Markar ESAYAN
Daha genç bir yazar adayıydım. İlk romanımı zor şartlar altında henüz bitirmiştim ama nasıl yayımlayacağımı bilmiyordum. Beni seven ve yardımcı olmak isteyen bir akademisyen büyüğüm birkaç yayınevi görüşmesi ayarlamıştı. Kültür camiasının içine girmek zordu. (Aslında bir paralel yapı da burada oluşmuştur.) Kitabın nüshalarını buralara bıraktım. Romanıma güveniyordum. Zaten bir roman yazmış kim romanına güvenmez ki? Ama ben yine de güveniyordum.
Ben neysem, ilk romanım da öyle idi. İçimden geldiği gibi yazmış, hiçbir denge gözetmemiştim. Romanın neden geri döndüğünü (daha doğrusu geri dönememişti bile, cevap dahi vermemişlerdi) anlamaya çalışıyordum. Sonra beni bu yayınevlerine gönderen akademisyen büyüğüm açık yüreklilikle şöyle demişti: “Markar, bizimle rahat olabilirsin ama, akademi ve kültür ortamlarında inançlı olduğunu fark ettirmesen daha iyi olur…”
Romanımda sevginin ve inancın gücü ile insanlar Türkiye'de yeni ve çoğulcu bir düzen kuruyorlardı. Bundan on sene öncesinde, sonra olabilecek politik gelişmeleri kurgulamış, aslında hayalimdeki Türkiye'yi yaratmıştım. Eski Türkiye'yi yapısöküme uğratmış ve yakın tarihle de oynayarak “İşte böyle bir gerçeklik de olabilir” tezini işlemiştim. Ruhlar âlemine girip çıkan kahramanlarım vardı. Mucizeler oluyor, insanlar değişiyor, ötekiler çevreden merkeze doğru ilerliyorlardı.
Açıkçası, inancın insanların gözüne sokulmasından da yana değildim. Ancak, zaten böyle yapmazken, neden ben inançlı olduğumu gizlemek zorunda kalıyordum ki! Böyle bir zorunluluk neden vardı? Neden dindar olmak bir yargılanma, aşağılanma veya bir yarışa yenik başlama anlamına gelsindi ki? Böylelikle içinde yaşadığım sınıfa, çağa ve baskın paradigma olan modernizme daha da dikkatle bakmaya başladım.
Benim AK Parti'yle muhabbetim bu anlamda farklıdır. Muhafazakârları tanıdıkça onlarla ortak değerlerimin daha çok olduğunu fark ediyordum. Sözde laiklerin materyalistliği, inançlılara dönük içi boş cahilce kibirleri bana uzaktı. Hıristiyan/Ermeni olduğumuz için bizi otomatik olarak Batılı, modern veya jakoben farz etmeleri de ne kadar cahil olduklarını gösteriyordu.
Ne yalan söyleyeyim; ülkenin ihtiyacı olan demokratik, ekonomik ve sosyal reformların dindarlardan geliyor olması beni müthiş keyiflendiriyordu. Başını örten, eve ayakkabılarını çıkararak giren, horlanmış, dışlanmış bu insanlar Türkiye'yi ve bölgeyi değiştirirken, hem romanımda kurguladığım reformları yapıyor, hem de kimliklerinden taviz vermiyorlardı.
Recep Tayyip Erdoğan'ın mümin kişiliği, kimliğini kompleksiz biçimde taşıması, halkına özgüven vermesi sanki bunları ben yapıyormuşum gibi beni gururlandırıyordu. Bir rövanş duygusu olarak almayın bunu. Sadece adaletin yerine gelmesi olarak görüyordum. Ve öyleydi.
Erdoğan ve tabanı, tüm bu kibirli grupları, onların darbelerini ve ahlaksızlıklarını bir bir aştı. Adeta kedinin fareyle oynaması gibi onlarla oynadı ve net/meşru biçimde onları yendi. Bu başarıları elde ederken övgüyü de kendisine değil, yaratıcısına yönlendirdi. Gurura kapılmadı, intikam peşinde koşmadı. Böylelikle bir dindarın bu dünyada onuruyla oyunda kalabileceğini hepimize gösterdi. Hatta oyunu kurabileceğini de.
Romanıma ne mi oldu? Bir gazete ilanında ünlü bir yayınevinin yarışmasını gördüm ve gönderdim. Büyük roman ödülünü kazandım. Romanım hem basıldı, hem de küçük bir servet kazandım.
Olmasa da önemli değildi. Dedim ya, romanıma güveniyordum.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019