Figen Çalıkuşu

Figen Çalıkuşu
Figen Çalıkuşu
Karar Tüm Yazıları
Barış dönemi ve baskıcı rejim…
18.05.2025
123

Aslında şu anda Türkiye’nin en önemli sorununu Özgür Özel net bir şekilde söyledi:

“Bir yandan barışa yönelik adımlar atılırken, diğer yandan muhalefete savaş açılması ve düşman hukuku uygulanması kabul edilemez. Bu tutumun sürdürülmesi, barışın güvencesi olan demokrasinin yıkımı anlamına gelir.”

Düşman hukuku öyle uzun zamandır ve öyle farklı kesimlere uygulanıyor ki bu uygulama devam ettiği sürece bu ülkeye gerçek anlamda toplumsal barış gelmez.

Bunu net bir şekilde görmemiz gerekir.

PKK’nın silah bırakması, bir “barış sürecinin” başlaması çok önemli bir adım.

Devletle PKK’nın barışması çok önemli ama devletle milletin barışması bence ondan da önemli.

Devletle millet de ancak hukuk zemininde barışır.

Silahların patlamasını önledik, peki yasaların “patlamasını” nasıl önleyeceğiz?

Yasaların patlamasını önlemek için kimle kim anlaşacak?

Silahların patlaması terörün sadece bir parçasıdır, yasaların patlaması ise terörün temelidir.

PKK’nın kendini feshi ile bu sürecin ilk ama en önemli adımı atılmış oldu… Ama Türkiye için asıl süreç şimdi başlıyor.

Zira ülkenin çözmesi gereken çok önemli bir sorunu var:

“Baskıcı ve otoriter rejim.”

Hiçbir devlet kendi vatandaşına “düşman hukuku” uygulayarak ülkede toplumsal barışı sağlayamaz.

Bir yanda barış, diğer yanda baskı olmaz.

Şimdi çok net olarak şu gerçeği görmeliyiz:

“Çatışmasızlık dönemi” ve “baskıcı vesayet rejimi” iki ayrı konu.

Çatışmasızlık süreci başlayınca otomatik olarak “baskı rejimi” sona ermiyor.

Çatışmasızlık süreci başlayınca baskı rejimi de bitiyormuş gibi davranmak en hafif deyimiyle gerçekleri çarpıtmaktır.

Tek sorunumuz “terör ya da şiddet” değil…

“Turpun büyüğü heybede”, o da “rejimin demokratikleştirilmesi, hukuk devletinin inşası, cumhuriyetin demokratikleşmesi” meselesidir.

Siyasal iktidar bu iki farklı ve ağır sorunu bir tek külahta eritme peşinde…

Baskı rejimini çatışmasızlık sürecinin ardına saklamaya uğraşıyor.

Hepimizin bilmesi gereken gerçek şu: Çatışmasızlık sürecinde atılan adımlar demokratikleşmeyi “otomatik” olarak beraberinde getirmez.

Çok dikkatli olunması gereken nokta burası işte.

Bu iki ayrı sorunu birbirinden ayırmadan yapılan tartışmalar gerçeği bulandırıyor ve iktidarın işine geliyor.

Gerçek basit ve net: Bizim çok ciddi bir hukuk ve demokrasi sorunumuz var.

Bu sorunu çözmeden silahları belki sustururuz ama ülkenin huzura ve refaha kavuşmasını sağlayamayız.

Bize meseleyi öyle sunuyorlar ki sanki refahın ve huzurun önündeki tek engel PKK terörüydü… O ortadan kalkınca refah ve huzur otomatik olarak gelecek.

Öyle olmayacak.

Refah ve huzur ancak hukuk ve demokrasiyle gelir.

Kimseye “düşman hukuku” uygulamayan bir yargıyla gelir.

PKK terörü bitince bizim yargı aniden düzelecek mi?

Yargıçlar anayasaya ve yasalara göre davranacak mı?

İktidarın muhalifleri tutuklanmayacak mı?

Boğaziçi Üniversitesi gerçek ve saygıdeğer kimliğine yeniden kavuşabilecek mi?

Gösteri yapan çocuklar hapse atılmayacak mı?

“Cumhurbaşkanlığına heves edenler” telef olmayacak mı?

PKK’nın silah bırakması önemli bir adım ama uzun ve zor bir yolda atılmış bir adım… Daha gidilecek çok uzun bir yol var.

“Bir adım attık ve yolculuğu tamamladık” diyenlere inanmayın.

Yolculuk daha yeni başlıyor.

Gideceğimiz yol uzun:

Demokrasiye, hukuka kavuşacağız… Vergilerin nereye harcandığını şeffaflaştıracağız… Kendi oylarımızla seçtiğimiz siyasi iktidarlara hesap sorabileceğiz… Kimse keyfi bir şekilde tutuklanmayacak… İktidarı eleştirmek “terör” sayılmayacak.

“Terörsüz Türkiye”, “hukuksuz Türkiye” ile gerçekleşemez.

Hedef, “baskıcı ve otoriter rejimlerin” bir daha asla iktidara gelemeyeceği, kimsenin hukuka ihanet edemeyeceği yasal bir zemin oluşturmak, devleti bu zemin üzerine bina etmektir.

Bu gerçeğin berraklaşması, toplumdaki “otoriter rejimin” demokratikleşmesi iradesini güçlendirecektir.

“Terörsüz Türkiye” ile başlayan süreci, sahici ve kalıcı bir barışa dönüştürme ve demokratik bir cumhuriyete kavuşma fırsatını ıskalamak istemiyorsak gerçekleri apaçık görmek zorundayız.

Çünkü görmediğiniz gerçekleri değiştiremezsiniz.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar