Levent Gültekin
2018 seçimlerinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti lideri Meral Akşener ve Saadet lideri Temel Karamollaoğlu arasında ortak aday çıkarma konusunda bir mutabakat oluşmuştu.
Üç lider akşam saat 9’da vardıkları mutabakat üzerinde el sıkışarak ayrıldılar.
Ertesi sabah 9’da genel merkeze gelen Akşener, ‘kararını değiştirdiğini, kendisinin de aday olmak istediğini’ söyleyerek bu mutabakatı bitirdi.
Ardından CHP’den istenen 15 vekil derken seçim “Adam kazandı” ile son bulmuştu.
Olan ülkeye olmuş; denge denetleme mekanizmalarının ve kuvvetler ayrılığının yokluğunda devletin parti devletine dönüştürülme sürecinin hız kazanmasıyla beş yıl daha kaybedilmişti.
O gün de tek bir siyasetçi halka hesap vermedi, tek bir siyasetçi sorumluluk üstlenmedi ve ‘Nerde yanlış yaptık da böyle bir sonuç çıktı?’ muhasebesine girmedi.
Yaptıklarıyla veyahut yapmadıklarıyla ülkenin beş yılını heba eden siyasetçiler hiçbir şey olmamış gibi kaldıkları yerden devam etme kararı almıştı.
Önümüzde 2023 seçimleri vardı.
Muhalefet bu sefer daha dikkatli davranacak, 2018 seçimlerinde yaptığı yanlışları yapmayacak, bütün tedbirleri alarak en doğru adayla seçime gidecekti.
Kulislerde konuşulanlara göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir dönem daha kalmasını isteyen çevreler muhalefetin adayının CHP lideri Kılıçdaroğlu olmasını istiyordu.
Fakat onların bu planlarının önünde bir engel vardı.
O da yerel seçimlerde İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarını kazanan İmamoğlu’na ve Yavaş’a toplumsal ilginin yüksekliğiydi.
Zikzaklar
Tam da bu dönemde İYİ Parti lideri Meral Akşener yeniden sahneye çıkmıştı.
Medyascope’ta Ruşen Çakır’a verdiği söyleşide anlattığına göre Akşener yardımcılarını da alarak Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etmiş, bu iki ismin cumhurbaşkanlığı adaylığında öne çıkmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş ve CHP liderinden ‘ita amiri olarak bu iki belediye başkanının adaylık iddiası sorununu çözmesini‘ istemişti.
Bunun üzerine Kılıçdaroğlu, ‘iki belediye başkanının cumhurbaşkanı adayı olmayacağını, görevlerinin başında kalacağını‘ söylemişti.
Böylece Kılıçdaroğlu’nun adaylığının önündeki engellerden biri ortadan kaldırılmıştı.
Bir diğer engel ise Akşener’in aday olma ihtimaliydi.
Seçimlere yaklaşık üç yıl varken Akşener Halk TV’de bir programa katılmış, ‘bu seçimde kesinlikle aday olmayacağını‘ açıklamıştı.
Nasıl olmuşsa olmuş, ülkenin ikinci büyük muhalefet lideri durup dururken aday olmayacağını açıklayarak masadaki elini açık etme ihtiyacı hissetmişti.
Üstelik böyle önemli bir kararı partinin yetkili kurullarında konuşma ihtiyacı da hissetmemiş, bu kararını TV’den duyan partilileri şoka sokmuştu.
Akşener’in bütün bu hamleleri sonucunda Kılıçdaroğlu kamuoyunda muhalefetin tek adayı olarak öne çıkmaya başlamıştı.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığı kamuoyunda giderek ağırlık kazanınca Akşener bu sefer soluğu TV’lerde almış, üstü kapalı açıklamalarla Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı olduğu izlenimi yaratmaya başlamıştı.
Fakat gelin görün ki TV’lerden ‘kazanacak aday‘ diyerek Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşı olduğunu ima eden Akşener, altılı masa toplantılarında tek bir gün yüzüne karşı tek bir itirazda bulunmuyordu.
Tam tersine Kılıçdaroğlu adaylık meselesini açmaya yeltendiğinde Akşener, “Şu anda konuşmaya gerek yok, vakti geldiğinde konuşuruz” diyerek konuyu kapatıyordu.
İYİ Parti lideri, masada söylemediği, dile getirmediği itirazlarını TV’lerde dile getirmekten, bu itirazlarıyla Kılıçdaroğlu’nu hem İYİ Parti tabanında hem de milliyetçi tabanda yıpratmaktan geri durmuyordu.
Fakat tüm bu göstermelik itirazlar da yetmemiş olacak ki o daha önce Kılıçdaroğlu’na gidip, “Bu iki belediye başkanının adaylıkta ön plana çıkma sorununu çözün” demiş olmasına rağmen bu sefer de bu iki belediye başkanından birinin adaylığını istediğini söylemeye başlamıştı.
Fakat ne hikmetse bu isteğini de masada değil, TV’lerde dile getirme yöntemini tercih etmişti.
Dahası tek bir gün bu iki belediye başkanına yüzüne karşı, “Birinizin adaylığını istiyorum” dememişti.
Diğer taraftan muhalefetin adayının kazanması için HDP’nin oyu çok önemliydi.
Fakat bu gerçeğe rağmen Akşener sıklıkla HDP’yi PKK ile eş tutan açıklamalar yapıyor, İYİ Partili yetkililerin her birinin her akşam başka bir TV’de HDP’yi kriminalize etmesine ses çıkarmıyor, hem milliyetçi seçmeni HDP ile korkutuyor hem de HDP seçmenini muhalefetten uzaklaştırıyordu.
Kılıçdaroğlu’nun adaylığını gerçekten engellemek isteseydi…
Derken süreç adayı belirlemeye kadar geldi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim kararını alması için, yani muhalefetin adayı meselesinde ‘tatsız bir sürpriz’le karşılaşmamak için Kılıçdaroğlu’nun isminin açıklanması gerekiyordu.
Altılı masanın 2 Mart toplantısından iki gün önce basın toplantısı düzenleyen İYİ Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu ‘adayın isminin bu toplantıda açıklanması gerektiğini’ söylemişti.
Yani İYİ Parti 2 Mart toplantısına aday isminin açıklanması isteğiyle gitmişti.
Masada aday ismi konuşulmaya başlayınca diğer beş parti Kılıçdaroğlu’nun adaylığına olur verdiğini açıkladı.
Meral Akşener ise ‘partisinden yetki almadığını, kendisine pazartesine kadar müsaade edilmesini, kararını pazartesi yapılacak toplantıda bildireceğini‘ söylemişti.
Yani masada herhangi bir tartışma yaşanmamıştı.
İYİ Parti adayın isminin 2 Mart’taki toplantıda açıklanmasını istemişti ama nasıl olmuşsa olmuş bunu isteyen İYİ Parti’nin genel başkanı o toplantıya partiden yetki almadan gitmiş, üstelik haftalar alabilecek anket çalışması yapılmasını önermişti.
Ne hikmetse anket çalışmasını daha önceki toplantılarda değil, aday belirleme toplantısında talep etmişti.
Sonrasında da zehir zemberek bir açıklamayla masayı terk etmişti.
Halbuki Akşener, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını gerçekten engellemek isteseydi daha yumuşak bir açıklamayla hem kamuoyunun desteğini arkasına alabilir hem de diğer liderleri daha makul bir tutuma çekebilirdi.
Yaptığı sert açıklamayla adaylık tartışmalarını tamamıyla bitirmiş, Kılıçdaroğlu’nun adaylığına neredeyse kesinlik kazandırmıştı.
Fakat ne olmuşsa olmuş zehir zemberek açıklamayla terk ettiği masaya iki gün sonra dönmek zorunda kalmıştı.
Bunu da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanlığı yardımcılığı şartının kabul edildiği için yaptığını açıklamıştı.
Teyitli bilgi
Halbuki bütün muhataplardan teyit ettiğim bilgiye göre bu iki belediye başkanının cumhurbaşkanı yardımcısı olması fikri Akşener’den değil, Akşener’in masaya dönmesini kolaylaştırmak için bu iki isimden gelmişti.
Bir anlamda Akşener’i düştüğü zor durumdan kurtarmanın formülü üretilmişti.
‘Kumar masası‘ diyerek masadan ayrılan Akşener masaya döndükten sonra bir anda başka bir insana dönüştü.
Kılıçdaroğlu’na ‘sayın cumhurbaşkanım’ diye hitap ediyor, sıklıkla ‘büyük minnet borcu olduğunu‘ söylüyor, ‘Kılıçdaroğlu’nu ailesine vasiyet ettiğini’ açıklıyordu. Sonuç hepimizin malumu.
Mutlak bir başarısızlık
Birkaç gün önce İYİ Parti kongresi oldu.
Kongrede konuşan Akşener ne bir özeleştiride bulundu ne bu süreçteki yaptığı ve yapmadıkları üzerine bir muhasebe yaptı ne de sonuçtan en küçük bir sorumluluk üstlendi.
O masadan niçin kalktı? Niçin dönmek zorunda kaldı? Kılıçdaroğlu’nun adaylığına karşıysa bunu niçin tek bir sefer bile masada dile getirmedi? Belediye başkanlarının adaylığını istediğini söylediği halde bunu niçin bu isimlere söylemedi ve bu teklifini masada dile getirmedi?
Bu soruların hiçbirine cevap vermedi.
Esasında Meral Akşener ve İYİ Parti bana göre muhalefetin en kilit aktörlerinden biriydi.
Ama bu rolünü ne hikmetse oynamadı, daha işin başında “Aday değilim” diyerek iddiasından vazgeçti.
Diğer yandan daha merkez sağ bir politika izleyerek daha geniş kitlelere ulaşabilir, milliyetçi muhafazakâr seçmenin gözünde masanın ve adayın sigortası olabilirdi.
Dahası HDP ile korkutulan milliyetçi seçmenin bu korkusunu boşa çıkaracak bir tutum alabilirdi.
Bütün bunların hiçbirini yapmadı veyahut yapamadı.
Nereden bakarsak bakalım bir siyasetçi açısından ortada mutlak bir başarısızlık var.
Faşist bir siyasetçi edasıyla
Fakat kongrede bu başarısızlığıyla milyonlarca insanın umudunu yerle bir eden bir siyasetçi gibi değil de yüzde 50 oy alıp iktidarı kazanmış faşist bir siyasetçi edasıyla konuştu.
Bu kaba ve öfkeli diliyle önüne gelene atar, adını vermediği kimselere gider yapıyor, yanlışlarının, eksiklerinin, zikzaklarının üstünü milliyetçilik hamasetiyle örtmeye çalışıyordu.
Daha önce ailesine vasiyet ettiği, minnet borcu olduğunu ilan ettiği Kılıçdaroğlu’nu ‘mandacı’ olmakla suçluyor, dahası hayatının en büyük pişmanlığının CHP’den aldığı 15 vekil olduğunu söylüyordu.
Hiçbir şey olmamış gibi
Kaybedilen bu seçimin faturasını hiçbir siyasetçi ödemeye yanaşmıyor.
Sorumluluklarının gereğini yerine getirememiş, 50 bin sandıktan ıslak imzalı tutanak almayı bile başaramamışlar ama yaptıkları açıklamalara bakılırsa suçlu onlar değil halk.
Ne CHP’lideri Kılıçdaroğlu’nun böyle bir derdi ya da çabası var ne de İYİ Parti lideri Akşener’in.
Büyük bir sorumsuzlukla suçu sağa sola atıp hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ediyorlar.
Bütün siyasetçiler toplumda yeniden bir umut ve dirayetin oluşmasının önündeki en büyük engele dönüştü.
Ya hırsları gözlerini kör ettiği için böyle yapıyorlar ya da bizim bilmediğimiz başka bir ajandaları var ve bu ajandaları makul davranmalarına müsaade etmiyor.
Bana sorarsanız tüm bunları becerisizlikle, çapsızlıkla, siyasi hırsla açıklayamayız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2023
19.08.2023
19.08.2023
14.08.2023
6.08.2023
8.07.2023
3.07.2023
27.06.2023
23.06.2023
19.06.2023