edip, sonunda adımı da öyle dokuz sütuna yazınca ilgimi çektin… Aydın Doğan’ın Hürriyet’inde öyle kocaman puntolarla“Yargılanacaksın Ahmet Altan” başlığı ilgi çekiyor haliyle… Herhalde aynı başlığı Erdoğan için de atacak yüreklilikte, cesur ve özgür bir delikanlısındır…
“Yargılanacaksın Erdoğan” diye de yazabilirsin öyle olduğunu düşünsen. Ama tabii öyle düşünmüyorsun…
Beni Erdoğan’dan daha önemli, daha etkili, daha belirleyici bulduğundan benim için yazıyorsun.
Peki, hiçbir itirazım yok.
Şimdi benim yargılanmamı mahkemelerin az insan alan salonlarına ya da ne olacağı belli olmayan “ahirete” bırakmayalım… CNN’de senin bir programın var… Orada canlı yayına ikimiz çıkalım, merak eden herkes izlesin… Ergenekon’u, Ergenekoncuların ilişkilerini, Balyoz’u, darbe girişimlerini, 17-25 Aralık’taki hırsızlıkları, “bağımsız” yargıyı, yeni ittifakları, senin desteklediğin Erdoğan’ın “başkanlığını”, medyayı konuşalım… İstediğin soruyu sor… İstediğin gibi sor… İstersen PKK konusundaki ilginç sorularını da sorabilirsin.
İnsanlar biz karşı karşıya durduğumuzda yüzüme karşı aynı üslupla nasıl bağırabileceğini de görürler hem.
Hadi…
Ama ben AKP’yi eleştirdikçe hakkımda o yazıları yazıp yazıp, sonra da her zamanki kurnazlığınla kaçmaya kalkarsan peşini bırakmam, onu da söyleyeyim.
İlgimi çekmeyi becerdin… Bakalım bundan ne kadar mutlu olacaksın….
AHMET ALTAN | HABERDAR
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2020
21.01.2020
6.02.2019
28.11.2019
23.11.2019
11.11.2019
21.03.2020
25.09.2018
19.09.2018
26.08.2018