Akın ÖZÇER
Mısır’daki askeri darbe ve darbeye karşı direnenlere karşı önceki gün girişilen katliam Arap Baharı ile Orta-Doğu’da yeşeren demokrasi tomurcuklarını daha çiçek açmadan dalından koparttı. Komplo teorilerini sevmeyenlerin bile aklını karıştıran bu gelişmelerin yeni halkası Tunus olacak gibi görünüyor. Halk Cephesi üyesi Muhammed El-Brahimi’nin evinin önünde bir suikasta kurban gitmesi Arap Baharı’nı başlatan bu ülkede de yaz ortasında güz rüzgârları estirmeye başladı. İktidardaki İslamcı Ennahda’nın lideri Rashid Al-Gannuchi her ne kadar ülkesinde Mısır senaryosunun işlemeyeceğini söylese de, Arap Sonbaharı’nın ana fikri olan “İslam ve demokrasi birbiriyle uzlaşmaz” teması çoktan işlenmeye başladı bile.
İslam ve Demokrasi
İslam’ın öngördüğü hukuk düzeninin kuramsal olarak demokrasi ile uzlaşmadığına kuşku yok. Çünkü biri Tanrı’nın emrettiği kuralları –herhangi bir ideolojide olduğu gibi- mutlak doğru kabul ederken, diğeri mutlak doğrunun var olmadığı temeline dayanıyor. O bakımdan demokratik bir toplumda İslam, herhangi bir din veya inanç için olduğu gibi, kendine özgü hukuk kuralları ile değil bireysel özgürlükler bağlamında değerlendirilmek durumunda ki laiklik de esasen bu temelde vücut buluyor.
Demokratik bir hukuk devletinin laik anayasal düzeni dinsel kurallara dayanmıyor ama din ve vicdan özgürlüğünü temel hak ve özgürlükler çerçevesinde güvence altına alıyor. Bu güvence, başkalarının temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla bireylerin dini vecibelerini yerine getirmenin ötesinde kılık, kıyafet ve düşüncelerini açıklama, dernek ya da siyasi parti kurma gibi tüm bireysel özgürlüklerini de kapsıyor elbette.
Bu itibarla, İslam ile demokrasinin birbiriyle uzlaşıp uzlaşmadığını kuramsal değil yukarıda ana hatlarını çizdiğim demokratik çerçevede tartışmak gerekir. Bu tartışmada önemli olan, bir ülkede sandıktan çıkan bir İslamcı partinin, kendisine iktidar yolunu açan demokrasinin oyun kurallarına saygı göstermesi, seçimle gelip, seçimle gitmeyi kabul etmesidir. Tıpkı herhangi bir ideolojik parti, örneğin Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bir dönem iktidar ortağı olan Avro-komünist partiler gibi.
İslamcıların demokrasiye entegrasyonu
Avro-komünizm teoride proletarya diktatörlüğü öngören komünizmi nasıl demokratik sisteme entegre ettiyse, Arap Baharı da İslamcılar üzerinde benzeri bir işlev görebilirdi. Ancak Arap Baharı Batı Avrupa ülkelerindeki gibi demokrasi değil, diktatörlüklerle yönetilen ülkelerde ortaya çıktığından bu amaca varmak kolay olmayacaktı. Bu ülkelerde önce demokrasinin tüm kurallarıyla yerleşmesi gerekiyordu. Ama Merkezi ve Doğu Avrupa ve Latin Amerika ülkeleri ardından sıranın artık Orta-Doğu’ya geldiği düşünülüyordu. Tunus’la başlayan ve Mısır’la devam eden demokratikleşme dalgası, Suriye’de tıkanmış olsa da yine umut veriyordu.
Mısır’da demokratik seçimlerle iş başına gelen İslamcıların 3 Temmuzda askeri darbeyle bir anda devrilmesi ve demokratik direnişlerinin yüksek can kaybıyla kırılmaya çalışılması bu bölgede taşların yerinden oynatılmasını istemeyenler olduğunu ortaya koyuyor. Bölgedeki demokratik olmayan ülkelerin doğal karşılanabilecek darbeden yana tutumları ve yardımları bir yana, başta ABD ve Avrupa ülkelerinin darbecilere gösterdiği hoşgörü komplo teorilerine sıcak bakmayanların bile tüylerini ürpertiyor.
Kabul etmek gerekir ki Mısır askeri darbesini, İslam’ın demokrasiyle bağdaşmadığı varsayımı üzerinden değerlendirerek hoşgörüyle karşılamak sadece bölgenin değil dünyanın geleceğini de olumsuz yönde etkileyebilecek bir tutum. İslam’ın demokratik sisteme entegrasyonunu göz ardı ederek, şiddet yanlısı radikal İslamcı grupların adeta önünü açıyor. O bakımdan kendini demokrat kabul eden herkesin siyasi görüşlerine katılmasa da Mısır ve diğer ülkelerde sandık yoluyla iktidara gelmiş hükümetlerin demokrasi dışı müdahalelerle devrilmesine karşı çıkması gerekiyor. Demokrasilerde esas olan, herkes için kuralların işlemesi; kaybettiğimizde askıya alınması değil.
Ne tesadüf ki bir zamanlar bölge ülkelerine hiç de uygun olmayan bir benzetmeyle “Türkiye modeli” önerisinde bulunulurken, Arap Sonbaharı ile birlikte demokratik olmayan bir Türkiye imajı giderek güçleniyor. Türkiye sözde ılımlı İslam’ın iktidarda olduğu bir ülke olarak model ilan edilmişti. Bu yanlıştı çünkü Türkiye laikliğin en katı şekliyle uygulandığı bir ülkeydi ve gerçek anlamda İslamcıların iktidara gelmeleri mümkün değildi. AK Parti de İslamcı bir parti değil zaten.
Mısır için bir modelden söz edilecekse, o model askeri vesayet sistemini güvence altına alan 82 anayasamızdı. Bizimkiler kaybedince oyunun kurallarına müdahale edilen bir sistem olduğundan Mısır Ordusu için biçilmez kaftandı. Mısır darbeyi yaptığına ve ABD ve Avrupa ülkelerince anlayışla karşılandığına göre, bölgede yeni modelin artık “Mısır modeli” olduğu açık. Bu yeni bir şey değil belki ama Arap Baharı’nı ters yüz ettiği için statükodan çok daha tehlikeli bir geriye gidişe işaret ediyor. Türkiye’nin demokratik kazanımlarını bile tehlikeye düşüren bir geriye gidişe…
Başbakan’a açık mektup
Türkiye’de bir süredir Başbakan Erdoğan aleyhinde yürütülen kampanyaların ulaştığı abartı dozu bu geriye gidişin işaretlerini oluşturuyor. Aslında yeşilin korunması açısından toplumda başta sempatiyle karşılanan Gezi Parkı protestoları şiddet kullanan grupların sahiplenmesiyle hükümete yönelik demokratik eleştiri boyutlarını çoktan aşmıştı. Tam devasa Kürt sorununun çözümü yolunda bir çözüm umudu belirmişken başlatılan bu kampanyanın amacı konusunda toplumun kafası iyice karışmıştı. Bir grup sanatçı ve düşünürün The Times gazetesinde yayınladıkları Başbakan’a “açık mektup” artık ölçünün iyiden iyiye kaçtığını ortaya koyuyor.
Çoğu yabancı sanatçı ve düşünürlere imzalattırılan açık mektup, Gezi protestocuları gibi, demokrasiyi, içinde şiddet yanlısı gruplar da yer alan ve Molotof kokteyli kullanmaktan hiç çekinmeyen muhaliflerin “barışçıl” gösteri hakkından ve polisin orantısız güç kullanmasına karşı çıkmaktan ibaret sayan bir zihniyetin ürünü. Mektup, protestocuların “Türkiye’nin kurucusu Kemal Atatürk’ün öngördüğü şekilde laik bir cumhuriyet olarak kalmasını” isteyen gençler olduğunu vurguluyor. Mektup öyle bir şekilde yazılmış ki sanki Türkiye öteden beri demokratik bir ülke, yeni bir anayasaya ihtiyaç duymuyor, sadece Atatürk’ün öngördüğü gibi, yani mevcut anayasasıyla kalmalı. Tek sorun Başbakan’ın anti- demokratik uygulamalarından kaynaklanıyor.
Açık mektup, Mısır’da bir kez daha ortaya çıktığı gibi, Batı standartlarına göre “diktatoryal eğilimler ancak İslamcı unsurlarda olur “gerçeğinden hareket ediyor. Taraf olduğumuz AİHS ve zorunlu yetkisini tanıdığımız AİHM’in mevcudiyetini Cumhuriyet tarihinin bugüne kadar en çok reform yapan hükümetinin Başbakanı’na hatırlatıyor. Belli ki mektubu kaleme alanın Ona karşı darbeye zemin hazırlamak ve darbe girişiminde bulunmakla suçlanan Ergenekon sanıklarıyla derdi yok. Onların AB’yi Türkiye’yi bölmekle suçlamalarıyla da ilgilenmiyor, sadece AB’nin liderlerinin eleştirilerini dinlemediği gerekçesiyle Başbakan’ı suçluyor.
Mektubun içeriği iki bakımdan gerçekleri yansıtmıyor. Birincisi, Türkiye’de demokratikleşme sorunu olmakla birlikte bunun faturasını sadece AK Parti’ye çıkarıyor. İkincisi belki daha da önemlisi, mektubu kaleme alanın ciddi demokrasi sorunlarını atlayarak son derece sığ bir demokrasi çizgisi ortaya koyması; bu ona sadece AK Parti eleştirisiyle sınırlı kalma imkânı veriyor belki ama tabii ki bu konuda haksızlık yapıyor.
AK Parti’nin İstanbul Kazlıçeşme mitinginin Nuremberg toplantısına benzetilmesine gelince, mektubu kaleme alan kadar bilmeden imza atanlar için de utanç verici. Nuremberg toplantıları ile kastedilen Nazi Partisi’nin (NSDAP) 1927’den sonra yaptığı yıllık mitingler. Kimsenin ne AK Parti’ye ne de bu toplantıya katılanlara “Nazi” damgası vurmaya hakkı yok. Unutmayalım ki artık Mısır modeline dönüşen demokrasiye doğrudan ya da dolaylı müdahaleler, Türkiye’de bugüne kadar ters tepti; müdahaleye maruz kalan partiler de yıpranmak bir yana canlandı. AK Parti’ye “Nazi” etiketi yapıştıracak kadar ölçüyü kaçıranlar bu yolda devam ederlerse, umutlu oldukları yerel seçimlerde acı bir sürprizle karşılaşabilirler, bundan hiç kuşkuları olmasın.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2025
1.12.2025
13.11.2025
6.11.2025
30.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
28.09.2025
21.09.2025