Akif BEKİ
Rize'de AK Parti mitingi vardı, herkes güvenlik noktasından aranarak geçiriliyor.
Buna sinirlenen İl Başkanı, polislere şöyle çıkışıyordu: Ajan mısınız, FETÖ'cü mü; terbiyesizlik etmeyin, haddinizi bileceksiniz...
Nasıl bir dönemdi, derlerse bunu anlatın yeter. İktidarı elinde tutanı rahatsız eden, ters düşen kim varsa ya ajandır, ya terörist...
Suçlu olduğuna siz karar vermeden kimsenin suçlu ilan edilemeyeceği yüksek yargı olsanız da değişmiyor. Aynı suçlamayla zan altında bırakılmanız an meselesi.
Danıştay, KHK ile ihrac edilmiş 414 hakim ve savcıyı haklı bulup işe iadelerine hükmetmiş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yanına Anayasa Mahkemesini de katarak bu kararları hazemedemediklerini, ciddi rahatsızlık olduklarını ve üstüne gideceklerini söyledi.
Oysa Cumhurbaşkanlığı sisteminde yargıya biçilen görev ve rol, iktidarı daha etkin denetlemekti. İktidarı rahatsız etmekten kaçınmak değil.
Her denetleme, denetleyeni rahatsız eder, fıtratı böyle.
Denetlenenin denetleyenden hazzettiği, denetlenlemeye bayıldığı nerede görülmüş!
Onun için de denetim, denetlenenin keyfine terk edilemez.
Tek başlılık sisteminin iki ana vaadinden biri, hızlı karar alamaktı. Ama emekliye maaş zammında, depremzedeye yetişmekte o hızı gösterememişti.
İkinci vaadine gelince o da iktidar üstündeki Meclis ve yargı denetimini güçlendirerek kuvvetler ayrılığını pekiştirmekti. Fakat başından beri henüz bu vaadin yanına bile yaklaştığı görülmedi.
Google'da tarayın, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu minvaldeki sözlerinden bir demet bulursunuz. Cumhurbaşkanlığı sitesinden bir örnek, 2017 tarihli Meclis açılış konuşması:
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 yılında uygulamaya geçecek Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemiyle; yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkilerin netleşeceğini belirterek, 'ülkemizdeki mevcut sistemin en önemli zaafı, bu ilişkilerin birbirine karışıyor olmasıydı. Yasamanın, yürütme organının, yani Mecliste çoğunluğu elinde bulunduran iktidar partisinin veya koalisyon partilerinin tahakkümü altında bulunduğu eleştirisi, böylece ortadan kalkmaktadır' dedi."
Şu da 2019 Adli Yıl açılış konuşmasından:
"Şayet insan adalet yerine zulüm yolunu seçiyorsa, bunu kendi iradesiyle yapıyor demektir. Dolayısıyla, bu iradeyi kontrol altında tutacak zihni ve fiili bir düzene ihtiyaç vardır."
Öyleyse niye üst düzey bir Danıştay hakimi, ismini saklayarak baskı ve tehdit altında olduklarını medyaya fısıldayabiliyor?
4 bin 700 hakim ve savcıdan 414'ünün iadesine karar vermişler. Dosyaları bomboş olduğu, elle tutulur hiçbir somut delil ve dayanak sunulamadığı için.
Affedersiniz de irtibat ve iltisak zaten sorunlu, zorlama tanınlamalar ama irtibat ve iltisak gibi gevşek bir örgütsel bağ dahi kurulamıyorsa ne yapacaktı Danıştay?
Hukuk ele bakar, kalbe bakmaz. Dosyaları yerine açıp kalplerine mi bakacaklardı? Aşk mı arıyoruz, adalet mi?
Yüksek yargı, iktidarı rahatsız edici bir karar vermekten korkar, çekinir hale getiriliyorsa bireyleri, devlet görevlilerinin yetkilerini kötüye kullanmasından kim, nasıl koruyacak?
KANAL İSTANBUL İPTALLERİNE SUUD NE DİYECEK?
İmamoğlu duyurmuştu, Kanal İstanbul'un 1. etap imar planı mahkemeden dönmüştü.
Sözcü'nün haberine bakılırsa fazlası var. Aynı İdare Mahkemesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayladığı sonraki 2 etabın planlarını da iptal etmiş.
İBB, Bakanlığa karşı açmıştı davaları. Planlama tekniklerine ve hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle de kazanıyor.
Ama konu, İBB ile Bakanlık arasında değil sadece. İstanbullulardan başkasını da ilgilendiriyor. Kanal İstanbul'a yatırıma çağrılan Suud ve Emirlikler ne derece taraf meselâ, henüz bilmiyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Temmuz 2023'te Körfez turuna çıkarken şöyle demişti:
"Bu ülkelerin, Türkiye'den belirli 'asset'leri alma durumları olacak."
Suud, Katar ve Emirlikler'e hangi varlıklarımız pazarlanıyordu?
Çantada nelerin olduğunu, Independent Türkçe'nin Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek yazmıştı. Kanal İstanbul'la ilgili sıkı bir sunumun da hazırlandığını öyle öğrenmiştik.
Kanal İstanbul, topraktan satışa sunuluyor, demekti.
Körfez şeyhleri, paralarının hesabını bilen zenginlerdi. Sokağa saçmazlardı.
Yargı süreci sürüyor, kararlar henüz kesinleşmedi. Fakat Çılgın Proje siyaseten de ortada kaldı. AK Parti İstanbul adayı Murat Kurum, sahiplenmiyor. Çatlasalar da patlasalar da Kanal'ı yapacaklarını söylemiyor.
Körfez yatırımcıları projeye girdi mi, girmedi mi; bu saatten sonra ne derler? Bir ben mi merak ediyorum, iktidardan çıt yok.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
30.04.2025
25.04.2025
22.04.2025
8.04.2025
3.04.2025
28.03.2025