Aydın ENGİN
Dünkü “Kısa Cumhuriyet tarihi” başlıklı ders notunu okumuş, yani dersini çalışmış AKP’liler için bugün de “vesayet rejimi”ni konu alan ders notları…
Kendilerini devletin vasisi olarak tanımlamış, bunun kendileri için bir görev olduğu kadar hak da olduğuna iman etmiş yüksek bürokrasi, özellikle onların halk arasında “omuzu kalabalık” diye anılan kesimi, kendi doğrularının tek doğru olduğundan hiç kuşku duymaksızın yurttaşın ne giymesi, ne yemesi içmesi, ne düşünmesi, ne yapması ve özellikle de ne yapmaması gerektiğini belirleme hakkını kendilerinde gördüler.
Demokrasi onlar için sınırlarını kendilerinin belirlediği bir özgürlük rejimi idi. Nitekim yaptıkları anayasalar her zaman “Amaaa anayasaları” oldu.
Meselâ: “Herkes düşüncesini serbestçe açıklama hakkına sahiptir. Amaaaaa…”
Meselâ: “Herkes önceden izin almaksızın gösteri yürüyüşleri ve toplantılar düzenleyebilir. Amaaaa…”
Meselâ: “Siyasi partiler demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez kurumlarıdır. Amaaaaa..”
* * *
Vesayet rejiminin, siyasal özgürlüklere ilişkin çizdiği sınırları belirleyen bu “amaaaa”ları en iyi bizler, biz sosyalistler, Marksistler biliriz.
Hep yer altında (illegal) çalışmak zorunda bırakılan, her yer üstüne çıkma çabaları alçakça ve hunharca ezilen Türkiye Komünist Partisi (Hakikisinden söz ediyorum), 1962 Anayasasının tanıdığı olanağı kullanıp legal etkinlik gösterenTürkiye İşçi Partisi, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi, Doktor Kıvılcımlı’nın Vatan Partisi ilk ağızda aklıma gelip sayabildiklerim. İçişleri Bakanlığı'nın Siyasi Partiler masasının raflarında kapatılmış onlarca sosyalist parti dosyası yatar.
Vesayet rejiminin, siyasal özgürlüklere ilişkin çizdiği sınırları belirleyen bu “amaaaa”larını en iyi Kürtler bilir.
Vesayet rejiminin yüksek yargı kanadının sözüm ona hukuksal gerekçeler bulup, bulamadığında yaratıp kapatılan Kürt siyasal hareketinin partilerini hatırlayın: HEP, DEHAP, ÖZDEP, HADEP, DTP, BDP…
Eh haksızlık etmeyeyim. Bu “amaaa”lardan epey nasiplenen sizler de iyi bilirsiniz: Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi, Saadet Partisi…
* * *
Vesayet rejiminin “amaaaa”larına itiraz eden, direnen, başkaldıranların başına gelenleri aktarmak içinse bir gazete yazısının sınırları değil, bin gazete yazısının sınırları bile yetmeyebilir.
Vesayet rejiminin hapishanelerini hatırlayın yeter. Hatırlayamazsanız sosyalistlere, komünistlere ve Kürtlere sorun.
Sakın ola ki Pınarhisar hapishanesinde üç buçuk ay, buzdolaplı, telefonlu, televizyonlu, puf yataklı, kalın yorganlı, kebaplı, börekli özel koğuşunda yatıp da yıllarca ve hâlâ “Ahhh biz hapishanelerde neler çektik neler kardeşlerim, neler çektik neler” diye ağlaşanlara ise sormayın. Yanlış bilgilenir, “Ah bir fırsat bulsak da biz de yatsak o hapishanede” gibi tuhaf hislere kapılırsınız…
* * *
Vesayet rejiminin sabıka dosyasının tümünü bu ders notlarının kısıtlı sınırları içinde sayıp dökmem imkansız. Halkın oyları ile Meclise girmiş bir milletvekilinin cumhurbaşkanı seçilmemesi için “367 formülü” denen hukuk ayıbını mı anlatsam; sağır sultanın bile duyduğu darbe hazırlıkları ile kendi doğrularına uymayan siyasal iktidarları önlemek için kolları sıvayan dört yıldızlı “vasiler”i mi hatırlatsam; Tapu Kadastro Genel Müdürü'nden hiçbir farkı bulunmayan bir devlet memuru olduğunu unutup siyasal iktidara muhtıralar verme, arkasına onlarca çok yıldızlı generali dizip “Boru bu boru” deme hak ve cüretini gösterenlerden mi söz etsem…
Neyse, sanırım anladınız.
* * *
2002’de iktidara geldiniz. Hem de tek başınıza hükümet kurabilecek bir çoğunlukla. Vesayet rejiminin sizler için hem ayak bağı, hem bir tehlike olduğunu biliyordunuz. O rejimi tasfiye etmek için adımlar atmaya başladınız. Siz sadece ayak bağından kurtulmak istiyordunuz. Bizler, biz sosyalistler, Marksistler, demokratlar ise vesayet rejiminin sahiden de son bulması, demokrasinin sahicileşmesi için çaba gösterenlerdik. Sizin niyetinizi, vesayet rejimi ile mücadeleden ne anladığınızı sorgulama gereği duymadık.
Vesayet rejiminin iktidarının somutlandığı Milli Güvenlik Kurulu’nu bir danışma kuruluna dönüştürme, onun başına sivil bir bürokrat getirme çabanızı destekledik. Anayasa değişikliği ile HSYK’nın çok dar bir vesayetçi zihniyetin “Sen beni seç, ben de seni seçeyim” saçmalığından kurtarılmasını; 12 Eylül darbesinin elebaşılarının yargılanmasının önünü açan geçici Anayasa maddesinin kaldırılmasını da destekledik.
Keza darbe girişimi ve planlamasını bir suç olarak tanımlayıp darbecileri yargılamaya yönelik adımları da destekledik.
Genel adıyla “Ergenekon davaları” denen davaları bir intikamcılıkeylemine dönüştürüp, sadece darbecileri ve darbe ortamı yaratmak için cinayetler işleyip komplolar düzenleyenleri değil, size karşı olan, vesayet rejimini savunsalar bile hukuken herhangi bir suça bulaşmamışları da Silivri'ye tıkmanıza itiraz ettik.
Bizim için 12 Eylül darbecilerinin ömür boyu hapse mahkum edilip rütbelerinin sökülmesi sembolik anlamı çok, ama çok büyük bir adım oldu. Cumhuriyet tarihinde ilk kez darbecilik bir suç olarak tanımlanmış ve mahkum edilmişti.
Bugün üniformalı bürokrasinin kendini vasi sayıp, hâlâ devletin gerçek sahibinin kendileri olduğu kanısına kapılıp siyaseti kendi değerlerine uygun olarak yeniden biçimlendirmeye kalkışmaları (Siyasal literatürde buna askeri darbe deniyor) artık epey uzak ihtimal.
Bu iyidir…
* * *
AKP’liler!
Sizler için hazırlanan bu ders notlarının ikincisinde size vesayet rejiminin ne olduğunu örnekleyerek anlatılmaya çalışıldı.
Yarın ders notlarının sonuncusu geliyor. Orada “Vesayet rejimi ne değildir”i sorusu cevaplanacak. Dersin bu sonuncu bölümüne sizin, hele hele reisinizin çok ve acil ihtiyacı var. Zaten bu üç günlük dizinin yazılma sebebi de bu.
Şimdi bugünkü derst notlarını dikkatle okuyun; dersinizi iyi çalışın ki yarınkini iyi kavrayın.
Yoksa demokrasi dersinden kesinlikle sınıfta kalacaksınız haberiniz ola…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021