Aydın ENGİN
Önceki günden bugüne TV'lerin alt yazılarında şehit haberleri akıyor. O haber cümlesini hemen "Askerlerimize saldıranlar bedelini ödeyecekler" cümlesi izliyor. İktidarın bütün etkili ve yetkili kişileri, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu art arda konuşuyorlar.
Ben de işime döndüm ve Tırmık yazmaya başladım.
Bu arada durmaksızın şehit haberleri geliyor… diye bir cümleye başladım ve işte sekizinci şehit haberi geldi. Bu yazı bitinceye kadar, bitip T24'e yollanana kadar, T24'de yayınlanana kadar, siz ekranınızdan okuyana kadar acaba kaçıncı şehit haberi gelecek?
Bilmiyorum. Bilmiyorsunuz.
En önemlisi, bu ülkenin gencecik delikanlılarını Suriye toprağına yollayan siyasal güç de bilmiyor.
Peki umurlarında mı?
Onu da bilmiyorum, bilmiyorsunuz.
Bildiğimiz siyasette, medyada hamaset kol geziyor, vatan uğruna şehit düşenlerin yerinin cennet olduğuna ilişkin laf ebelikleri yağmur gibi yağıyor…
Peki sorsak…
Suriye egemen bir ülke. Peki, berbat ve zalim bir diktatörlük de olsa bir egemen ülkenin topraklarında Türkiye ordusunun ne işi var?
Sormayalım. Bugün iyiden iyiye yükselen milliyetçilik, onu daha da artıran şehitlerin acısı bu soruyu tehlikeli kılıyor. Sosyal medya bataklığında lince uğrarsınız; AKP yargısınca büyük olasılıkla cezalandırılırsınız.
Peki sekiz gencimizin canını alan çatışmanın öteki tarafında kim var? AKP medyasına, ve AKP iktidarının sözcülerine bakılırsa "rejim unsurları" var.
Ne demek bu? Karşıdaki bal gibi ve besbelli ki Suriye ordusu. Peki ama Suriye ordusuna "rejim unsurları" deyince "gerçek", bir egemen ülke topraklarında TSK güçleri gerçeği ne kadar değişmiş olur ve bundan nasıl bir haklılık çıkarılır.
Hayır bunu da sormayalım. "Kahraman askerlerimizi öldürenleri mi savunuyorsun. Vatan hainisin sen" naraları ile suçlu ilan edilirsiniz.
AKP iktidarının bir zamanlar ballı börekli olduğu, iki tarafın "reis"lerinin ailecek buluştukları günler geride kaldı, ne olduysa oldu ve Arap Baharı'nın karıştırdığı Suriye'ye AKP iktidarı da karışmaya başladı. Dostluk bitti, amansız bir düşmanlık patladı. Suriye'yi fethedip, Başkent Şam'a girip Emevi Camiinde Cuma namazı kılma isteği meczup bir "din alimi"nin dilinden değil, ülkenin en tepesindeki siyasiler tarafından söylenir oldu.
Suriye'de Beşar Esad liderliğindeki BAAS iktidarının bir polis devleti kurmasından ve yurttaşlarının bir bölümüne (özellikle Kürtlere) katlanılması güç baskılar uyguladığı bir gerçek. O yüzden Suriye'deki rejimin elebaşılarından nefret etmekte bal gibi haklılık payı var. Ama her nefret edilenle silahlı çatışmaya girilirse bunun sonu nereye varır?
Kaldı ki halkına zulmetmekle yetinmeyip, onları kitleler halinde öldüren, iktidara bir darbe ile gelmiş Sudan diktatörü Ömer El Beşir'i, henüz devrilmediği günlerde Türkiye'ye davet edip, ayağının altına kırmızı halılar serip, en yüksek devlet töreni ile karşılayıp sarılıp öpüşmeye ne denecek? Oraya da TSK birlikleri yollamak mı gerekiyor acaba?
Silahtan arındırılması gereken Ege Adalarını silahlandırdığı söylenen (Doğru olması çok mümkün. Çünkü Yunan milliyetçiliğinin de öteki milliyetçiliklerden geri kalır yanı yoktur) Yunanistan'a da birlik yollamak akla geliyor mu dersiniz?
Sonra Şii ağırlıklı yani Sünni olmayan iktidarların hüküm sürdüğü Irak ve İran'la çatışmasız komşu olmaya devam mı edilecek, yoksa oralara da…
* * *
Yazı böyle sürüp gidiyordu. Birden durakladım. Yazdıklarımı başka sona bir daha okudum; devamında yazacaklarımı kafamda bir kez daha döndürdüm ve…
…Ve yazmaktan vazgeçtim. Bu hamaset ikliminde Tırmık yazılmayacağı kanısına vardım.
Sonuç: Ben bu Tırmık'ı yazmadım, siz de okumadınız.
Tamam mı?
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021