Elif ÇAKIR
Numan Kurtulmuş’un lideri olduğu HAS Parti’yi 22 Eylül 2012’de bırakarak resmen AK Parti’ye geçmesi, AK Parti tabanında şaşkınlık ve sevinçle karşılanmıştı.
Şaşkınlıkla karşılanmıştı; çünkü Kurtulmuş her platformda “AK Parti’den 2007 yılında teklif aldığını” ancak “eğitim, ekonomi, hukuk ” gibi pek çok alanda AK Parti’yle ayrıştıklarını, dolayısıyla böyle bir şeyin mümkün olmayacağını söylüyor ve AK Parti’yi ağır sözlerle eleştiriyordu.
Kurtulmuş’a göre AK Parti ülkeyi o kadar kötü yönetiyordu ki; bu gidişle, “2023’te zenginlerin yaşadığı sitelerin etrafında dilenen yoksullara, polisin biber gazıyla müdahale ettiği haberlerini” okuyacaktık, bu gidişle AK Parti’nin yol açtığı sosyal adaletsizlik toplumsal hadiselere sebebiyet verecekti ve “2023’te her öğrencinin başında 10 polisle birlikte, üniversite sınavlarının yapıldığına” şahit olacaktık.
İktisat profesörü olan Kurtulmuş’a göre, AK Parti’nin uyguladığı ekonomik programlar geniş kesimleri mağdur ediyordu:
“Esnafın, işçinin, memurun alım gücü zayıfladı. Türkiye’de son dönemlerde işsiz sayısı hızla arttı. 1 milyon 154 bin kişi işsiz kaldı. Devlet borçlu, belediyeler borçlu, vatandaş borçlu, işte onun için hisseli harikalar kumpanyası yapıyorlar.”(2009)
Kurtulmuş’a göre AK Parti’nin 2023 projeleri gerçekleşmeyecek bir hayaldi:
“2023’te AKP kalırsa başbakanın çocukluk arkadaşı, mahalleden arkadaşı, askerlik arkadaşı, belediyeden arkadaşı ve şoförlerinden başka kimsenin milletvekili olamadığını göreceğiz.” (2010)
“Bu sistemde başkanlık sisteminin oluşması seçimle krallıkları işbaşına getirir. Oraya başbakanı değil, beni de seçseniz yine krallık ortaya çıkar.” (2011)
“Bizden olanlar bu tarafa diğerleri karşı tarafa diyerek halkı kutuplaştırıyorlar. Kolay yoldan böylece oy alacaklarını zannediyorlar.” (2010)
Aynı zamanda AK Parti tabanı Kurtulmuş’un gelmesini sevinçle karşılamıştı; çünkü Kurtulmuş “ekonomi, adalet, demokrasi, özgürlükler, yeni anayasa, liyakat ve ehliyet” gibi alanlarda eksik gördüğü hatalı bulduğu ne var ise düzelterek AK Parti’ye katkıda bulunabilirdi.
Ekonomi 2010 yılında Kurtulmuş’un eleştirdiği dönemden daha kötü durumda, bütün güçlerin tek elde toparlandığı bir hükümet sistemine geçildi, 2010 yılında yüzde 11.9 olan işsizlik oranı 2019 yılında 14.1 oldu, verilere göre son bir yılda işsiz kalanların sayısı 2 milyon 622 bin, adalete güven yerlerde sürünüyor, yargı hiç olmadığı kadar siyasallaştı, AB ile ilişkilerimizin üzerinde fırtınalar esiyor, koptu kopacak, toplum hiç olmadığı kadar kutuplaştı, kimsenin kimseye tahammülü kalmadı, AK Parti’ye yönelik makul eleştiriler bile düşmanlık olarak görülüyor... Cezaevleri haksız yere tutuklanan mağdurlar ile dolu... Devletin kurumları çökme noktasına geldi...
KHK ile Merkez Bankası’nın başkanı görevden alındı.
Parti kurmak isteyenlerin kafasında “FETÖ, vatan haini, ajan, dış mihrakların uzantısı” sopası sallanıyor..
Sayın Kurtulmuş ilkesel bir tavırla ülkenin bu sorunlarının çözümüne yönelik çaba sarf ederek partisine katkı da bulunmak yerine...
Partisini eleştiren seçmen kitlesine kibirli bir tavır ile “Önce siz oyunuzu verin, sonrasında gerekirse biz tövbe istiğfar ederiz” açıklamaları yapıyor...
***
Ali Babacan’ın partisinden istifa edip, yeni bir parti kuracağı anlaşıldığında, ilk açıklamayı yapan isim yine Numan Kurtulmuş oldu. Ali Babacan’ın, partisinden ayrılma sebeplerini anlatan basın açıklamasında ki şu sözler üzerinde düşünmesi gerekmez miydi:
“Görevde olduğum dönemlerde partinin kuruluş ilke ve değerlerini hem ülkemizde hem de dünyada inanarak savundum. Son yıllarda ise pek çok alanda yapılan uygulamalar ile inandığım ilke, değer ve fikirler arasında derin farklılıklar oluştu.
Ben ve arkadaşlarımın amacı ülkemizin itibarını yükseltmek, halkımızın refah ve mutluluğunu artırmak, Türkiye’yi hak ettiği güzel bir geleceğe ulaştırmaktır. İnsan hakları, özgürlükler, ileri demokrasi ve hukukun üstünlüğü vazgeçilmez ilkelerimizdir.”
Bu sözler üzerine düşünmek ve kendisinin eskiden yaptığı eleştirileri hatırlamak yerine Sayın Kurtulmuş kameralar karşısına geçti ve “Ali Babacan’ın ayrılığı, partiye zarar vermez” dedi.
Halbuki özenli bir politikacının; bir ilçe teşkilatındaki herhangi bir vatandaşın istifasını bile ciddiye alarak üzerinde düşünmesi gerekmez miydi?
2012 yılında AK Parti’ye katılan ve Ali Babacan’ın AK Parti’den ayrılmasını kayıp saymayan Numan Kurtulmuş’un bu açıklamasını okuduğumda Ömer Dinçer’in 2017 yılında Habertürk’te yazdıkları aklıma geldi.
Biliyorsunuz Ömer Dinçer AK Parti’nin en başarılı reform projelerini hazırlayan önemli isimlerden biriydi. Prof. Dr. Ömer Dinçer partinin zor zamanlarında hiçbir katkısı olmayıp, AK Parti’nin kuruluşunda büyük emekleri olan Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibi isimlere bugün “dil uzatanlar” hakkında şunları yazmıştı:
“Özellikle iktidarın ilk döneminde (2003-2010) bu isimlerle bir yandan 28 Şubat vesayetine ve Ergenekoncuların baskısına direnirken, diğer yandan ulusal ve uluslararası alanda ekonomik, sosyal ve siyasal önemli başarılara imza attı.
AK Parti’nin başarısında, bugün bu insanlara dil uzatanların hiç katkısı var mı? Bugünden sonra başarıya katkı yapmak istiyorlarsa yapılması gereken, insanlarla uğraşmak değil, partiyi toplumun önünde yeni projelerle temsil etmek, halkın sorunlarına çözüm üretmektir. Çünkü, insanlarla uğraşmak küçüklüktür.
***
Bu taraftarların, vaktiyle mağduru oldukları psikolojik harp yöntemlerini izleyerek itibar zedeleme, hizaya getirme veya pozisyonunu hatırlatma çabalarına, güya kollamaya çalıştıkları AK Parti’nin ve Sayın Erdoğan’ın ihtiyacı olduğunu hiç sanmıyorum.
Bu insanlar, onların hiç başaramayacağı bir yerde duruyorlar: Başarılı birer birey olarak davalarını menfaatlerinin üstünde tutmayı her zaman bilmişlerdir. Sağduyu sahibi olarak partinin de sağduyusu olmuşlardır. AK Parti’de liderlik yapmış Sayın Gül ve Davutoğlu uzaklaştırılınca veya halkın gözünde itibarsızlaştırılınca, parti ne kazanacak? Sayın Erdoğan daha mı güçlü olacak?
Eğer ileride Gül veya Davutoğlu’nun parti kurmasından, başkan adayı olmalarından endişe edildiği için bütün bu hadsizlikler ve haksızlıklar yapılıyorsa, bilinmeli ki bu davranışlar korktukları akibeti doğurur. Öyleyse, Sayın Gül, Davutoğlu, Atalay ve Babacan gibi isimlerin parti içinde muteber konumda tutulmaları daha doğru olmaz mı?
Eğer “Bütün başarıların tek sahibi Sayın Erdoğan’dır, onun hiçbir şekilde bu isimlerin katkısına ihtiyacı yok” diye düşünülüyorsa, bu insanlarla uğraşmanın ne anlamı var? Ama bu kez hiç kimse “Reis yalnız bırakılıyor” diye yakınmamalı. İhtiyaç duyulduğunda veya fayda gözetildiğinde arayıp diğer durumda suçlama tavrı sizce ne kadar ahlaki?” (Haber Türk, AK Partiye yönelik oyun içinde oyun, 1 Mayıs 2017)
Sayın Ömer Dinçer’in 2017’te yazdığı bu yazıya 2019’un Temmuz ayında ekleyecek bir şey yok...
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
19.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
29.08.2025
27.08.2025
2.08.2025
19.07.2025
18.06.2025